• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
5 Eylül 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kadın

İfşa, kadın beyanı ve mücadele: Kadınların hakikati dayanışmadır

5 Eylül 2025 Cuma - 00:00
Kategori: Kadın, Manşet
İfşa, kadın beyanı ve mücadele: Kadınların hakikati dayanışmadır

Birçok alanda erkeklerin cinsel tacizini ifşa eden kadınlar, ‘kadının beyanı esastır’ ilkesinin tartışmaya açılmasına da tepki gösterdi. Çeşitli örgütlerden kadınlar, failleri teşhir etmenin ve örgütlü mücadelenin önemine dikkat çekti

Duygu Kıt

21 Ağustos 2025’te Ozan Güven’in 7 Kocalı Hürmüz müzikalinde oynayacağının açıklanmasıyla başlayan, kültür sanat, sinema, basın alanındaki birçok erkeğin kadınlar tarafından cinsel şiddet ve taciz suçlarıyla ifşa edilmesiyle birlikte süren tartışmalar devam ediyor. Sayısız kadının birçok sektörden erkeği ifşa ettiği dalga sonucunda özellikle ifşa yöntemi ve kadın beyanı esastır ilkesi çeşitli tartışmalarla gündeme geldi. Aralık Feminist Kolektifi’nden Bade Başer ve Cemre Baytok ile feminist bir yöntem olarak ifşayı, EŞİK gönüllüsü avukat Sema Yurtbilir’le de kadın beyanı esastır ilkesinin neden tartışmaya açıldığı hakkında konuştuk.

‘İfşa örgütlü olmalı’

Aralık Feminist Kolektifi’nden Bade Başer feminist mücadele yöntemlerinden biri olan ifşanın olası sonuçlarının, şiddete/tacize maruz kalan kadınlar için artıları ve riskleriyle birlikte tartışılmasının bir ihtiyaç olduğunu ifade etti. “Biz kolektif olarak ifşayı derinlikli bir tartışmanın konusu olarak görüyoruz” diyen Başer, ifşa yöntemine ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“İfşanın bulunduğumuz çevrelerde süregiden sessizliği kırmak, yaşanan şiddet ve tacizi görünür kılmak, kadının beyanını esas alan yaptırım ve disiplin mekanizmalarının etkili işletilmesi talebini yükseltmek, kadınların içselleştirilmiş suçluluktan kendilerini özgürleştirmelerine katkı sunmak şeklinde artıları var. Cezasızlığın tek hakikat olduğu yönündeki umutsuzluğun karşısına kadınların hakikatini koymak ve dayanışmayı büyütmek de bu artılardan. Ancak bu artılar ifşanın kendisini mutlak bir çıkış yolu haline getirmez. Çünkü ifşanın ‘adaletin olmadığı dünyadaki tek bireysel direniş’ biçimi olarak yorumlanması, kadınların bireysel hikâyelerinin kolektif bir zeminde buluşmasını, patriyarka analizine dayanan bir hareketlilikte cisim bulmasını zorlaştırabilir.”

‘Erkek dayanışması pekiştiriliyor’

İfşa eyleminin şiddet ve tacizi tek başına sona erdirmeye yeterli olmadığını, eylemin beyanda bulunan kadını yıprattığını, mağdur suçlayıcılığın hızla dolaşıma sokulduğu birçok örnek görüldüğünü belirten Başer şöyle devam etti:

“Kendi deneyimlerimizden ve diğer kadınların beyanlarından biliyoruz ki erkekler, ister prestijli noktalara erişmiş olsun ister küçük köşeler kapmış olsun, ister hiçbir statüye sahip olmasın, ister genç ister yaşlı olsun, belli bir ilişkiler bütününden yararlanıyor. Erkek dayanışmasıyla pekiştirilen, güç ilişkileri üzerinden işleyen, erkekliğin ayrıcalıklarıyla örülmüş bir ağ bu. Erkekler, bu ayrıcalıkları kullanarak yalnızca erkek oldukları için kadınlar üzerinde tahakküm kurabiliyor.”

‘Temel sorun erkek egemen sistem’

İfşanın fail erkeğin sorumluluğunu üstlenmesini garanti etmediğine, çoğu durumda ifşa eden kadının dışlandığına dikkat çeken Başer, kadınların karşılaştıkları zorlukları da şöyle ifade etti:

“Erkek egemen ilişkiler, erkeklerin birlikte iş yaptıkları, politika ürettikleri, sanatsal/kültürel üretimde bulundukları kadınlara ellerini kollarını sallaya sallaya şiddet ve taciz uygulamasını, faillerin işlediği suçların üstünün kapatılmasını, erkeklerin yaptıklarının yanına kâr kalmasını (en iyi senaryoda hesap vermeden unutulmasını) mümkün ve sürekli kılıyor. Bir sistem olarak patriyarka erkeğe devasa bir koruma zırhı verirken, beyanda bulunan kadını kırılgan hale getirebiliyor, kadınların deneyimini değersizleştiriyor.”

 ‘Feminist politik zeminde buluşmalıyız’

“Son ifşa tartışmasının ezber bozan, içinde bulunduğumuz çevrelerin, kurumların, örgütlerin dönüşmesine ve sorumluluk almasına evrilecek bir domino etkisi yaratmasını hedeflemeliyiz” diyen Başer, kadınlar için tüm mücadele yöntemlerinde örgütlü olmanın gerekliliğinin altını çiziyor.

Başer, “Çıkan seslerden feminist bir ağ, bir örgütlenme hattı çizmenin yollarını düşünmeliyiz. Çünkü mesele tek tek erkekler olmanın ötesinde; erkeklere kadınları ezme ayrıcalığı tanıyan erkekliği, onu koruyan ve aklayan patriyarkal yapıları sorunsallaştırmamızda. İfşayı, bireysel hikâyemizi sosyal medyada anlatmakla sınırlandırmaktan ziyade, feminist bir yöntem olarak konumlandırırsak, kemikleşmiş bireysel, toplumsal ve kurumsal düşünme ve davranış biçimlerini dönüştürme konusunda bir etki yaratabiliriz. Bu, ifşanın barındırdığı talebin hem sağalmayı hem güçlenmeyi hem de feminist dayanışmadan güç alan bir geleceği inşa etmeyi içerecek şekilde genişlemesi anlamına gelir. Feminist mücadele, tek bir yönteme değil; patriyarka analizini içeren çoğul direniş yollarına, zeminlerine ihtiyaç duyuyor. Feminist hareketin tarihi de bunun kazanımlarını içeriyor” dedi.

Mağdur kadın olunca…

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Gönüllüsü avukat Sema Yurtbilir ise ifşalarla tekrar tartışılmaya çalışılan kadın beyanı esastır ilkesinin içeriği ve kapsamına ilişkin şu bilgileri verdi:

“Kadının beyanı esastır ilkesi başta cinsel şiddet, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakalarında mağdurun anlattıklarının başka somut kanıtlar olmasa bile ciddiye alınmasını ve bir soruşturmaya, kovuşturmaya, belli kriterleri içeriyorsa hüküm verilmesine yeterli görülmesini ifade ediyor. Biz kadının beyanı esastır diyoruz ama Yargıtay mağdurun beyanı esastır diyor. Biz mağdura kadın dediğimiz zaman herkes ayağa kalkıyor. Ama Yargıtay mağdur dediği zaman bu kimsenin dikkatini çekmiyor.”

‘Kadınlar sessizliğe mahkum’

Cinsel şiddet sonrası kadının delil ve belge toplamasının beklenemez olduğunu belirten Yurtbilir, söz konusu ilkenin önemini de şöyle anlattı:

“Cinsel şiddet veya aile içi şiddet gibi suçlar genellikle kapalı ortamlarda gerçekleşiyor. Tanıkların bulunmadığı veya tanıkların kolayca yok edilebileceği koşullarda gerçekleşebiliyor. Sözgelimi bir cinsel şiddet mağduru kadın o cinsel şiddetten sonra hemen yıkanıp temizlenme ihtiyacı hissedebiliyor. Bu tamamen mağdurun psikolojisiyle ve yaşadığı travmayla ilgili bir şey. Bu zorluklar nedeniyle harekete geçilmesi ve mağdurun beyanının ciddiye alınması gerekiyor. Aslında kadının beyanının esas olması demek budur. Zira Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın 2014 yılında yaptığı araştırmaya göre şiddet mağduru kadınların yüzde 89’unun sessiz kaldığını, herhangi bir kurumsal başvuru yapmadığını görüyoruz.”

‘Eleştiriler dayanaksız’

‘Kadın beyanı esastır’ ilkesine dönük getirilen eleştirileri sıralayan Yurtbilir, “Kadının beyanı esastır ilkesine özellikle 6284 sayılı kanunla ilgili alınacak tedbirlerde eleştiriler getirilebiliyor. Misal ‘Kadının bir beyanıyla erkekler evden uzaklaştırılıyor’ deniliyor. Öncelikle burada sadece uzaklaştırma kararı söz konusu değil. Siz beyanla bir kadının hayatını kurtarmış olabilirsiniz. Her gün birçok kadın cinayeti alırken, kadının ‘Şiddete uğruyorum, uğradım veya uğrama tehlikem var’ beyanında tedbir aldığınızda bir cinayeti, bir suçu önleyebilirsiniz. İkinci olarak ‘Kadının bir beyanıyla erkekler hapse atılıyor’ deniliyor. Fakat burada tazyik hapsi denen şey söz konusu ve bahsedilen tedbir kararına uymamanın sonucudur. Kısacası mağdurun değil failin sebep olduğu bir durum söz konusudur. Yine kadının kendisini tehdit altında hissettiği bir durumu adli makamlara ihbar etmesi masumiyet karinesinin ihlali değildir. Çünkü bütün suçların ihbarı bir beyana dayanır. Ama bunu kadın yaptığı zaman maalesef dikkat çekici oluyor” diye anlattı.

‘İfşa edilen sistemin kendisi’

Cinsiyet Eşitliği Politikaları Derneği’nden Cemre Baytok da devam eden ifşalara ilişkin önceliklendirilmesi gereken tavrın kadın dayanışmasını güçlendirmek olduğunu söyleyerek şunları ifade etti:

“İfşalar karşısında feministlere düşen, her konuyu kendi bağlamında algılamaya açık olmak, ifşalarla üretilen bilginin ne olduğunu anlamaya çalışmak ve elbette sürecin tamamında kadın dayanışmasını sürdürmek. Feminist politikanın içinde aktif yer alanlara düşen ise biraz daha meşakkatli; ifşa eden kadınların neden bu yönteme başvurduğunu, ifşanın değişen dönüşen anlamını, kadınların güçlenmesine etkisini veya yaşadıkları güçlüklerinin neler olduğunu, ortaya çıkan tüm fiillerin kaynağı bir sistem olarak erkek egemenliğinin ortadan kalkmasıyla bu ifşa dalgasının bağını düşünmek, değerlendirmek durumundayız. İfşa süreçlerinde kadınları koruyacak şey, kadın dayanışması ve örgütlü mücadeledir. Çünkü ifşa edilen şey bir sistem ve sistemin öznesi olan erkekler. Buna yönelik mücadele de birlikte ve birbirinden öğrenerek yürütülürse ancak güçlendirici ve dönüştürücü olabilir.”

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

İsrail, Macron’un ülkeyi ziyaretini reddetti

Sonraki Haber

Muhalefet yol ayrımında

Sonraki Haber
Muhalefet yol ayrımında

Muhalefet yol ayrımında

SON HABERLER

Suriye, Yemen ve Bahçeli

Suriye, Yemen ve Bahçeli

Yazar: Heval Elçi
5 Eylül 2025

Bayındır: Birlik mesajı çağrıdan öte perspektiftir

Bayındır: Birlik mesajı çağrıdan öte perspektiftir

Yazar: Heval Elçi
5 Eylül 2025

Muhalefet yol ayrımında

Muhalefet yol ayrımında

Yazar: Heval Elçi
5 Eylül 2025

İfşa, kadın beyanı ve mücadele: Kadınların hakikati dayanışmadır

İfşa, kadın beyanı ve mücadele: Kadınların hakikati dayanışmadır

Yazar: Heval Elçi
5 Eylül 2025

İsrail, Macron’un ülkeyi ziyaretini reddetti

İsrail, Macron’un ülkeyi ziyaretini reddetti

Yazar: Yeni Yaşam
4 Eylül 2025

Baskılara rağmen hakikati sokak sokak dağıtıyor

Baskılara rağmen hakikati sokak sokak dağıtıyor

Yazar: Yeni Yaşam
4 Eylül 2025

Ekrem İmamoğlu’nun ‘diploma’ davasının tarihi ve yeri değişti

Ekrem İmamoğlu’nun ‘diploma’ davasının tarihi ve yeri değişti

Yazar: Yeni Yaşam
4 Eylül 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır