Uluslararası Ekonomi Peterson Enstitüsü uzmanlarından Jacob Kirkegaard Türkiye’de iflasların peşi sıra geleceğini, buna bankaların da dahil olduğunu söyleyen açıklamalarda bulundu. Türkiye ekonomik krizin henüz başında olduğunu belirten Kirkegaard, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye ekonomik krizde en kötüsünü geride bıraktı” sözüne katılmadığı belirtti. Kirkegaard, “Türkiye bana kalırsa uzun sürecek bir yüksek enflasyonla karşı karşıya. Enerji ve gıda tedariğini önemli ölçüde dışardan karşılayan bir ülkede döviz kuru yükseldiğinde olan bu. Bu durum tüketiciye de yansıyor. Bu da orta sınıf Türkler için ekonomik sıkıntı demek. Bence krizin henüz başındayız. Önümüzdeki dönemde beklenmedik şeyler olabilir. Türk lirası önemli ölçüde değer kazanmadıkça, iş yerleri kapanacak, borç ödeme zamanı geldiğinde iflas edenler olacak. Bu söylediğim bazı Türk bankalarıiçin de geçerli.” dedi.
Hükümet çaresizlik içinde!
Kirkegaard, Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak enflasyonla mücadele planına yönelik olarak, “Yükselen döviz kuru sebebiyle artan fiyatları güç kullanarak aşağı çekmeye çalışmanın işe yaramadığını ekonomik kriz tarihindeki örneklerden gördük. Türk hükümetinin bu tür politikaları benimsiyor olması bence çaresizlik göstergesi. Enflasyon rakamlarının yukarı çıkıyor olmasının siyasi alanda bazı sonuçları da olacaktır” dedi. Kirkegaard merkez Bankasının sürpriz şekilde faiz oranlarını yükseltmesi sonrasında Türk lirası çok az miktarda değer kazandığını belirtti
Ekonomik baskı işe yaramaz!
Kirkegaard hükümetin ekonomi üzerinde polisye tedbirlere yönelik olarak, “Faizin yükseltilmesi işe yaramayınca hükümet şimdi bir anlamda ekonomik baskı seçeneğine yöneldi. İşe yarayacağını sanmıyorum. İşe yararsa da bu pek çok iş yerinin iflas etmesi anlamına gelecek. En vatansever esnafın bile malını satın aldığı fiyattan daha azına satabilmesi mümkün değil. Ya da bu malları artık satın almazlar, müşterilerine de satamazlar. O zaman da iş kaybı olur. Bunun sonucu ise ekonomik kriz daha da derinleşir” ifadelerine yer verdi.
Türkiye İMF’ye gitmeli!
Türkiye’nin kısa ve orta vadede sorunları aşması için IMF’in kapısını çalması gerektiğini belirten Kirkegaard, “Ancak bu şekilde uluslararası yatırımcının güveni yeniden tesis edilebilir. IMF de tabii bunun karşılığında çok şey isteyecek. Bunlar da Erdoğan hükümetinin uyguladığı ekonomik politikaların ana unsurlarıyla uyuşmayan talepler olacak. IMF’in desteğini almak için de ana paydaşlar yani Amerika ve Avrupa Birliği ile iyi ilişki içinde olmak gerekecek. Pakistan’ın yaptığı gibi Türkiye’nin de IMF’e gitmesi lazım. Bunun siyasi bedeli de olacak elbette. Bugüne kadar Erdoğan’ın bu bedeli ödemeye niyetli olduğuna ilişkin bir gösterge yok. Erdoğan siyaseten de Amerika ile gerilimden faydalanıyor.” dedi.
‘Başarı hikâyesi yazıyoruz’
Kirkegaard’ın aksine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Yeni Ekonomi Programı’nın kısa sürede başarıya ulaştığını öne sürdü. Ekonomideki dalgalanmaların durduğunu iddia eden Albayrak “Türkiye yeni bir ekonomik başarı hikâyesi yazmaya başlamıştır” dedi. Yüzde yüzlere varan değer kaybından sonra dövizde yaşanan düşüşü başarı olarak niteleyen Albayrak, “Türk Lirası, Amerikan Doları karşısında yüzde 21 değer kazandı. Türkiye ekonomisinde yaşanan tüm dalgalanma durdu ve sağlam adımlarla yoluna devam etmeye başladı. Panik havasına izin vermedik. Adım adım rasyonel politikalarla güçlü güven veren söylem ve duruşumuzla süreci çok güçlü ve iyi şekilde yürüterek geride bıraktık. Türkiye’nin kaynak sorunu yok. Dalgalanmanın ve belirsizliğin bu kadar yoğun olduğu bir dönemde Türk tahvillerine gelen 3 katı talep, doğru politikaların başarısı” olduğunu iddia etti.
Hazine, borçlanmayla övünüyor
Hazine, uluslararası sermaye piyasalarında 2 milyar dolar tutarında ‘tahvil ihracı’ gerçekleştirerek Türkiye’nin dış borçlarına yeni borçlar eklemeyi sürdürürken bunu bir başarı olarak sunuyor. Hazine tahvillerine 6 milyar dolarlık talep gelmesini değerlendiren Albayrak, “Atılan adımların ve Yeni Ekonomi Programımızın, küresel finans çevrelerince ne kadar güçlü karşılık bulduğunu ortaya koymuştur” açıklamasında bulundu. Borç alabilir olmayı bir başarı gibi aktaran Albayrak, tahvilere ödenecek olan dolar bazında ki %7,5 faizi övgüye değer buldu. Albayrak açıklamaların devamında ise, “İhalenin sonucu, hayata geçirdiğimiz tedbirlerin başarısının yatırımcılar tarafından teyit edildi” ifadeleri Türkiye’ye güveni değil verilen dolar bazında ki yüzde 7,5 faizle ilgilendiklerini gösteriyor.
EKONOMİ SERVİSİ