Hakkında açılan davanın 3’üncü duruşmasında da tahliye edilmeyen Kocaköy Belediyesi Eşbaşkanı Rojda Nazlıer, kendisini hiç görmeyen gizli tanığın fotoğrafta teşhis yaptığına dikkat çekti
Görevden uzaklaştırılarak yerine kayyum atanan ve tutuklanan Diyarbakır Kocaköy Belediyesi Eşbaşkanı Rojda Nazlıer hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla açılan davanın 3’üncü duruşması görüldü. Diyarbakır 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma, ilk celsede HDP’li milletvekilleri ve mahkeme heyeti arasında yaşanan gerginlik nedeniyle kapalı görüldü. Nazlıer, tutuklu bulunduğu Kayseri Bünyan Kadın Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Avukatları Resul Tamur, Diyar Çetedir ve Bawer Mızrak da duruşmada hazır bulundu. Nazlıer’in annesi Zahide Nazlıer duruşma boyunca salon kapısında bekledi.
‘Hukuka aykırı’
Duruşmada, Nazlıer hakkında beyanlarda bulunan gizli tanık “Lice-2019″un hazır edilmediği, dijital materyal incelemelerinin yapılmadığı belirtildi. Nazlıer’in avukatları, duruşmanın kapalı görülmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, duruşmanın açık yapılması talebinde bulundu. Mahkeme, duruşmanın “güvenlik” gerekçesiyle kapalı görülmesi kararını tekrarladı. İddia makamı, eksik hususların giderilmesini isteyerek, suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve öngörülen ceza miktarı nedeniyle Nazlıer’in tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
Görmeden teşhis etmişler
Nazlıer, gizli tanığın hakkındaki “tehlikeli bir milis” iddialarının asılsız olduğunu söyledi. Gizli tanığın kendisini bir defa gördüğü beyanlarının da yalan olduğunu ifade eden Nazlıer, “Emrah Budak da Ercan Tuci gibi 2 yıl önce yakalanmış ve itirafçı olmuştur. Bu şahıs önce beni tanımadığını söylüyor. Daha sonra nasıl olduysa fotoğraftan teşhis ediyor. Hayatı boyunca beni görmeyen birinin fotoğraf teşhisi yapması mümkün değildir. Her iki tanık beyanı birbirine benziyor. Her ikisi de beni görmediklerini ve başkalarından duyumlarını ifade etmiştir” dedi.
‘Ehliyetim bile yok’
Köyde annesi ve babasıyla yaşadığı iddialarına da değinen Nazlıer, Diyarbakır’da yaşadığını, zaman zaman taziye ve hasta ziyaretleri için köye gittiğini aktardı. Babasına ait gri renkli bir arabanın olmadığı ve ehliyeti olmadığı için araba kullanmasını da bilmediğini belirten Nazlıer, “Bu şahıslar devlete yardımcı olmak istediklerini beyan etmiştir. Bu zamana kadar neredeydiler? Neden o zamanlar da gidip ihbar etmediler? Tüm beyanları çelişkiler ile doludur. Gizli tanık beyanları da çelişkilidir. Evin lojistik ve toplama merkezi olduğu söylenmiştir. Ancak bu durumda tüm kolluk kuvvetleri zan altına bırakılmıştır. Şahısların iftara atıkları ortadadır. Sürekli olarak kolluk güçlerince kırsal bölgelere operasyonlar yapılmaktadır. Şu ana kadar annemle babamın yaşadığı eve ilişkin böyle bir durum olsaydı illaki bir şekilde yakalanma olurdu” diye konuştu.
Cezaevindeki koronavirüs önlemlerinin yetersiz olduğuna dikkati çeken Nazlıer, sağlık sorunlarıyla ilgili tedavi olabilmesi için tahliye talebinde bulundu. Müvekkillerinin aday gösterilmeden önce hakkında hiçbir soruşturmanın olmadığını kaydeden avukatlar ise, tanık ve gizli tanık beyanlarının daha sonra dosya arasına konulduğuna işaret etti. Dosyayı “siyasi” bir dosya olarak nitelendiren avukatlar, tahliye istedi.
Mahkeme heyeti, kısa bir aranın ardından “kuvvetli suç şüphesi” gerekçesiyle Nazlıer’in tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Duruşma 14 Eylül’e ertelendi.
DİYARBAKIR