• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Aralık 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Manşet

Hatimoğulları: Tüm Sünniler HTŞ’yi desteklemiyor

13 Aralık 2025 Cumartesi - 00:00
Kategori: Manşet, Ortadoğu, Söyleşi
Hatimoğulları: Tüm Sünniler HTŞ’yi desteklemiyor

Suriye’deki yönetimin bir yılın gazetemize değerlendiren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları:

Sünni Arapların çok önemli bir bölümü sekülerdir Suriye’de ve seküler bir yaşam isterler. Elbette HTŞ’nin kendisinin örgütlendiği bir zemin var ama bu zemin öyle düşünüldüğü kadar da toplumsal destek bakımından güçlü bir zemin değil

Hüseyin Kalkan

HTŞ yönetiminin bir yılını doldurduğu bu günlerde gözler yine Suriye’ye çevrili. Bu yıl da ülkenin hiçbir sorunu çözülmediği gibi, 10 bini aşkın sivil de saldırılar sonucu yaşamını yitirdi. HTŞ yönetimi bir yandan Kürtleri tehdit ederken, bir yandan da başta Aleviler ve Dürziler olmak üzere halklara baskı ve saldırılarını sürdürüyor.

Şam yönetiminin bir yılını değerlendiren DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, HTŞ’nin örgütsel ve ideolojik köklerine işaret ediyor. Hatimoğulları şunları söylüyor: “HTŞ’nin nasıl bir yapılanma olduğu herkesçe biliniyor. HTŞ, El-Kaide ve El-Nusra’nın uzantısı bir yapılanma, Colani’nin Şara olarak Şam yönetiminin başına geçmiş olması, bu ideolojik ve örgütsel yapıda çok fazla şey değiştirmedi. Değiştirmediğini gördük. Böyle bir yönetimin seküler bir ülke olan Suriye’de somut olarak bir karşılık bulması, somut bir yaşam bulması ve gerçekten Suriye’yi bu çatışma zemininden uzaklaştırabilmesi mümkün görünmüyor. Öyle bir ehliyeti yok. Yapamadılar da bir senedir, henüz atılmış somut bir adım yok. Dolayısıyla bu ideolojiden gelmiş olmak ve siyasal İslam’ı merkezine alan bir yaklaşım ve anlayış içinde olmuş olmaları, Suriye’nin sosyolojik, kültürel ve çoklu inanç yapısına, yapısal olarak ters düşen bir yaklaşım. Şu anda HTŞ’nin önünde ya çok büyük ve güçlü bir yapısal değişim ve dönüşüm olmalı ki ben bunu zayıf bir ihtimal olarak görüyorum, ya da aksi durumda kendi düşündükleri bir anlayışla da ülkeyi derleme, toparlama ve yönetebilme kabiliyetini geliştirmeleri, kabul görmeleri çok zor.”

HTŞ’ye destek sınırlı

Hatimoğulları, sözlerine Suriye ile ilgili yaygın bir yanılgıya işaret ederek devam ediyor. Hatimoğulları’na göre sanılanın aksine Suriye’deki bütün Sünniler HTŞ’yi desteklemiyor. Sünnilerin önemli bir kısmı seküler ve seküler bir Suriye istiyorlar. Hatimoğulları, bu yaklaşıma dair şunları vurguluyor: “Şöyle bir algı vardı dünya kamuoyunda, sanılıyor ki Suriye’deki bütün Sünni Araplar, HTŞ’yi destekliyor. Bu yanlış bir kanı. Sünni Arapların çok önemli bir bölümü sekülerdir Suriye’de ve seküler bir yaşam isterler. Elbette HTŞ’nin kendisinin örgütlendiği bir zemin var ama bu zemin öyle düşünüldüğü kadar da toplumsal destek bakımından güçlü bir zemin değil. Çünkü Suriye’de farklı halklar ve inançlar yaşıyor, Aleviler, Dürziler, Hristiyanlar, Ermeniler, birçok kesimden insan orada yaşıyor ve böyle bir anlayışı kesinlikle kabul etmezler. HTŞ’nin yapısının bütün Suriye yönetimine dayatılması doku uyuşmazlığını doğurur. Bir karmaşa yaşar ki yaşıyor. Şu anda da yaşadığımız şeyler bunun göstergesi.”

Aleviler örgütleniyor

Esad’ın devrilmesinden sonra Alevilerin cihatçı grupların saldırıları karşısında hazırlıksız yakalandıklarını söyleyen Hatimoğulları, Alevi hareketin geçtiğimiz dönemde belli ölçülerde toparlandığını belirtiyor. Saldırılara gösterilen tepkilerin önemli olduğunu ve bunun dikkati Alevilerin üzerine çektiğini belirten Hatimoğulları, şunları ekliyor: “Aleviler çok daha derli toplu bir mücadelenin içine girmiş durumdalar. Hakikaten en başta çok hazırlıksız yakalandılar. Bu kadar büyük ve kesintisiz bir katliam, bir soykırımın olacağını bence öngöremediler Suriye’de Aleviler. Fakat sonra büyük bir soykırım ve katliamla karşı karşıya kalınca her toplumun göstereceği ve göstermesi gereken refleks gibi Alevilerde de bir örgütlenme ve bir toparlanmanın başladığını görebiliyoruz. Yapılan işte gerek diasporadan aldıkları destek gerekse kendi iç örgütlenmelerinde bazı yansımalar var. Mesela 23 Kasım’da gerçekleşen katliamların hemen akabinde büyük bir çağrı gerçekleşti. Ve 25 Kasım’da on binlerce Alevi yurttaş, Alevi insan yürüyüşler yaptı, protestolar yaptı, mitingler gerçekleştirdi. Hatta daha sonra birkaç gün devam eden bu eylemliliklerde kepenk kapatma, bir genel grev ilan etme şeklinde de devam etti. Sivillerin gerçekleştirdiği bu demokratik protestolara da saldırı gerçekleşti. Kalabalığın üstüne araçlar sürüldü, ateş açıldı. O gösterilerde de beş kişi hayatını kaybetti. Çok sayıda da yaralı vardı. Sürekli çatışmanın ve savaşın yaşandığı coğrafyamızda halkların ve inançların örgütlenmekten başka seçenekleri yok. Örgütlenmeyen her halk yok edilmeyle, katliamlarla karşı karşıya kalıyor. Alevilerin bu son bir senede yaşadıkları çok önemli bir örnek. Ve ümit ediyoruz ki çok daha güçlü bir toplumsal örgütlenmeyle varlıklarını ve haklarını koruma konusunda bir inisiyatif almayı başarırlar.”

Türkiye’deki Aleviler kaygılı

Türkiye’de Suriye kökenli oldukça fazla Alevi yaşıyor. Bazı ailelerin bir parçası hala Suriye’de yaşıyor. 8 Mart’tan sonra Suriye’de başlayan Alevi katliamı doğal olarak Türkiye’de yaşayan Alevilerde kaygı ve öfke yarattı. Hatimoğulları, Türkiye’deki Alevilerin tepkisine dair şu bilgileri aktarıyor: “Türkiye’deki Alevilerde özellikle mart ayında gerçekleşen o korkunç katliam ve soykırımdan sonra hem tepki hem de kaygı bir aradaydı. Yani Türkiye’de yaşayan Alevilere yönelik de benzer saldırılar gerçekleşir mi kaygısı oluştu. Bu kaygının oluşmasının da tarihsel hafızaya dönüp baktığımızda son derece haklı, anlaşılabilir nedenleri var. Çünkü bu topraklar ne yazık ki Koçgiri, Dersim, Maraş, Çorum, Sivas katliamlarını yaşadı. Yine Yavuz Sultan Selim döneminde Lazkiye’de sahil şeridi boyunca da büyük bir katliam yaşanmıştı. Hatta Ehl-i Sevahil, yani sahil halkı diye tabir edilir. Sahil halkına dönük o zaman da büyük bir katliam gerçekleşmişti. Bu hafızadan yani bu katliamlarla dolu bir tarihe sahip olan Alevilerde Suriye’de gerçekleşen katliam aynı duyguları yeniden depreştirdi ve aynı travma yeniden yaşandı. Dediğim gibi kaygı vardı ama aynı zamanda bir sahip çıkma duygusu da vardı.”

 İnsani koridor açılmadı

Suriye’deki Alevilere yönelik katliamlar bütün dünyadaki Alevileri ve Alevi örgütlerini harekete geçirdi. Katliamları protesto etmek için eylemler örgütlenirken, Suriye’deki Alevilere yardım ulaştırmak için Alevi örgütleri harekete geçti. Bu örgütlerin en önemli talebi Suriye’deki insanlara yardımın ulaştırılması için bir koridor oluşturulmasıydı. DEM Parti bu aşamada devreye girdi, Hatimoğulları, bu çabanın merkezindeydi. Bu konudaki gelişmeleri şöyle aktarıyor: “Türkiye’deki Aleviler çok sayıda açıklamalar, çok sayıda eylem etkinlikler, mitingler gerçekleştirdi. Ve Suriye halkıyla, Suriye’deki Alevilerle güçlü bir dayanışma mesajı verdiler. Hatta Türkiye’de ve Avrupa’daki Alevi derneklerinin, kurumlarının bizden şöyle bir somut talepleri oldu: ‘İnsani yardım örgütlemek istiyoruz, Türkiye hükümetiyle görüşün, insani yardım koridorlarının açılması konusunda ön ayak olsunlar’ dediler. Biz, Türkiye’de yetkili bakanlıklarla görüşmeler gerçekleştirdik. Ama bir sonuç alamadık. Ne yazık ki koridor açılamadı. Bu da aslında Türkiye’de iktidarın, oradaki gelişmelere nasıl baktığını gösteriyor. Türkiye’nin Suriye ve özellikle Ahmet El Şara ile ilişkilerine baktığımızda aslında bunu pekâlâ kolaylıkla yapabilirdi. Ama yapmak istemedi. Bu da gerçekten Türkiye’deki Alevilerin kaygısını arttıran noktalardan biri oldu. Şunu söylemeliyim, Alevilerle dayanışma ve Suriye’de katliama uğrayan Alevilerle dayanışma gerek Türkiye’den doğru gerekse uluslararası ölçekte yeterli miydi? Hakikaten yeterli değildi. Çok büyük bir insanlık dramı yaşandı, tepkiler elbette ki oldu ama yeterli değildi. Ben buradan özellikle Türkiye ve Avrupa’daki Alevi federasyon ve konfederasyonlarının öncülüğünü de kıymetli ve değerli buluyorum. Ve bizim Alevilerle dayanışmayı sadece Alevi kurumları üzerinden değil gerek Türkiye gerekse uluslararası düzeyde bütün hak mücadelesi veren kurum ve kuruluşların ve toplumsal kesimlerin bu desteği çok daha ileri seviyeye taşıması gerekli diye düşünüyorum.”

Şara Suriye’nin tamamına hitap etmiyor

Şara yönetiminin bir yılını değerlendirirken, bu yönetimin uzun vadede Suriye’yi yönetmesini mümkün görmeyen Hatimoğulları, Suriye’nin geleceği ile ilgili şu vurguları yapıyor: “Şam yönetimi Suriye’nin tamamını kapsayacak bir yönetim anlayışı geliştiremiyor, bu çok net. Biraz önce de söyledim geliştirip geliştirmeyeceğini, öyle bir yeteneği ortaya koyup koyamayacağını tabii ki pratik gösterecek ama benim kişisel izlenimim bunu yapabilecek bir ekip, bir kapasite, bir yönetim anlayışı yok. Suriye’nin sosyo-kültürel yapısını ve dokusunu iyi analiz eden ve bu dokuya göre hareket eden bir birikimle davranılmadığı çok açık, aşikâr.”

Bölgesel model Rojava

Suriye ve bölge için bir modelin Kürtler tarafından ortaya konduğuna işaret eden Hatimoğulları, özyönetimin önemine dikkat çekiyor. Hatimoğulları, Rojava’nın önemini şöyle anlatıyor: “Bütün Suriye için bir modeli Kürt halkı ortaya koydu şimdiye kadar. Rojava örneği sadece Suriye’ye değil bütün bölge için çok önemli ve pozitif bir model oluşturmuştur. Suriye’de bütün farklı halkların ve inançların mevcut olan bu Şara yönetiminin antidemokratik uygulamaları karşısında kendi örgütlenmelerini sağlamaları çok önemli. Bu konuda Dürziler biliyorsunuz kendi örgütlenmelerinde daha hızlı refleks gösterdiler Suriye’de. Geç kalmış olsa da Aleviler de bu refleksi gösterdi. Aynı şekilde Hristiyan cemaatinin de bu anlamıyla ciddi bir örgütlenmenin içinde olması acildir, elzemdir ve gerçekten çok önemlidir. Sorunuza gelecek olursam, kesinlikle çok ciddi örgütlenme gerekiyor. Peki bu örgütlenme neye hizmet etmeli? Her halkın, her inancın kendi can güvenliği başta olmak üzere, yaşam hakkı güvenliğini, mal varlıklarını ve aynı zamanda kendi inançlarını, kültürlerini, dillerini koruması şart. Çünkü çok ciddi bir tekleştirme politikası yürütüyorlar. Bununla ilgili en temel çözüm, demokratik bir Suriye’nin oluşmasının yolu, demokratik anayasa yapım sürecine hızla girilmesinden geçiyor. Farklı halkların ve inançların, Alevilerin, Hristiyanların, Dürzilerin ve elbette ki oradaki en örgütlü ve güçlü yapı olarak duran Kürtlerin bu anayasada tanınması şart. Suriye’nin böyle bir sürece girebilmesinin yol da her kesimin kendi örgütlü gücüyle varlık göstermesi ve bu konuda bir basınç oluşturmasıdır. Basınç oluşturmaları çok önemli ve bu talepleri berraklaştırmak, ortaklaştırmak da çok önemli. Oradaki Alevilerin, Kürtlerin, Dürzilerin, Hristiyanların ve burada sayamadığım bütün kesimlerin kendi örgütlenmelerinde berrak bir şekilde ne istediklerini açığa çıkarmaları, bu bilinci toplumsallaştırmaları, kitleselleştirmeleri ve kendi aralarında ciddi ve güçlü bir ortaklık sağlamaları gerekiyor. Belki bu bir koordinasyonla mümkün olur. Oluşacak yeni Suriye içeriği çok anlamlı, iyi ve bir demokratik model sunar. Bunun basıncını oluşturmak için örgütlenme ve bu örgütlenmelerin koordine olması çok önemli.”

Türkiye’ye çağrı

Denilebilinir ki Suriye’deki Alevi katliamına sessiz kalmayan tek siyasi parti DEM Parti oldu. Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları, partisinin Alevi katliamını önlemek için gösterdiği çabaları özetlerken şöyle söylüyor: “Bir de bizim Türkiye’de şöyle bir çağrımız oldu. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde acilen bir komisyonun oluşması, bu komisyonun Suriye’ye gitmesi ve orada bütün taraflarla görüşmeler gerçekleştirmesini, Alevilerin ve Dürzilerin de durumunu özel olarak konuşması ve Alevi katliamını diğer halklara, inançlara dönük katliamları engelleyebilecek bir çalışmanın yürütülmesini istedik. Kabul edilmedi. Geçtiğimiz günlerde Arap Alevileri, dernekleri bizi ziyaret etti. Yaklaşık 20 dernekleri var. Bir basın açıklaması yaptılar Ankara’da. Ben ve Tuncer (Bakırhan) Başkan’ı ziyaret ettiler. O gün de Tuncer Başkan’ın grubu vardı, oraya katıldılar. Biz zaten perşembe günü grup önergesi verdik. Önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi, onu özellikle belirtebilirim.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Açlık sınırı altında ücret insan hakları ihlalidir!

SON HABERLER

Hatimoğulları: Tüm Sünniler HTŞ’yi desteklemiyor

Hatimoğulları: Tüm Sünniler HTŞ’yi desteklemiyor

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
13 Aralık 2025

45 yıllık darbe rejimine mahkûm muyuz?

Açlık sınırı altında ücret insan hakları ihlalidir!

Yazar: Heval Elçi
13 Aralık 2025

Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’ndan notlar (1)

Uluslararası Barış ve Demokratik Toplum Konferansı’ndan notlar (1)

Yazar: Aziz Oruç
13 Aralık 2025

Süreç ve HDK davasında adalet arayışı

HDK, hukuk ve süreç

Yazar: Heval Elçi
13 Aralık 2025

SMR ve toryum madenciliği gerçeği

SMR ve toryum madenciliği gerçeği

Yazar: Heval Elçi
13 Aralık 2025

ABD ve İsrail’in Haşdi Şabi’ye operasyon hazırlığı ve İran

ABD ve İsrail’in Haşdi Şabi’ye operasyon hazırlığı ve İran

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
13 Aralık 2025

Nobel Ödüllü Nergis Muhammedi gözaltına alındı

Nobel Ödüllü Nergis Muhammedi gözaltına alındı

Yazar: Yeni Yaşam
12 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır