‘Benim Annemi Uçan Kuşlar bile Severdi’ belgeseli, Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitiren dört kişinin hikayelerini merkeze alıyor
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile 2013-2015 yılları arasında yürütülen ‘diyalog süreci’ Kürt sorununda demokratik çözüm ve toplumsal barış için umutları yeşermişti. Ancak süreç, 2015’te yeniden başlayan çatışmalarla sona erdi.
Barış talebinin en gür sesle dile getirildiği günlerden biri olan 10 Ekim 2015’te, Ankara Tren Garı önünde düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ne yönelik DAİŞ’in bombalı saldırısıyla 103 kişi katledildi.
Katliamın 10. yılında, 10 Ekim Barış Derneği, hafızayı canlı tutmak ve adalet talebini yinelemek için 10 Ekim’e dair çekilen belgeselleri yeniden izleyiciyle buluşturuyor. Bu belgesellerden biri olan “Benim Annemi Uçan Kuşlar Bile Severdi”, barış için yola çıkanların geride bıraktığı hikayeleri, acıları ve adalet arayışını görünür kılıyor.
‘Yaşananlar unutturulmasın diye’
Belgesel, saldırıda hayatını kaybeden Aycan Kaya, Azize Onat, Cemal Avşar ve Selim Örs’ün yaşamlarına ve geride bıraktıkları ailelerin tanıklıklarına odaklanıyor. Yönetmenlerden Gökhan Çakır, “Her şey sıradanlaşıyor, insanlar birer rakama indirgeniyor. Oysa onların hayatları, mücadeleleri vardı. Biz bunu göstermek istedik. Bu belgesel unutturmak isteyenlere inat unutturmamamın belgeselidir” dedi.
Belgesel çekim sürecinin çok zor ve sancılı geçtiğini belirten Gökhan Çakır, şunları aktardı:
“Katliamın acıları henüz çok yeniydi. Aileler öfkeliydi, acı doluydu. Bir buçuk ay boyunca sadece evlere gittik. Onlarla dertleştik, sohbet ettik, ağladık. Sonrasında ise çekimlere başladık. Altı ayda belgeseli tamamladık. Hikayesini anlattığımız insanların hikayeleri aslında bizim hikayelerimizdi. Hepsi bu ülkenin barışı ve özgürlüğü için mücadele eden insanlardı. Temel talepleri ve istekleri barıştı. Yıllar geçse de yaşadıkları unutulmasın, unutturulmasın istedik.”
Bir evladın sözleri fikir verdi
Belgeselin ismi ise Azize Onat’ın oğlunun annesini anlatırken kurduğu bir cümleden geliyor. Gökhan Çakır, “Azize Onat’ın oğlu, annesini anlatırken, ‘Benim annemi uçan kuşlar bile severdi’ sözü kullandı. Evden çıktığımızda hala o sözün etkisindeydik. O an evden çıkar çıkmaz aslında filmin ismi belliydi” dedi.
‘Herkes barış içinde bir arada yaşamak istiyor’
Belgeselin diğer yönetmeni İlker Kılıç ise metin yazarlığı ve editörlük yapıyor. 10 Ekim Katliamı ardından “Kaybettiğimiz güzel insanlar adına ne yapabiliriz diyerek, yola çıktık” diyen İlker Kılıç, şöyle devam etti:
“Hazırlık süreci her anlamda çok zordu. Hem duygusal açıdan hem teknik imkansızlıklar vardı. Biz sinemacı, belgeselci değiliz. Belki haddimiz olmayan bir şeye kalkıştık ama amacımız, ateşin düştüğü yeri göstermekti insanlara. Bu insanlar ağır şeyler yaşadı, yaşıyor, bilinsin istedik. O gün de 10 yıl sonra da bir şekilde hala görülebiliyor. İnsanlar görebiliyor. O öfke geçmiyor tabii ki. Geçebilir mi? Adalet sağlanmamış, yaşananlara dair bir adım bile atılmamış. Bundan dolayı aileler hala öfkelerini de acılarını da kendi içlerinde tutuyor. Yaslarını da yaşıyor. Herkes barış içinde bir arada yaşamayı istiyor. Amacımız adil, onurlu, barış içinde bir hayat sürdürmek.”
Kaynak: Yeni Özgür Politika