Çanakkale’nin Biga ilçesinde 400 bin ton kapasiteye sahip ‘Tohum Bankası’nın İÇDAŞ AŞ tarafından kurulduğu duyuruldu. İÇDAŞ; inşaat demiri, çelik üretimi derken AKP iktidarı dönemi içinde hızla büyümeye başlayıp tersane, liman işletmeciliği, gemi taşımacılığı ve 3’ü termik santral olmak üzere 4 adet enerji santrali, enerji ticareti ile birlikte Türkiye’nin en büyük 6. büyük sanayi grubu haline geldi.
Tüm bunların ardından Tohum Bankacılığı’na soyunması ise dikkat çekti.
Milli görev!
Tohum Bankası’nın açılışı ve İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ile ortaklaşa düzenlenen “Yerli ve Milli Tohum Çeşitleri” gösterisinde konuşan AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkele Milletvekili Bülent Turan, “Dün tohum kıymetli değildi. Bugün kıymetli. Ama yüzyıl sonra da bizim insanımız, evlatlarımız, torunlarımız aynı ürüne ulaşsın, aynı bitkiye ulaşsın diye yapılan çalışmalara destek vermeyi milli görev bildik” dedi. İÇDAŞ Bölge İdare Koordinatörü Şerif Mutlu da, “Eksi 20 derece soğukluktaki tohum koruma depolarında 250 bin tohumu yüzyıl muhafaza edebilecek olan İÇDAŞ Tohum Bankası 2023 yılına kadar 50 milyon liralık bir yatırım ile 400 bin ton tohumu depolamayı planlamaktadır” diye belirtti.
Tohuma kıymet şirket çıkarı
AKP’li Turan’ın “Dün tohum kıymetli değildi” sözü tohuma biçilen değerle ilgiliydi. Turan’ın tohuma yüklediği ‘kıymet’ şirket çıkarlarından başkaca bir şey değildi. Tohum geleneksel yolla çiftçiler tarafından korunarak bugüne ulaşmıştır. Tohumu çiftçilerin değil de şirketlerin koruyacağını söylemek şirketlerin patentli, hibrit ve GDO’lu tohumlarla büyük gelirler elde etmesi dışında, doğanın ve halkaların yararına hiçbir sonuç ortaya çıkmaz. Çıkaracağı tek sonuç halkların gıda güvenliğinin şirketlerin eline terk edilerek halkların köleleştirilmesi olacaktır. Oysa tohum yaşamdır ve asla patentlenemez.
Tohum besin zincirinin en temel halkasıdır. Bugün tohumu kontrol eden şirketler gıdayı da kontrol etmektedir. Çok uluslu şirketler tohumda tekelleşmiş ve bu tekelleşme yoluyla halkların gıda güvenliği birkaç şirketin kontrolüne geçmesi sağlanmak istenmektedir. Tohumların patentlenmesi ve GDO’lu tohumların piyasallaşması bu tekellerce sağlanmış ve halkların gıda güvenliği tehlikeye girmiştir. Dünyada tohumu kontrol eden Monsanto, DuPont/Pioneer, Syngenta, Dow, Land O’Lakes ve Bayer şirketleri dünyadaki tohumların yarısından fazlasını kontrol ediyor. 2013’te pazarın değeri 50 milyar dolar olan tohum pazarı 2019’da 83 milyara ulaşacağı belirtiliyor. İÇDAŞ’ın Tohum Bankası’nı kurmaya yönelten işte bu büyük pazardır. Türkiye’de patenti olmayan tohumlarla üretim yapılmasının yasaklanması şirketlerin çıkarları için sağlanmıştır.
Gıda güvenliği tehlikede
Tohum Bankası’nın işlevi patentlenmiş tohumu yeniden ıslah edip genleriyle oynamak ve henüz ulaşılamamış olan tohumları patentlemek ve bu yolla tekelleşmekten ibaret bir iştir. Patent, bir şirkete yeni bir ‘icadın’ üretimi ve satışı üzerinde ayrıcalıklı haklar verir. Ancak, bitkiler ve genler üzerinde patentlerin olması durumunda bu patentler, şirketlerin tekelleşmesini sağlar ve çiftçilerin tohumları muhafaza etmesini yasaklar ve bugün yaşadıklarımız bundan ibarettir. Şirketler, çiftçileri her yıl kendilerinden yeni tohum almaya zorlar veya sakladıkları patentli tohumlar için her yıl lisans ödemeye mecbur bırakırlar. Patentlenmiş tohum, yeni tohum çeşitlerinin doğal yolla gelişmesini engelleyen monokültürel tarımı teşvik edip, genetik erozyonu daha da şiddetlendirir. Patentlerin uzun dönem sonuçları ise; birkaç şirket tarafından bütün besin zincirinin kontrol altına alınması olacaktır.
EKOLOJİ SERVİSİ