Barış ve Demokratik Toplum süreci bizi heyecanlandırıyor. Hepimiz büyük bir ivme ve kararlılıkla süreci sahipleniyoruz. Özgür basının, Barış gazeteciliğinin ehemmiyeti ve rolü şu tarihi günlerde kat be kat büyüdü. Zindan bireysel açıdan eksiğimizle, yüzleşme için bir fırsat oluyor
Hüseyin Aykol
Erzurum-Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulmakta olan gazeteci arkadaşlarımızdan Ziya Ataman, gönderdiği 14 Temmuz 2025 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Kartınız ve gönderdiğiniz kitap kuruma ulaştı. Kartınızı almışsam da, kitabın inceleme sonucunda verileceği söylendi. Böylesi söylemlerin sonucu genelde olumsuz oluyor. Umarım bu kez sürecin etkisiyle olumlu sonuç çıkar.
Uzun bir süredir mektuplara cevap yazamıyorum. Zamanın daralması, önemlisi panik atak rahatsızlığımın azması sebebiyle yeni düzenlemelere gittim. Odamı değiştirdim ve tekrar tekli odaya geçtim. Böylesi toparlamalar nedeniyle sizlere mektup yazamadım. Hatta son tutuklanan arkadaşlara da mektup yazamadım. Umarım onlar da -bu arada- tahliye olmuşlardır.
Öte yandan yoğunluk kazanan süreci takip etmekten bende ‘yakıt’ kalmadı. Süreç o denli hızlı gelişiyor ki, her şey, bir sonraki hamlenin üstadı olmanın yegâne yolu, insan yeteneği ve idrakinin çok üstünde bir güce sahip olması gerekiyor. Dahası satranç tahtasındaki son hamleler oyunun yeniden baştan başlamasına yetecek bir görünümdeydi. Umarım ve dilerim gerek kalmaz ve söylemler pratikte de yerini bulur.
Çoktandır mektuplara dalmadığımdan sizleri sormayı unuttum. Nasılsınız? Dilerim sağlığınız yerindedir. Birebir görüşmeye az bir zamanımız kalmış gibi. Bu ülkede hiçbir şeye kesin gözüyle bakamadığımız için mış’lı geçmiş zaman kullanıp gibisini de eklememiz gerekir. Sonrasında huy olunan ve siyasilerin çokça kullandığı ‘yanlış anlaşıldım’, ‘çarpıtıldı’ deyimini kullanabilelim! Fakat halen dosyam Yargıtay’da. Yani hüküm özlüyüm daha.
Sahi, bana göndermiş olduğunuz ‘Çiçekler Solmadan’ isimli kitabı gerçekten merak ettim. Umarım verirler. Gazeteler hem pahalılaştığından hem de özünde de boşaldığından artık almıyoruz. O nedenle kitap konularını takip etmekten geri kalıyoruz. Uygun zamanda, uygun görürseniz, kitabı bana biraz tanıtın! Beni tanıyanların hepsine selamlar.”
***
İstanbul-Maltepe 1 nolu L Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan gazeteci arkadaşlarımızdan Ali Barış Kurt, gönderdiği 17 Temmuz 2025 tarihli faks mesajında şöyle diyor: ‘Özgür Basın Tarihi’ isimli kitabınızı nihayet içeriye-bize verdiler. Okuduğumda her şeye rağmen taviz vermeyen bu geleneğin içinde olmak beni gururlandırdı. Daha da fazla emek vermemiz gerekiyor. Ancak böylesi tarihi günlerde -içeride olduğumuz için- hakkıyla emek verememek gerçekten can sıkıcı bir durum. Bundan başka şikâyetim yok. Sağlığım ve moralim iyi.
Barış ve Demokratik Toplum süreci bizi heyecanlandırıyor. Hepimiz büyük bir ivme ve kararlılıkla süreci sahipleniyoruz. Özgür basının, Barış gazeteciliğinin ehemmiyeti ve rolü şu tarihi günlerde kat be kat büyüdü. Zindan bireysel açıdan eksiğimizle, yüzleşme için bir fırsat oluyor. Hakikat arayışçılığımızdaki eksiklerimizi telafi etmek için sabırsızlanıyorum. Tüm arkadaşlara selamlar.”
***
Urfa 2 nolu T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan yazar arkadaşlarımızdan Mehmet Serhat Polatsoy’un 14 Temmuz 2025 tarihli mektubunu aldım. Geçen hafta kendisine yönelik hakaret ve hatta darp girişiminde bulunan ve ismi belirlenmiş bir jandarmayla ilgili yaşadıklarını burada aktarmıştık. Dahası Adliyeye götürülüp, cezaevine geri getirilirken M. Serhat Polatsoy’un yaşadıklarını kimi haber ajansları ve gazeteler haber yapmıştı. O nedenle, Polatsoy’un bu konuda yazdığı mektubunu burada yeniden sizlere iletmiyoruz; ancak Polatsoy, konuyu hem cezaevi idaresine, hem Adalet Bakanlığı’na ve TBMM Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu’na yazılı olarak iletti.
Kendisine reva görülen muamelenin ilk olmadığını, örneğin buna benzer bir saldırının Erhan Dağhan isimli mahpusa da yapıldığı ve hatta Dağhan’ın darp raporu almak üzere hastaneye götürülürken yeniden saldırıya uğradığını hatırlattıktan sonra şöyle diyor: Hastalıklarım nedeniyle hastaneye giderken, benim can güvenliğimi kimler, nasıl sağlayacak? Tedirgin olmakta haksız mıyım?”
***
Not: Antalya-Manavgat S Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Zilan Demir’e gönderdiğim mektup, bana geri geldi. Kendisinin nereye sevk edildiğini bilen bir akrabası ya da arkadaşı, Zilan Demir’in sürgün edildiği cezaevini bana bildirirse, sevinirim.
MEKTUBU GELENLER:
Ziya Ataman – Dumlu 2 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Ali Barış Kurt – Maltepe 1 nolu L Tipi Cezaevi
Zilan Demir – Manavgat S Tipi Kapalı Cezaevi
1.Serhat Polatsoy – Urfa 2 nolu T Tipi Cezaevi