Devlet baskısı, cezasızlık politikaları, cezaevi ihlalleri ve artan kadın katliamlarının arttığını belirten, İHD Amed Şubesi yöneticisi Esra Saçaklıdır, ‘İfade özgürlüğünün dar bir alana getirilmesi bir yapısal sorun haline gelmesine sebep olmaktadır’ dedi
Türkiye ve Kürdistan’da hak ihlallerinin en yoğun yaşandığı dönemde karşılanan İnsan Hakları Haftası, cezaevlerinden sokaklara, sınır hattından kent meydanlarına kadar uzanan geniş bir coğrafyada derinleşen baskı ve şiddet tablosunu bir kez daha görünür kılıyor. İnsan Hakları Haftası aynı zamanda bu politikaların yarattığı tahribata karşı güçlü bir hesap sorma ve adalet talebi haftası olarak ifade ediliyor.
İHD Amed Şubesi yöneticisi Esra Saçaklıdır, İnsan Hakları Haftası’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Yargısal denetimin ve bağımsızlığın zayıflamasının krizin temel sebeplerinden biri olduğunu belirten Esra Saçaklıdır, güvenlikçi yaklaşımların artmasıyla birlikte cezasızlık politikalarının yaygınlaştığını söyledi.
Esra Saçaklıdır, “İfade özgürlüğünün dar bir alana getirilmesi, toplanma ve örgütlenme haklarının sistematik bir şekilde yaslanması gibi kritik durumlar ne yazık ki hak ihlallerin bir yapısal sorun haline gelmesine sebep olmaktadır” dedi.
Cezaevlerindeki durum
2024–2025 yıllarında yoğun biçimde keyfi gözaltıların yaşandığını ifade eden Esra Saçaklıdır, cezasızlık politikalarının hukuki denetime tabi tutulmamasının yapısal bir sorun yarattığını söyledi.
Cezaevlerindeki durumun giderek ağırlaştığını belirten Esra Saçaklıdır, şöyle devam etti:
“Cezaevlerinde İnsan Hakları Derneği’nin de sürekli bir şekilde dile getirdiği hasta mahpusların tahliye edilmemesi, sağlık sorunlarına, sağlık hakkına erişimlerinin engellenmesi, keyfi gözaltı uygulamaları gibi durumları kritik başlıklar olarak değerlendirebiliriz. Ceza İnfaz Tektik Evleri Kurumu’nun verilerine bakacak olursak da artış oranı cezaevlerinde çok fazla, kapasitenin dışında bir artış oranı söz konusudur. Bu artış oranı sebebiyle de ne yazık ki cezaevi koşullarında kötüleşme durumu söz konusu olacaktır. İfade özgürlüğü kapsamında da değerlendirmek gerekirse günümüzde sosyal medya gerçekten aktif bir şekilde kullanılmaktadır ve görüleceği üzere yapılan paylaşımlardan tutuklamaları görmekteyiz.”
Gazetecilere yönelik baskıların da arttığını belirten Esra Saçaklıdır, gazetecilerin paylaşımları nedeniyle gözaltı ve tutuklamalarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Esra Saçaklıdır, kadına yönelik şiddetin kritik bir noktaya geldiğini vurguladı.
‘Yargı bağımsızlığı zayıfladı’
İnsan Hakları Haftası kapsamında yapacakları tüm etkinliklerin temeline barış talebini koyduklarını vurgulayan Esra Saçaklıdır, çözümün ancak barışla mümkün olacağını belirtti.
Esra Saçaklıdır, şöyle konuştu:
“Çatışmalı süreç olsun, yine kadın hakları, ifade özgürlüğü, sosyal hakların ihlalleri ya da sayabileceğimiz bir sürü bir takım sorunlar olsun; bunların çözüm odaklı barış olmadan hiçbir şekilde bir çözüme varılamayacağını kasıtla biz bu yola çıktık. Genelde başvurular daha çok kolluk baskısı, ajanlaştırma, cezaevlerinde yaşanan işkence ve kötü muamele, daha çok çıplak arama uygulamaları gibi durumlarda yine ifade özgürlüğüne ilişkin başvurular da oluyor. Bununla birlikte son dönemlerde artan kadın cinayetleri, kadın şiddeti ve çocuk şiddetine ilişkin başvurularımız da oldu. Bu çalışmaları yaparken yaşadığımız engellerden de bahsetmek istiyorum. Bu engellerin başında da şöyle: Bize gelen başvuruları gerekli yerlere yazışmalar yapıyoruz. Bu yazışmalardan sonra aslında genellikle talep ettiğimiz şey etkin soruşturmaların yapılması. Kurumlara yazılan yazılarda geri dönüşler olan durumlar da oluyor. Ancak geri dönüşlerde çoğu zaman etkin bir soruşturmanın olmaması, yine cezasızlık politikalarından kaynaklı durumlar, yine yargısal bağımsızlığının zayıflaması gibi durumlar bize engel oluşturuyor.”
Kadınların örgütlü mücadelesine de değinen Esra Saçaklıdır, toplum ile kadın örgütlerinin ilişkisine dikkat çekti. Esra Saçaklıdır, “Toplumsal bilinç, mücadeleci birlikten kaynaklı olarak toplum ve sivil toplum kurumlarının arasında bir bağ olduğundan bahsedebiliriz. Güçlü bir bağ. Son dönemde baskılar sebebiyle belki bu bağ görünmüyor olabilir ya da bazı durumlar, baskılar sebebiyle daha temkinli bir hareket söz konusu olabilir. Ancak bu toplum ve kurumlar arasındaki bağ birbirini besleyen bir dayanışma anı oluşturmaktadır” diye kaydetti.
Haber: Rabia Önver / JINNEWS









