• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
10 Mayıs 2025 Cumartesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Hewsel sazlıkları

27 Temmuz 2018 Cuma - 23:09
Kategori: Yazarlar

 

Sazlıklar; sulak alanlarda yetişen bitki grupları gibi kaba bir tanım olsa da ekosistemin ev sahibidir diyebiliriz, birçok flora ve faunadan oluşur. Tüm nehir dere ve göllerde bulunan bodur bitki örtüsüdür. Birçok anlamda önemli bir türdür. Ekosistem olarak balıklar, kurbağa, kuşlar ve onlarca sucul canlıya yüzlerce mikroorganizmaya ev sahipliği yapar. Doğal biyolojik arıtma sistemi olup bu suların bir nevi kirliliğe karşı öz savunma sistemidir. Binlerce yıl insanların evsel ihtiyaçlarını karşılamış bir türdür; kilim sepet ev tavanında kullanılmış doğal ucuz ulaşılabilir bir bitki türüdür. Uluslararası bataklık ve sulak alanların korunması olan Ramsar Sözleşmesi ile de koruma altına alınmıştır.

1971’de İran’ın Ramsar kentinde imzalanmış ve Türkiye 1994 yılında imzacı olmuş. Ramsar Sözleşmesi’ne bakınca budur diyor insan daha nasıl korusun ama caydırıcılığı ya da gerçekte yürürlükte olmayan sözleşmelerden biri oluyor.

En ölümcül kriteri Ramsar alanının 8 hektardan büyük olması maddesidir. Sözleşme imzalandığı yıllarda endüstriyalizm bu kadar hortlamamış, kapitalizm bu denli doğayı tahrip etmemişti. Barajlar, kum ocakları, maden ve enerji sektörleri, endüstriyel tarım politikaları bu denli sulak alanlara saldırmamıştı.

Elbette bu sözleşmede de açığa çıkan nokta, doğadaki sömürüyü sürekli kılmak adına sürdürülebilirlik ilkesini desteklemek. Karamsar olmaya gerek yok tabi. Sistem nasıl yaşam alanlarımızı, doğrularımızı elimizden aldıysa bizlerde onların argümanlarını onlara karşı kullanabilmeliyiz. Ramsar’ın 47 yıl önce imzalandığını düşünürsek kendini güncellemesi ve azalan bataklık ve sulak alanlara dair kriterlerde yeniliğe gitmesi belki de bir arpa boyu yol alması gerekir. En önemli güncellemesi de arazinin metrajının değişmesidir. Bu sürede bu ölçekte saldırıya uğramamış parçalanıp talan edilmemiş alan kalmamıştır.

Hewsel sazlıklarına değinirsek biraz; 186 kuş türüne, Fırat kaplumbağası gibi endemik bir türe, su samuruna ve onlarca su canlısına ev sahipliği yapar. Kısa bir hesapla kum ocaklarının işgal alanları bile 21 km güzergâhta 8 hk’dan daha büyüktür. Orman bakanlığı en son çalışmasıyla 921 alanı daha Ramsar alanı ilan etti ama Hewsel sazlıkları göz ardı edildi.

Yıllardır Hewsel sazlıklarına aralıksız-sürekli bir saldırı var ve sermaye bu saldırılardan vazgeçecek gibi değil. En belirgin saldırılardan bahsedersek;

Bir üniversite düşünün ki sivrisinek oluyor diye bataklığı kurutmaya kalksın yetmedi asırlık binlerce ağacı çalı çırpı diye kessin.

Bir diğeri yıllarca hafriyat sahası ilan edilerek dolgu yapılması sazlıkların bitirilmesine neden olsun, kaçak yapılara izin versin.

Anlak seviyesi değişmiyor ve geliyor bu zihniyet bugün sazlıkların çirkin göründüğünü söyleyip güzelleştirme adı altında sazlıkları yok ediyor.

Diğer taraftan; suyun ticarileşmesi için barajlar yoluyla can suyu dahi bırakılmayarak sulak alanların yok etmesine, kimyasal gübrelerin salma sulama ile nehirlere drene olması beraberinde toprak ve ağır metalleri taşıyarak sucul yaşamı tehdit etmesine, kum ocakları ile su yatağını değiştirmek turbalar dahil alanı değiştirmesine, imar politikaları ile bu alanları betonlaşmaya açarak yok edilmesine göz yumuyorlar.

Temel amaç insan ve insan dışı yaşamlara ev sahipliği yapan bu alanları yasa ve yönetmeliklerle sermayeye devri ve sömürünün sürekli kılınmasıdır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Bedel-i şahsi’den bedel-i nakdi’ye askerlik muafiyeti

Sonraki Haber

Kuzeyden Güneyi yazmak

Sonraki Haber

Kuzeyden Güneyi yazmak

SON HABERLER

ABD seçim sonuçları ve  kötülüğün ardına kadar açılan kapıları

Hindistan-Pakistan gerilimi ve küresel etkileri

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Önder Apo

Önder Apo

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Barışın aması olmaz!

Özgür Basın tarihi

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Dünyadan bir Sırrı geçti: Barışın dili susturulamaz

Dünyadan bir Sırrı geçti: Barışın dili susturulamaz

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Muhalefet mi dediniz?

Halkın öfkesi, iktidarın kararlılığı

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sorumluluğu…

Sırrı Süreyya, şahsiyet ve barışa dair

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

Selin Top: Birbirimizin elini tutup barışı savunacağız

Selin Top: Birbirimizin elini tutup barışı savunacağız

Yazar: Yeni Yaşam
10 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır