Doblo marka küçük bir arabayla buraya getirildim. Bu yüzden eşyalarımın tümü Antalya S Tipi Cezaevi’nde kaldı. Bakanlık 50 kiloya kadar karşılıyor; geriye kalan kargo masrafını da bizden alıyorlar. Ailelerimizden uzaktaki yerlere gönderildiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de fahiş kargo paralarıyla (5-6 bin lira tutuyor) mağdur ediliyoruz
Hüseyin Aykol / İçeriden
Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan kadim mahpuslardan Orhan Çaçan, 25 Mart 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Daha önce tutulmakta olduğum Antalya S Tipi Cezaevi’nden buraya 1 Mart 2025 günü getirildim. Size buraya gelir gelmez yazacaktım ama adres defterim verilmediği için erken yazamadım.
Doblo marka küçük bir arabayla buraya getirildim. Bu yüzden eşyalarımın tümü Antalya S Tipi Cezaevi’nde kaldı. Bakanlık 50 kiloya kadar karşılıyor; geriye kalan kargo masrafını da bizden alıyorlar. Ailelerimizden uzaktaki yerlere gönderildiğimiz yetmiyormuş gibi, bir de fahiş kargo paralarıyla (5-6 bin lira tutuyor) mağdur ediliyoruz.
İlk getirildiğimde B1-3 odasına, hemen sonrasında da B1-9 odasına alındım. Bana aynı dosyadan yargılandığım arkadaşlarla aynı bloğa geçebilmem için bir aylık gözlem sürecinde tutulacağım söylendi. Fakat 20 gün sonra cezaevinin dış cephesinde bulunan soğuk, tenha ve ağır adli mahkumların bulunduğu bir bloğa getirildim. Yanımda, çevremde aynı dosyada bulunduğum hiçbir arkadaşım yok.
Bu yüzden, havalandırma ve spor faaliyetlerine tek başına çıkarılıyorum. Neden böyle yapıldığını ve aynı dosya grubunda yer aldığım arkadaşlarımdan uzak tutulduğumu bilmiyorum. Cezaevi İdare Gözlem Kurulu ile Başmemurluğa yazıp sordum; herhangi bir cevap alamadım. Bugün Cumhuriyet savcılığına, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yazıp soracağım ve düzeltilmesini talep edeceğim. Şu an kaldığım oda cezaevinin dış bloğunda yer aldığı için çok soğuk.
Kronik rahatsızlıklarım var, gün boyunca battaniyelere sarılarak oturuyor, yazıyorum mecburen. Sizden talebim hem İHD ve ÖHD’den kimi avukatları yanıma göndermeniz; hem de imkân dahilindeyse vekillerden birisinin gelmesini sağlamanız ve bunu bakanlık da dahil olmak üzere ilgili kurumlara ve kamuoyuna yansıtmanızdır.”
* * *
Uzun yıllardır cezaevinde tutulmakta olan ve kendisine verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası AİHM’de yeniden yargılanmak üzere bozulan Barış İnan, Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi’nden 25 Mart 2025 günü gönderdiği mektupta şöyle diyor: “Geçen hafta bir yeniden yargılanma sürecim daha sonra erdi. Daha önce yazmıştım; dosyam AİHM’deydi. Hükümet hak ihlalini kabul edip, dosya düşürülürse yeniden yargılayıp, hak ihlalini gidereceği yönünde deklarasyon sundu ve bunun üzerine AİHM dosyayı düşürdü.
İlk yeniden yargılanmamda, yargılama yenilenmeden cezanın infazının devamına karar verildi. Bu kararı, Yargıtay kısaca tanık, kanıt, ekspertiz raporu yok, bu cezayı bunlarla destekle diyerek, bozdu. Böylece 10 Eylül 2024 günü başlayan yeniden yargılama, beşinci celsede 18 Mart 2025 günü sona erdi! Karar şöyle çıktı: Yargılamanın yenilenmesinin reddi, cezanın infazının devamına…
Oysa savcılık hiçbir delil, tanık, kanıt, ekspertiz raporu bulmadı; hakimler hiçbir sorgulama yapmadı. (Dahası mahkeme heyetinden bir yargıç karara muhalif kaldı) Yargılanmanın yenilenmediği yeniden yargılama maceramız işte böyle sona erdi. Şimdi bize düşen, bir vesilesini bulup, dosyayı üçüncü kez bozdurup, yeniden yargılanmamı sağlamak; ama nasıl yapabiliriz bilemiyorum(!)”
* * *
Konya-Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan Ayhan Kavak, Adil Okay’a gönderdiği 17 Mart 2025 tarihli mektupta şöyle diyor: “İşte yine yeniden geliyor Newroz, tüm ihtişamıyla. Tıpkı baharı muştuladığı gibi toplumsallaşmış insanlığa her dem bahar olması dileklerimle Newroz Bayramını/zı kutlarım… Umarım ve dilerim ki her açıdan sıhhatte ve esenliktesin. Çoktandır haber alamadım…
Ben de/bizler de genel gidişatın nereye evrileceğinin merakıyla haberlerin kırıntılarından bir şeyler çıkarmaya çalışıyoruz, diyeyim. Aklıma Fernando Pessoa’nın sözü geliyor. Pessoa, “Henüz ortaya çıkmamış bir işin sonunda kötü olacağını bilsek bile, hiç başlanmamış iş çok daha kötüdür!” der ya galiba hali pür melalimize cuk oturuyor gibi…
Bu aralar hiç mektup alamaz olduk. Özellikle içeriden yazan canlar son zamlarla birlikte mektup yazamaz oldular. Zamlar name göndermelere ket vurdu. Bilemiyorum tabii, kanımca içeriden sizler de fazla mektup alamıyorsunuzdur. Her şey ateş parası olunca posta ücretleri de zorluyor canları… Tabii kimi yerlerde bırakılmamaya gerekçe diye mektuplar da oluyormuş. Eldeki yegane iletişim bile zorlayıcı olabiliyormuş meğer…”
Bu haftaki karikatürümüz kadim mahpus ve çizerlerimizden Mehmet Boğatekin’den…
MEKTUBU GELENLER:
Mehmet Boğatekin – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Ayhan Kavak – Ereğli Yüksek Güvenlikli Cezaevi
Barış İnan – Kandıra 2 nolu F Tipi Cezaevi
Orhan Çaçan – Kırşehir Yüksek Güvenlikli Cezaevi