AKP’nin gerileme dönemine girdiğini ve ömrünü tükettiğini söyleyen HDP’nin Parti Meclisi’nde yer alan isimler, partilerinin yeni dönem misyonunun “geniş demokrasi ittifakının koşullarını oluşturmak” olacağını ifade etti
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 4. Olağan Büyük Kongresi’ni geçtiğimiz Pazar günü gerçekleştirdi. Karşılarına başka isimlerin çıkmadığı kongrede Eş Genel Başkanlık görevine Pervin Buldan ve Mithat Sancar seçilmişti. Parti Meclisi’nde (PM) büyük değişim yaşandı. 100 kişilik PM listesindeki 80 isim değişti. PM listesinde yer alan partinin yeni yüzlerinden Sosyolog Veli Saçıklık, Akademisyen Nejla Kurul ve Avukat Şaziye Köse gibi isimlerin yanı sıra Ferhat Encu ile HDP’nin yeni misyonunu, izlenecek politikaları ve bu yönlü atılacak adımları Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan ve Deniz Nazlım’a konuştu.
‘Kongredeki hava başka Türkiye imgelimini anlatıyordu’
Partililerin Ankara’ya gelişlerinin bile önüne geçmek için başvurulan engellemelerle kendisini gösteren baskılara ve kuşatmaya rağmen kongrede yansımasını bulan havaydı. Nejla Kurul, bu havayı “Gözlerimizin önündeki fotoğraf bir demokrasi şölenini çağrıştırıyordu. Kongre bütünüyle bir başka Türkiye imgelimini anlatıyordu. Çoğulcu bir Türkiye, çok dilli bir coğrafya, mücadele ile kazanılmış özgürlük ve dayanışmanın gücü. Görülüyordu ki yaşamın akışı engellenemiyor” ifadeleriyle tanımladı.
Kongrede açığa çıkan bu ruhu, Fransız ressam Eugene Delacrox’in 1830 Fransası ile ilgili ünlü ‘Halka yol gösteren özgürlük’ tablosuna benzeten Şaziye Köse’ye göre ise, bu hava 31 Mart yerel seçimleri ve İstanbul yerel seçimlerinde “karanlığın bir ucunun yırtılmasında” büyük rol oynadı. Şimdi daha meşakkatli bir görevle yüz yüze olduklarını belirterek, bu görevi “İddialarımızın arkasını doldurma ve gerçek kılma” olarak ifade eden Köse, HDP’nin yeni dönemde izleyeceği politikalara işaret etti.
Ülkeyi yönetmeye aday
Kongrede öne çıkan önemli mesajlardan biri, HDP’nin artık muhalefet-iktidar denklemine hapsolmayacağı ve ülkeyi yönetmeye aday olduğuydu. Ferhat Encu, HDP’nin yeni dönemde savaş politikalarından vazgeçmeyeceklerini belirttiği AKP-MHP blokunu iktidardan indirmek için politika üreteceğini söyledi. “Eğer siyasi partiyseniz, ülke yönetimine aday olmak zorundasınız” diyen Veli Saçılık da, HDP’nin ülkenin gidişatını değiştirecek programını iddialı şekilde ortaya koyacağını vurguluyor. Saçılık’ın, HDP’nin bu iddiasını hayalci bulan kimi çevrelere yanıtı ise şöyle: “Buna inanmıyorsanız parti kurmamanız gerekir. AKP devleti ele geçirdi, kendisi çürüdü ve devletin o geleneksel olan bütün aygıtlarını da işlemez hale getirdi. Çöküşle birlikte, AKP sonrasını kuracak olan parti HDP olabilir. HDP, iktidar da olabilir, iktidara yürüyebilir.”
‘AKP ömrünü tüketti’
AKP’nin gerileme dönemine girdiğini ve ömrünü tükettiğini söyleyen Encu, “Şüphesiz AKP sonrası döneme politik ve örgütsel olarak hazırlanmalıyız. AKP’siz bir Türkiye olacak ve ona göre bir pozisyon alınmalıdır. AKP sonrasında bizler kendimizi nerede konumlandıracağımızı, sorunlara nasıl çözüm üretip, hayata geçireceğimizi belirlememiz gerekiyor” diye konuştu. “Bir makina (AKP) bozuk da olsa çalışır” diyen Kurul ise, ileriki dönemde kendiliğinden bir seçim gelmeyeceğini, muhalefetin bu konuda çalışma yürütmesi gerektiğinin altını çizdi. Kurul, “Makinenin farklı bir biçimde ele alınabilmesi, farklı bağlantıları ve karşılaşmaları ortaya koyan farklı siyasal bir anlayışın ortaya çıkmış olması gerekir. İktidar bloku karşısında bir demokrasi ittifakının oluşması, bu farklı kesimlerin karşılaşmalarıyla mümkündür” dedi.
Demokrasi ittifakı
Yeni Parti Meclisi’nden en büyük beklentilerinden biri de demokrasi ittifakının güçlendirilmesi. PM’ye katılmadan önce Demokrasi İçin Birlik Haraketi içerisinde çalışmalar yürüten Kurul, HDP’nin demokrasiye radikal bir anlam yüklediği için yan yana gelişleri büyütme potansiyelinin yüksek olduğunu ifade etti. Bu noktada “HDP’nin bu dönem misyonu bence kendinden, kendi deneyimlerinden başlayarak en geniş demokrasi ittifakının koşullarını oluşturmaya çalışmak olmalı” önerisinde bulunan Kurul, şunları ifade etti: “Karşımızda bir iktidar bloku varsa karşısında bir demokrasi blokunun oluşması elzemdir. HDP bunun önemli ayaklarından birisi. Ana muhalefet partisi CHP, yanı sıra İYİ Parti ve Saadet Partisi’de eklenirse, bu blokun büyümesi ve AKP tabanındaki insanların da düşlerinde ve imgelerinde iktidar olarak onları görebilmesiyle bütünleşmesi lazım.”
‘AKP’deki anlayış Kürt sorununu çözebilecek kapasitede değil’
HDP’nin ülke yönetimine adaylık söylemi aynı zamanda Kürt sorununun çözümüyle de yakından ilgili. Encu, HDP’nin içerisinde yer alacağı demokratik bir yönetimin Kürt sorununa çözüm üretebileceğini belirtti. Partisinin AKP’yi 2013-2015 pozisyonuna getirme iddiası olmadığını vurgulayan Encu, “AKP’deki anlayış Kürt sorununu çözebilecek kapasitede değil” dedi. Encu, öyle ki Kongre’deki ‘Dolmabahçe Mutabakatına dönün’ çağlarının AKP’ye değil, PKK Lideri Öcalan’ın geçtiğimiz yıl işaret ettiği “rasyonel devlet aklına” yönelik olduğunu vurguladı.
‘Çözümsüzlüğün kaynağı devlettir’
HDP’den doğru Kürt sorununa dair yapılan çözüm çağrılarına hükümet nezdinde verilen yanıt ‘şiddetle ve terörle aranıza mesafe koyun’ yaklaşımı oldu. Saçılık’ın bu yaklaşıma yanıtı şöyle: “Biz şiddet deyince devlet anlarız. Örgüt şiddeti ile devlet şiddeti aynı düzlemde ele alamayız. Çözümsüzlüğün kaynağı devlettir. Dolayısıyla devlet şiddetini esas hedef almadan kişilerin, örgütlerin yaptığı şiddet üzerinden siyaset üretemeyiz. HDP zaten terör ile arasına mesafe koymuş durumdadır; AKP ile görüşmüyor. Çatışmalarda asker öldüğünde HDP Genel Merkezi’nde herkes sevinip halay mı çekiyor? HDP savaşın lafla değil, herkesin eşit halkları sahip olarak bitmesini istiyor.” Yine ‘Kürt sorunu’ olarak adlandırılsa da ortada Kürtlerin değil, Türklerin sorunu olduğunu belirten Saçılık, Türklerin kafalarında bu sorunu çözmek zorunda olduğunu ve Kürt halkının eşitliğine herkesin ikna olması gerektiğini kaydetti.
HDP’ye yönelik eleştiriler
HDP’ye yönelik eleştirilerin için Kürt kentlerinde “Türk partisi”, Batı’da ise “Kürt partisi” olmakla eleştiriliyor. Yeni dönemdeki görevleri arasında bu algıyı kırmanın da olduğunu söyleyen Encu, ‘Türkiyelileşme’nin ‘Kürt’ten vazgeçiyoruz’ anlamı taşımadığını ifade eti. “Biz Türkleşeceğiz demiyoruz. Tam tersi biz Kürdistan’daki mücadeleyi Türkiye’nin batısında bulunan halklarla bütünleştirip, genel bir mücadeleye dönüştüren bir yerdeyiz” diyen Encu, bununla birlikte bu algıyı besleyen eksikleri “HDP siyasetinde, kadrosunda çok fazla Kürtçeyi kullanamayan, siyaset diline dönüştüremeyen bir yerdeyiz. Dolayısıyla Kürtçeyi esas siyaset diline dönüştürmediğimizde özellikle yerelde halkımızla Türkçe konuştuğumuz da algılar oluşuyor. Bizlerin buna çok dikkat etmesi gerekir” sözleriyle dile getirdi.
Örgütlenme alanının geliştirilmesi
Örgütlenme alanının geliştirilmesi için “gri alanlar” yaratılması gerektiğini ifade eden Saçılık, şu önerilerde bulundu: “HDP’nin direk kendi örgütü, parti örgütü değil de demokratik kitle örgütlerine ve o alanda örgütlenebileceği sivil alanlar yaratabilmeli. İçerisinde HDP’lilerin olduğu ama HDP’lilerden ibare olmayan sivil oluşumlar olmalı. Gri alanlar yaratabildiğimiz zaman giremediği alanlarda mutlaka kendini anlatabileceğin fırsatı yakalıyorsun.”
HDP’nin daha fazla örgütlenmesi ve karar alma süreçlerinin daha demokratik olması konusunda, Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) bileşeni olma özelliğine işaret ediliyor. Encu, HDK ve DTK’nin geliştirilmesi ve topluma sirayet etmesinin HDP’nin önünü açacağı düşüncesinde. Kurul ise, “HDK’deki pek çok politik öznenin HDP içinde yer almak istediğini ve kongre/meclis alanlarının yavaş yavaş boşaldığını gözlemledik. Kongre yapılanmasını belli sürelerle yapabilmek ama onun dışında çoğalmış dernek, platform, sendika çok sayıda yapının mahallelerde tek tek insanlarla iletişimde olarak bir meclisleşme çalışması içerisinde olmak gerekir. Kongrenin güçlendirilmesi için meclisleşme çalışmaları yapılmalı” diye konuştu.
HDP bileşenleri
HDP içerisindeki her bileşenin kendi rolünü oymasının örgütlülük alanını geliştireceğini söyleyen Saçılık da, şöyle konuştu: “Kürt siyaseti ne kadar demokratik ve eşit davranırsa davransın güçsüzlüğünden dolayı sosyalistlerin kendini ifade edememe durumu var. Türkiye sosyalist hareketi, emekçiler ile bağını kurmalıdır. İşçi sınıfının partisi diyorsak asgari bir şekilde o işçi sınıfının taleplerini görmeli ve politikalar üretebilmelidir.” Bu konuda HDP’nin daha fazla içselleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Encu, “HDP’de bir çatı partisi olarak içinde yer alınabilir ancak daha fazla HDP’yi içselleştiren, kendi evi olarak gören bir yerde de durulmalıdır. Mücadele böyle daha güçlü olur”” ifadelerini kullandı.
Mor çizgi
HDP kuruluşundan bu yana “kadın partisi” özelliği ile de öne çıkıyor ve bu durum Kongre’de “mor çizgi” söylemi ile sıklıkla vurgulandı. Kurul, partiye rengini veren bu özelliğe ilişkin “HDP’nin önümüzdeki dönem farklı toplumsal kesimlerden kadınlarla karşılaşması gerekiyor. HDP’de oldukça güçlü kadın imgeleri var. Bunun HDP üzerinde baskıların artması ile de ilişkisi var kuşkusuz” dedi. Kurul, “Eşbaşkanlık sisteminde kadınlar ve erkeklerin birlikte çalışabilmeleri, sahip oldukları güç ve yetkileri birlikte artırabilmenin olanaklarını kurabilmeleri gerekli. HDP siyaseti, iktidarlaşmayı değil, iktidarı dağıtan bir siyaseti örmeli” diye ekledi.