• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
8 Haziran 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Veysi Sarısözen

İçimizi ısıtan ateş ve öldüren ateş

17 Mart 2024 Pazar - 00:00
Kategori: Veysi Sarısözen, Yazarlar
Birinci turda aday çıkarmama meselesi

Türkiye’de şiddetli bir sansür olduğu için halk başının üstünde biriken kara bulutlardan haberdar olamıyor. Türkiye dışında yaşayanlar ise olup bitenleri yalnız özgür medya aracılığı ile değil, değişik ülkelerin tarafsız yayınlarından öğreniyorlar.

Ben de öğreniyorum.

Ama öğrendiklerimi gazetemiz Yeni Yaşam’da dile getiremiyorum. Gazeteci arkadaşlarımın başına iş açılsın istemiyorum. Biliyorum ki, öğrendiklerimi yazsam, gözlerini kırpmadan yayınlarlar. Onlar kendilerini Erdoğan rejiminin sansürüne göre ayarlamıyorlar. Kudurgan akıntıya karşı duruyorlar.

Her yazı yazan gibi ben Erdoğan’ın konuşmalarını da, Özel’in konuşmalarını da, Bahçeli’nin olmasa da Erbakan’ın konuşmalarını da izliyorum. Havuz medyasının da, ulusalcı medyanın da köşe yazarlarının çoğunu okuyorum. ABD, Almanya, Fransa gibi devletlerin başkanları, yöneticileri, askeri sözcüleri ne diyor diye merak ettiğimi gizlemem. Hele Netanyahu’yu hiç kaçırmam. Ya Putin’i? Geçtiğimiz günlerde kendi arsenalinde var olan nükleer silah sistemlerinin ABD’den daha modern olduğunu söyleyince tüylerim diken diken oldu. Belli ki hem ABD hem de Rusya bu nükleer silahları dekor olsun diye depolarında tutmuyor. O nedenle şu aralar İran devletinin sözcülerini “acaba nükleer silaha sahip oldular mı?” sorusuna cevap aramak için, satır aralarına kadar pür dikkat izlemekteyim.

Elbette Türk devletiyle savaş halinde olan Kürdistan örgütünün sözcülerini de takip ediyorum.

Dün ANF’de Halk Savunma Karargahı adına konuşan Murat Karayılan’ın uzun konuşmasını okudum. Kürt halkı her zaman bir yolunu bulup devlet sansürünü deliyor ve kim ne demiş, ne dememiş öğreniyor. Ne olup bittiğini bilenler bilmeyenlere –artık internetten değil- kulaktan kulağa fısıltıyla anlatıyor.

Ama ya Türk halkı?

Türk halkı devlet sansürünün kurbanı. Esiri. Gözler göremiyor, kulaklar duyamıyor. İşte bu karanlık, en büyük tehlike.

Söz konusu kaynaktan öğrendiklerim, bu kaynağın bugüne kadar yaptığı konuşmalardan çok farklı. Türk milletini haberdar edeyim ki, bu konuşma, öyle sadece tehlikeleri dile getiren bir konuşma değil. Savaş görenlerin çok iyi bildiği gibi, adeta bir hava saldırısını duyuran ve halkı sığınaklara çağıran siren sesi. Son bir alarm konuşması… Türk milleti bilsin diye söylüyorum. Çünkü bu alarm, Türk milletinin de “bekasıyla” ilgili.

Eğer uluslararası güçler, bölge devletleri, özellikle Irak devleti ve KDP sağduyunun gereklerini yerine getirmezlerse, kırk yıldır yaşadığımız savaş yeni ve tüm ilgili devletleri kaplayacak bir felakete dönüşecek. Erdoğan-Bahçeli iktidarı savaşa Irak devletini ve onunla birlikte Barzani yönetimini katmak için elindeki son kozları oynuyor. Başardığı durumda şunlar olacak:

Türk ordusu, saflarındaki paralı Arap cihatçıları önce Irak’ta üçyüz kilometreyi aşkın uzunlukta ve kırk kilometre derinlikte Irak topraklarına girecek. Bunu başarırsa, hemen ardından Suriye’de dokuzyüz kilometreyi aşkın uzunlukta ve otuz kilometre derinlikte Suriye topraklarına uzanacak. Bu iki toprak parçasının alanı kırkbin kilometrekareyi aşacak. Yani Danimarka devleti büyüklüğünde bir toprak parçası.

İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden beri hiçbir devlet böyle bir toprak parçasını başka bir devletten kopartmaya bırakalım yeltenmeyi, bunun sözünü bile etmedi. Rusya hariç. Fetihler çağı kapanalı çok oldu. Şimdi yeniden bu çağa dönmeye kalkmak Ukrayna-Rusya savaşının gösterdiği gibi, öyle bir kara delik açtı ki, şu anda bütün küresel güçler bu savaşın doğrudan ya da dolaylı içine çekildi. İsrail-Hamas savaşının devam ettiği şu sıralarda Erdoğan iktidarının Irak’ta ve Suriye’de atacağı işgal adımları, şimdiye kadar kontrollü seyreden çatışmaları bir anda çığırından çıkarır. Bütün bölge devletlerini ve onlarla ittifak içinde olan bütün küresel güçleri harekete geçirir. Belki onlarca yıl sürecek bu topyekun savaşın ne gibi felaketlere yol açacağını hiç kimse tahmin bile edemez. Bir gün uyandığımızda Türkiye ile İran’ı savaşırken bulabiliriz. Ve işte o zaman kendi kendimize benim merak ettiğim soruyu sorabiliriz: İran ya nükleer silaha sahip olduysa? Düşünmesi bile korkunçtur.

Türk milleti gelişmelerden habersiz olduğu için iktidarın bu maceracı hazırlığını PKK’ye karşı kırk yıldır yapılagelen “operasyon” haberlerini, bu amaçla süren diplomatik seferleri, seçim meydanlarındaki konuşmaları çoktan kanıksamış durumda. Bir felaket öncesinde en büyük tehlike felaketin kapıda beklediğinden habersiz olmaktır. Tıpkı şu yaşanan depremlerden bir saniye önce insanların öleceklerini akıllarının ucundan bile geçirmedikleri gibi. Oysa depremin ne zaman olacağını hiç kimse bilemezken, savaşın kapımızın eşiğinde olduğunu görmek için, sadece savaşın şimdilik taraflarından birinin sözcüsü Karayılan’ın konuşmasını okumak bile yeter.

İşte bu yazının amacı tehlikeyi tüm duyu organlarıyla bilen Kürt milleti dışındaki insanlara duyurmaktır. Bu yazıda, eğer bu savaş önlenemezse, “biz zaferle” çıkarız diyecek olanların yalan söylediğini de vurgulayarak son noktayı koyayım. Ama savaşı önleyebiliriz.

Büyük laflar ederek bir barış programı yazmayacağım. İşte önümüz Newroz. Ne zamandır tarihin istisnai bir döneminde olduğumuzu, hepimizi felaketle yüz yüze bırakacak bu savaşı, Kürt halkını, onun savunma güçlerini ulusal birlik bayrağı altında toplayacak olan Abdullah Öcalan’ın önleyebileceğini söylemekteyim. Savaşı önlemek için Newroz’da alanlara koşalım, savaşı önleyecek insan için özgürlük talebini yükseltelim. Bu, son çaredir. Bilelim.

Newroz ateşi yakmaz. Baharın ılıklığını yaşatır. Savaş ateşi ise her şeyi yakar.

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Colemêrg’de Newroz’a dawet

Sonraki Haber

Hegel, ‘Bütün’ fetişi ve Öteki

Sonraki Haber
Hegemonya beyne tahakküm ettiğinde…

Hegel, ‘Bütün’ fetişi ve Öteki

SON HABERLER

Barış bir mücadele sorunudur

Kürt siyaseti oyun kurucudur

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Barış adımları beklentisi sonbahara ertelendi

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Çığlık amacına ulaşmıştır!

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Göral: Yeni bir hat oluşturulmalı

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
8 Haziran 2025

DEM Parti, DBP ve KNK’den 1 Mayıs mesajı

DEM Parti’den bayram ziyaretleri: Gündem süreç

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Abdullah Öcalan’ın ‘Özgürlük Sosyolojisi’ Arjantin’de okuyucu ile buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
7 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır