Amed’in Pasur ilçesinde Hesendîn yaylasında 17 yıldır maden şirketlerine karşı halkın ekolojik mücadele sürüyor. Maden araması için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararına karşı açılan davada, ilgili proje tanıtım dosyası ve ilan tutanaklarının kaybolduğu ortaya çıktı
Hesendîn yaylasında maden araması için verilen ‘ÇED gerekli değildir’ kararına karşı açılan davada Diyarbakır Valiliği’nin, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden istediği ‘proje tanıtım dosyası’ ve ‘ilan tutanakları’nın ortada olmadığı ortaya çıktı.
Kulp Madencilik ve Dış Ticaret Anonim Şirketi, Amed’in Pasur (Kulp) ilçesinde bulunan Hesendîn bölgesinde maden faaliyetlerini sürdürüyor. Bölgede geçtiğimiz yıl yapılan çalışmaların ardından köylülerin Amed Barosu Çevre Kent Komisyonu’na başvurmasıyla birlikte şirketin 2007 yılında “Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) gerekli değildir” kararı aldığı öğrenildi. Amed Barosu’nun Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bilgi edinme kapsamında yaptığı başvuru sonrası şirketin 5 yıl içinde alanda tek bir faaliyet yürütmemesi nedeniyle “ÇED gerekli değildir” kararının düştüğü ortaya çıktı. Aynı bakanlık, şirketin başvurusuna ise “ÇED gerekli değildir” kararının geçerliği olduğu yanıtını verdi.
Madene karşı direnen yurttaşlar kararlı
Bunun üzerine bölgede yaşayan yurttaşlar Amed Barosu Çevre ve Kent Komisyonu aracılığıyla “ÇED” kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle dava açtı. Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nde açılan dava sürmesine rağmen şirket bölgede tahribatlarını sürdürüyor. Dava kapsamında mahkeme, Diyarbakır Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’nden “ÇED” projesinin detaylarını talep etti.
Bakanlık arşivinde ÇED raporu yok
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Ufuk Nurullah Bilgin imzasıyla verilen ve 10 Haziran’da mahkemeye gönderilen cevapta, “Diyarbakır Valiliği İl Çevre ve Orman Müdürlüğü’nün 11.06.2008 tarih ve 272 sayılı ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı Kulp İlçesi Karabulak Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Projenin hangi mahalleleri etkilediğine ilişkin bilgilere proje tanıtım dosyasında yer verilmektedir. Ancak arşiv kayıtlarımızda proje tanıtım dosyasına ve ilan tutanaklarına ulaşılamamıştır” ifadeleri yer alıyor.
‘Selde tahrip oldu’ yanıtı
Bakanlığın adının değiştiği 2011 yılında, taşınma işlemi sonrası, bu projenin tanıtım dosyasının ve projeye ilişkin ilan tutanaklarının Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü’nün zemin katında bulunan arşivde yer aldığı vurgulanan cevapta, şu ifadeler yer aldı:
“Ancak bu arşivde yer alan belgelerin ise 1 hafta boyunca meydana gelen yoğun yağmurlardan kaynaklı su baskını sebebi ile tahrip olduğu ve tahrip olduğuna ilişkin 20.04.2020 tarihli tutanak düzenlenmiş olup, yazımız ekinde gönderilmiştir.”
‘Acilen yürütme durdurulmalı’
Amed Barosu Çevre Kent Komisyonu Başkanı Ahmet İnan, ‘ÇED’ raporu olmadan şirketin faaliyetlerini sürdürmesinin hukuksuzluk olduğunu şöyle dile getirdi:
“Ortada ÇED raporu yoksa bundan sonrası için atılan her adım hukuksuzluktur. Buna rağmen şirket ağaçları kesip, önüne ne gelirse yok ediyor. Acilen yürütmeyi durdurma kararının verilmesi gerekiyor. Türkiye’nin hiçbir yerinde böylesi bir durum yok. Yani ÇED raporu olmazsa tek bir çivi çakamazsın.”
Halkın hukuksuzluğa karşı mücadelesini sürdürdüğünü kaydeden İnan, “Buradaki direniş, bölgedeki ekolojik mücadelede önemli bir yer tutuyor. Halk yaylasının yok edilmesini istemiyor. Herkesi buraya dayanışmaya çağırıyor. Bizimde çağrımız; bölge halkının yanında olalım” diye belirtti.
Direniş sürüyor
Şirketin tahribatına karşı bölgede yaşayan yurttaşlar da direnişlerini sürdürüyor. Maden şirketine karşı çadır kuran yurttaşlar, faaliyetler durana kadar mücadelelerini sürdürmede kararlı.
Helînê (Yuvacık) Mahallesi’nden yaşayan Mehmet Baran, Hesendîn yaylasındaki tahribata karşı nöbet tutuyor. Çalışmak için gittiği İstanbul’dan doğasına sahip çıkmak için gelen Mehmet Baran, 10 günden fazla bir süredir yaylada nöbet tuttuğunu belirtti. ‘Çocukluğum’ dediği yaylanın yok olmaması için direndiğini anlatan Baran, buradaki su kaynaklarının maden şirketine kurban edilmemesi çağrısında bulundu.

‘Nefes aldırmak istemiyorlar’
Mahallelerinin 1990’lı yıllarda sürekli baskılara maruz kaldığını hatırlatan Mehmet Baran sözlerini şöyle sürdürdü:
“O günden bu yana köyümüz sürekli zorunlu göçe maruz kalıyor. Maden şirketi dağlarımızı yok etmek istiyor. Ekonomik gerekçeler ile gurbete gittiğimizde yaylamız gözümüzde tutuyor. Zaten girdi maliyetlerinden kaynaklı hayvancılığı bitirme aşamasına getirdiler. Şimdi ise yaylamızı yok edip var olan az sayıdaki umudumuzu da yok etmek istiyorlar. Nefes aldırmak istemiyorlar. Çatışma, baskı şimdi de maden çıktı. Nedir bu halkın çektiği? Yeter artık.”
Maden şirketi, doğada bir felakete yol açıyor
Mehmet Baran, yaylalarının 6 mahalle onlarca mezranın yanı sıra hayvanların da su ihtiyacını karşıladığının altını çizdi:
“Maden şirketinin buraya girmesi ile birlikte bu sular kuruyacak. Su kaynaklarımız bizim için yaşam demektir. Su yoksa nefes yok, yaşam yoktur. Maden yapılsa, kullandıkları siyanür bu suya bulaşacak, su zehirli bir hal alacak. Ancak birlik olursak kimse bir şey yapamaz. Birlik içinde bu vahşete karşı çıkalım. Hem insani hem hukuki olmayan bu proje derhal sona ersin. Yargı süreci devam ederken yapılan yol çalışması hukuksuzluğun geldiği boyutu gösteriyor. Halkımızı dayanışmaya çağırıyoruz.”
Hesendîn Yaylası’nın ekolojik ve ekonomik önemi
Hesendîn Yaylası, sadece bir mera alanı olmanın ötesinde, bölgedeki altı köyün ekolojik dengesi ve geçim kaynakları açısından kritik bir öneme sahiptir. Karabulak, Argün, Baloğlu, Yuvacık, Ağaçkuru ve Kayacık köylerinde yaşayan halk, yaylada yetişen onlarca ot türünden hem gıda maddeleri hem de şifalı bitkiler elde eder. Yaz aylarında, özellikle Mayıs ayında yaylaya çıkıp yaklaşık üç ay süresince burada konaklayan köylüler, büyükbaş hayvancılık ve arıcılıkla geçimlerini sağlarlar.
Ancak, maden arama faaliyetlerinin bu verimli yaylaya zarar vermesi, köylülerin yaşam biçimini tehdit etmektedir. Yaylaya bağlı su kaynakları, hem hayvancılık hem de ipekböcekçiliği için son derece önemli olup, maden aramaları nedeniyle kirlenme riski altındadır. Amed’in ipek üretiminin büyük kısmı Kulp ilçesinden sağlanmakta ve burada yetiştirilen ipekböceklerinin beslenmesi, yaylanın su kaynaklarına bağlıdır.
Köylüler, doğalarını savunmak ve geçim kaynaklarını korumak adına mücadelelerini sürdürüyor. Halk için sadece ekolojik değil, aynı zamanda kültürel ve ekonomik bir direniş söz konusu.
Haber: Fethi Balaman / MA