DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eşsözcüsü Heval Dilbahar, ‘Eğer bu topraklara barış gelecekse önce Kürtçeyle barışılmalı’ diyerek Kürtçe’nin Kürtlerin kırmızı çizgisi olduğunu belirtti
Asimilasyon politikalarına karşı Kürtçe dersler vererek, kültür ve dil üzerine araştırmalar yapan dil kurumları, 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı etkinliklerinin startını 8 Mayıs’ta verdi. “Kürtçeye statü, Kürtçe eğitim” şiarıyla yapılan eylem ve etkinlikler 1 Haziran’a kadar devam edecek.

Çalışmaların öncülüğünü yapan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu’nun Eşsözcüsü Heval Dilbahar, Kürtçeye dönük baskıları değerlendirdi. 2006’dan bu yana kutlanan Kürt Dil Bayramı’nın dil çalışmalarına olumlu katkısının olduğuna dikkati çeken Heval Dilbahar, “Cumhuriyet ilan edilirken Kürtler yok sayıldı. Kürtçe yasaklandı, Kürtçe konuşanlar cezalandırıldı. İlerleyen zamanlarda Kürtçe konuşmak suç olarak gösterildi. Kürtçeyi yok sayma politikaları Kürt özgürlük hareketinin mücadelesiyle ortadan kalktı. Kürtler 50 yıldır büyük bir mücadele veriyor. Kürtçeyi savunmak da bu mücadelenin merkezinde” dedi.
Verilen mücadele üzerine Kürtçenin varlığının kabul edildiğini ancak halen resmi bir statüsünün olmadığına dikkati çeken Heval Dilbahar, “Kürtçeyi ortadan kaldırmaya dönük politikalar sürüyor. Bir dil sokakta ya da evde konuşulmadığı sürece belli bir süre sonra ayakta kalamaz. Bu yüzden birçok dil ortadan kalktı. Bugün Kürtçe üzerinde de böyle bir politika yürütülüyor” diye kaydetti.
‘Milyonlarca çocuk Kürtçe eğitim almalıydı’
Söz konusu politikalara karşı stratejik bir duruşun tam olarak gösterilemediğine dikkati çeken Heval Dilbahar, Kürtçe için çabaların yetersiz olduğunu ifade etti. Dilbahar, “Bu konuda cesur bir şekilde eksikliklerimizi ortaya koymalıyız. Bugün milyonlarca çocuk var olan kurumlarda Kürtçe eğitim almalıydı. Eksiklerimiz üzerinde tartışmalar yapıp, Kürtçenin her alanda konuşulması için ne gibi çalışmalar yapacağımızı konuşmalıyız” dedi.
Heval Dilbahar, DEM Parti olarak Kürtçe üzerindeki yasakların kaldırılması ve statüsü için 33 şehirde komisyonlar kurduklarını aktardı. Heval Dilbahar, “Kürdistan ve Türkiye’nin birçok şehrinde DEM Parti birçok çalışma ve eylem yaptı. Bunlar yeterli mi? Hayır, yeterli değil. Çünkü Kürtçe hala baskı altında. Bu yüzden her köy ve sokakta Kürtçe için çalışmalar yürütmeyi hedefliyoruz. Özellikle çocuk, genç ve kadınlarla bu çabaları sürdürmeliyiz. Sadece asimilasyon politikalarına karşı değil, Kürtçe kurumların kurulması için çalışmalar yapmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘Yerel yönetimler cesur davranmalı’
Heval Dilbahar, yerel yönetimlerin de anadil çalışmalarında daha cesur adımlar atması gerektiğini kaydetti. Heval Dilbahar, şunları söyledi:
“Ekmeksiz ve susuz da yaşayabiliriz, bozuk yollarda da yürüyebiliriz, kendi temizliğimizi kendimiz de yapabiliriz. Ancak belediyelerimiz öncelikle Kürtçeyi gündemlerine almalı. Belediyeler kendisine bağlı kurumlarla Kürtçe öğretici çalışmalar yapmalı. Belediye çalışanı herkes en üst seviyede Kürtçe öğrenip, Kürtçe işlerini yürütmeli. Yerel seçim öncesi tüm adaylarla birlikte Ehmedê Xanî’nin kabrinde bir deklarasyon yayımladık ve dedik ki; ‘Belediyeleri alınca ilk yapılacak şey Kürtçe çalışmalardır.’ Bu deklarasyonu hatırlayıp ona göre çalışmalıyız.”
Asimilasyonun yanı sıra otoasimilasyon riskinin olduğunu kaydeden Heval Dilbahar, “Biz buna ‘intihar’ diyoruz. Bu intihardan kendimizi kurtarmalıyız. Sanatçı sanatını Kürtçe yapmalı, yazar Kürtçe yazmalı. Bu da yeterli değildir. Tüm Kürt dil kurumları strateji ve politikalarını halka anlatmalı, kurumlar açmalı. Kürt aydınları, bir dil militanı gibi halkın arasında olmalı. Her biri Kürtçe savunucusu, öğretmeni olmalı. Evde, sokakta Kürt dilinin öğretilmesi için çalışmalı. Dört duvar arasında çıkmalı, halkın arasına girmeli. Sadece şarkı söyleyip, Kürtçe yazarak Kürtçe özgür olamaz. Somut olarak söyleyeyim; niye bütün Kürt yazar ve sanatçılar bir Kürt dili hareketi başlatmıyor? Bu şekilde halk arasında Kürt dilinin savunulmasını geliştirmiyor?” şeklinde konuştu.
‘Kürtçe’nin eğitim dili olması tartışılacak bir konu değil’
Kürtçenin Kürtlerin tarihi ve varlığı olduğunu vurgulayan Heval Dilbahar, “Eğer Kürt halkının varlığını sürdürmesini istiyorsak, Kürt dilini kalıcı seviyeye getirmek zorundayız. Kürtçenin statüsü anayasada resmi olarak kabul edilmeği sürece Kürt statüsü de kabul edilmeyecektir. Bunun için Kürtçenin statüsü, Kürtçenin eğitim dili olması bizim için tartışılacak bir konu değildir” dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı hatırlatan Heval Dilbahar, “Bu çağrı, içinde tüm dillerin özgürlüğünü barındırıyor. O çağrı Kürtçenin her alanda özgürlüğünün çağrısıydı. Barış, Kürtçeye statü verilmeden, Kürtçe eğitim olmadan olmaz. Eğer bu topraklara barış gelecekse önce Kürtçeyle barışılmalı. Kürtçe barış konusunda pazarlık konusu olamaz. Kürtlerin isteği bu yönde, Kürtçe Kürtlerin kırmızı çizgisidir” diye belirtti.
Heval Dilbahar, sözlerini şöyle sonlandırdı:
“Sadece 21 Şubat’ta (Dünya Anadil Günü), 15 Mayıs’ta değil, her zaman ve her yerde Kürtçe mücadelesini yürütmeliyiz. Kürtçe mücadelesini her yerde yaygınlaştırmalıyız. Her birimiz dil öğreticisi, dil militanı olmalıyız.”
Haber: Müjdat Can \ MA