Başlıktan anlaşılacağı üzere söyleyeceklerim gidişata aykırı olacak. İlkelliği savunan biri olarak da görülebilirim. Belki gerici, muhafazakâr diyenler de çıkar. Sıkıntı yok benim açımdan. Çünkü anlatacaklarım gerçek. Gerçek şu: Bugün Türkiye’de uygulanan mekanizasyon politikaları toprak ölçeğiyle uyumsuz.
Öküz mü, at mı?
1930’lu yıllar tarımın enine boyuna tartışıldığı ve değerlendirildiği dönemler. Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nde bir doktora tezine göre, kuru tarım için sabanın çok uygun bir araç olduğu; suyu tutmaya, depo etmeye uygun sürüm yaptığı denemelerle ortaya konulmuş. Sabanın geliştirilmesi ve toprak işlemede öküz yerine at kullanılması önerilmiş. Doğru. Zira at, öküze göre ileri ve daha yararlı.
At mı, traktör mü?
Araştırmalar devam etmiş. At ile traktör karşılaştırılmış bu kez. İktisat Vekâleti’nin Ziraat Fen Müşavirler Heyeti, at kullanımını şöyle savunur olmuş:
1- Toprağın atla hazırlanması traktörle hazırlanmasından daha ucuzdur -Aynı dönemde Paris’te yapılan deneylerden de aynı sonuç elde edilmiştir-.
2- At her yıl tarımın çok gereksinimi olan 5-10 ton gübre üretir.
3- Kullanılacak hayvan kısrak olursa her yıl bir tay verir.
4- Bir at 10 yıl hizmet eder, traktör ise 3-4 yıl hizmet eder. -O dönemin teknolojisine göre-
5- Atın beslenmesi yerli ürünlerle karşılanır, traktörün yakıtı için döviz ödenir.
6- Aynı dönemde Amerika’da tarımın %79’u at ile yapılmaktadır. Almanya’daki birçok çiftlikte traktör bulunmamaktadır.
Hangisi kazançlı?
Nüfusun çoğunluğu köylerde. Tarım, ülke ekonomisi ve geçim için önemli. Ayrıca dönemin politikaları gereği tarımdan sanayiye kaynak aktarmak “gerekir.” Başka türlü sanayi gelişemeyecektir – Olumladığım için söylemiyorum. Politika öyle-. Tartışma sürer. Bütün bu tartışmaların alevleri arasında 1936-37 üretim sezonunda Çifteler’de 3000 dekar toprak at ile işlenmiş, 1000 dekar arazi de traktörle sürülmüş ve her ikisine de buğday ekilmiş. Maliyetler karşılaştırılmış.
Sonuç:
Traktörlü ekimde 1 dekardan 117,5 kg ürün alınmış, 587,5 kuruş gelir elde edilmiş. Gider ise 380,97 kuruş olmuş. At ile yapılan tarımda ise bir dekardan 126,9 kg ürün elde edilmiş, 634,5 kuruş getiri sağlanmış. Gider ise 401,29 kuruş olmuş. 1 dekardan 233,1 kuruş net gelir elde edilmiş. Atın gübre ve tayına maliyet hesaplamalarında yer verilmemiş. Çıplak kazanç.
Gelelim sadede
Evet, durum apaçık ortada. At, toprağa ve toprakta yaşayan canlılara zarar vermiyor. Faydalı. Çiftçiye kazandırıyor, kârlı. Toprağı besliyor, yararlı. İklim değişikliği için tehdit değil, ekolojik. Traktör, küresel iklim krizini besliyor. Zararlı. Maliyet artırıyor. Cep yakıcı. Toprağı bozduğu, toprak canlılarının yaşam düzenini tahrip ettiği için huzur bozucu.
Esas olarak toprak reformu yapılmamış ülkelerde -ki Türkiye öyle- toprak ölçeği traktör kullanmayı gerektirmeyecek kadar küçük. Kooperatif kurulmuş, traktör ve makine parkı kooperatifin ortak mülkiyetinde ise toprağa zarar vermeyecek güçte traktör ve ekipman kullanılabilir, değilse kırsal topluluklar için maliyetli ve gereksiz. At kullanılması ise Türkiye toprak ölçeğinin gerçekliğine uygun. Ayrıca büyük toprak sahiplerinin kullandığı dev traktörlerin en başta toprak, toprakta yaşayan toprak yapıcı canlıların yaşaması ve ekoloji için tehdit. Üzerinde bir durup on düşünmeli.
* Bilgiler, İlhan Tekeli-Selim İlkin, “Devletçilik Dönemi Tarım Politikaları”ndan derlenmiştir.