Washington ziyaretlerine ilişkin açıklama yapan HDP’li Özsoy, ABD’nin Türkiye ile DSG arasında ‘Güvenli Bölge’ aracılığıyla bir denge sağlamaya çalıştığını ancak Türkiye’nin buna rağmen bölgeye girmekte ısrar ettiğini belirterek ‘Bu ciddi bir hesap hatası olur’ dedi.
ABD Kongresi Tom Lantos İnsan Hakları Komisyonu ile Uluslararası Parlamentolar Birliği’nin (IPU) ortak davetiyle Washington’da ziyaretlerde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkilerden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Hişyar Özsoy, ABD’de 18- 24 Eylül arasında yapılan temaslar ve ABD’nin Suriye politikasına dair Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan’a değerlendirmelerde bulundu.
Toplantılarda kyyumlara dair bilgilendirme yaptıklarını belirten Özsoy, “IPU bundan bir buçuk ay önce Türkiye’ye geldi. Türkiye’deki siyasal durum ve parlamenterlerin hukuki durumu ile ilgili 12 sayfalık geniş bir rapor hazırlamış durumdalar şuan son hali verilmeye çalışılıyor. O raporda 17 Ekim’de Belgrad da yapılacak genel kurulunda tartışılacak ve karara bağlanacak” dedi.
‘Avrupa Konseyi’nden yaptırım bekliyoruz’
ABD’den ziyade Avrupa Konseyi’nden kayyumlara dair yaptırım beklediklerini ifade eden Össoy, “Ekim başında Avrupa Parlamenterler Meclisi’nde oturumlar olacak. Avrupa Konseyine bağlı Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi bir heyet ile Türkiye’ye gelecek. Sonrasında Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin Ekim sonunda oturumları olacak ve sonrasında bir heyet daha gelecek. Ekim ve Kasım aylarında Türkiye’ye iki heyet ziyarette bulunacak bundan sonra somut girişimler yapılmasını bekliyoruz” sözlerini kullandı.
‘İpler iyice gerildi’
Temsilciler Meclisi ve Senato üyeleri, Dışişleri Bakanlığı, Suriye Özel Temsilciği ve birçok düşünce kuruluşunun temsilcileriyle de biraraya geldiklerini dile getiren Özsoy, Türkiye ile ABD arasında S-400 meselesinden kaynaklı iplerin iyice gerilediğini vurguladı. ABD’deki temaslarda edindikleri izlenimlere dair de konuşan Özsoy, “ABD’nin temel gündemi Suriye ve Rojava. Rojava onlar ve Türkiye arasında çok gerilimli bir yerde duruyor. ABD gerçekten Türkiye’de, Suriye’de ve Rojava’da ne yapmak istiyor meselesi temel gündemlerimiz arasında oldu. HDP olarak bu süreçlere dair kendi izlenim ve değerlendirmelerimizi sunduk. Diyalogun önü nasıl açılabilir, açık çatışma olmadan bu meseleler nasıl çözülebilir, kendi analizimi paylaştık” diye konuştu.
ABD’nin denge arayışı
Özsoy, ABD’nin halen Suriye sahasına yönelik net bir politikası olmadığını ancak Kuzeydoğu Suriye’den çıkmasının özellikle devam eden krizler nedeniyle zor olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı, Beyaz Saray ve Pentagon gibi yönetimlerin kendi aralarında bölünmüş bir durumda olduğuna işaret eden Özsoy, görüşmelere dair şu bilgileri paylaştı: “Suriye’de belli bir istikrar oluşmadan, siyasal çözüm olmadan ABD kolay kolay oradan çıkma niyetinde değil. Trump’ın fevri kararı oldu. Ancak IŞİD’in yeniden ortaya çıkması, İran ile yaşadıkları bölgesel gerilim ve İsrail’in durumuna dair politikaları söz konusu. Bu yüzden hem Suriye’de kalıp, hem de Kürtler ve Türkler arasında bir uzlaşma zemini, denge durumu yakalamaya çalışıyorlar.”
Özsoy, ABD’nin de artık Kuzeydoğu Suriye meselesinde çözümün Türkiye’deki Kürt sorununun çözülmesi ve demokratik ortamın gelişmesi ile oluşabileceğini düşündüğünü aktardı. Özsoy, “ABD’de şuanda Türkiye ile Suriye’deki Kürtler arasında belli bir denge oluşturmak istiyorsak bir şekilde Türkiye içerisindeki Kürt meselesi ile de daha barışçıl bir şekilde uzlaşabilmesi için yardımcı olmak durumundayız. Rojava ve Türkiye’deki Kürt meselesi birbirine entegre olmuş durumda. Mevcut durumda Rojava meselesinde rahatlama olması için Türkiye demokrasisinde bir rahatlama olması gerekiyor ve mutabakat söz konusu. Umuyoruz çabaları olur” diye konuştu.
‘Erdoğan zorlayabildiği kadar zorluyor’
ABD-Türkiye arasındaki gerilim ve güvenli bölge ilişkilerine dair de Özsoy, şu tespitlerde bulundu: “ABD’nin Ortadoğu’da en yoğun çalıştığı ülkelerden biri Türkiye ve 70-80 yıllık bir geçmişe sahip. Suriye sahasında Rojava yüzünden Türkiye ile karşı karşıya geldiler. ABD Türkiye’yi atmaz, Erdoğan ile çok ciddi sıkıntılar yaşıyor ama en nihayetinde jeopolitik olarak bakılırsa Türkiye NATO’nun Ortadoğu’daki kalesi. Tarihsel olarak güçlü ilişkileri var. Erdoğan liderliğindeki Türkiye bu ilişkileri zorlayabildiği kadarıyla zorluyor. S -400 meselesi basit bir meselesi değil. Rus Savaş uçakları da alınırsa kızıl kıyamet kopacak. Şuan Erdoğan bir noktaya çekilmeye çalışılıyor. Türkiye’ye yaptırım uygulanmamasının temel sebebinin Trump. Ama o da şimdi azil sürecine girdi. Erdoğan’ın Rojava’ya saldırması kendisi için çok büyük bir hesap hatası olur. Rojava’ya girildiği anda kazaren de bir ABD’li asker vurulsa çok bambaşka bir durumla karşı karşıya kalır.”
‘ABD’den askerlerin yerlerini istemiş’
Türkiye’ninbçlgeye girmek için ısrar ettiğini de hatırlatan Özsoy, “Türkiye ABD’den askerlerinin bulunduğu noktaları istemiş. ABD de bunu vermiyor. Türkiye bunu zorlamaya çalışıyor. Güvenli bölge meselesinde ABD bir taraftan Türkiye’yi anlayan bir taraftan da Rojava’daki yönetimin ihtiyaçlarını dengelemeye çalışıyor. Türkiye’nin ısrarlı savaş ve gerilimi dayatması Türkiye açısından, Kürtler ve ABD açısından da ciddi problemler doğurur. Orası Afrin değil. Şuan için güvenli bölge meselesi ile o gerilim azaltılmış durumda. Türkiye saldırabilir evet ama Türkiye için ciddi bir hesap hatası olur. Çünkü S-400 yaptırımları masada iken böyle bir durum gerçekten risktir” ifadelerini kullandı.
‘Çözmezsen çözülürsün’
Türkiye’nin artık Kürtleri ulusal güvenlik tehdidi olarak görmekten ziyade Ortadoğu’nun yeniden yapılandığı bir dönemde potansiyel müttefik olarak görmesi gerektiğinin altını çizen Özsoy, son olarak, “Türkiye’nin güvenli bölge istemesinin sebebi basit bir sınır güvenliği tehdidi değildir. Kürtlerin geniş bir coğrafya da kendilerine ait özerk yönetim oluşturmasına katlanamıyor. Kürtlerle ya barışacaksın ya savaşacaksın, şuana kadar savaştın içte dışta pespaye oldun. Ekonomik, diplomatik anlamda bölgesel krizde bölüne bölüne ne hale geldiler. Kürt meselesi gibi yapısal sorunlarda çözüm üretemez ve savaş politikaları ile ilerlerseniz, siz çözülürsünüz. Erdoğan aşağıya doğru gidiyor, giderken de savaşarak, çatışarak gidecek, öyle görünüyor” dedi.