İHD Adana Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Çukurova’da 4 cezaevinde 60 tutuklunun açlık grevinde olduğunu belirterek, can kaybı yaşanmadan tutukluların bir an önce taleplerinin yerine getirilmesini istedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Hapishaneler Komisyonu, Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi ve Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan tutuklularla yaptıkları görüşmeleri raporlaştırdı. İHD Adana Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla hazırladıkları raporu kamuoyu ile paylaştı. Toplantıya; Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Sözcüsü Avukat Tugay Bek, Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) yönetim kurulu üyesi Avukat Ali Akıncı, İHD Çukurova Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Dora Şeker, Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAYDER), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), insan hakları savunucuları, tutuklu yakınları ve çok sayıda kişi katıldı.
Haklı ve merşru
ÇHD Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali Akıncı, açlık grevlerini yeterince gündemlerine almadıklarını belirterek, “Bundan sonra ÇHD’ye açlık grevlerini daha görünür kılınması için görev düştüğünü vurguladı. Akıncı, “Ölümler açlık grevlerinin talepleri kabul edilerek durdurulabilir” dedi. Adana Barosu Cezaevi Komisyonu Sözcüsü Avukat Tugay Bek, açlık grevlerinin taleplerinin haklı, meşru ve insani olduğunu aktararak, “Herkes için geçerli olan bazı yasalar var ama ‘bazı kişiler faydalanamaz’ deniyor. Böyle bir durumda bu ülkede yaşayan tüm yurttaşlar açısından da herhangi bir hakkın güvencesi olduğundan bahsedilemez. Tüm vatandaşların uygulanan ağırlaştırılış tecride buradan karşı gelmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
‘İnsanlar yaşamlarına son vermesin’
İHD Çukurova Bölge Temsilcisi Avukat Yasemin Dora Şeker, insan yaşamını odak noktasına koymuş bir dernek olarak açlık grevlerinin devam etmesini doğru bulmadıklarını savundu. Bu eylemin sona ermesi için açlık grevlerini ortaya çıkaran zeminin ortadan kaldırılması gerektiğini vurgulayan Şeker, taleplerin hukuka ve insanlığa uygun olduğunu belirterek, “İnsanların yaşamına son vermesini istemiyoruz” diye konuştu. Adana Barosu Cezaevi Komisyonu, ÇHD ve İHD’li avukatlar olarak Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi ve Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan tutuklularla görüştüklerini kaydeden İHD Adana Şubesi Hapishane Komisyonu Sözcüsü Avukat Zelal Demiray, 24 tutukluyla görüşme yaparak, yaşanan hak ihlalleri raporlaştırdıklarını dile getirdi.
60 tutuklu açlık grevinde
Demiray, 4 cezaevinde 60 tutuklunun süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemlerini devam ettirdiğini belirtti. Açlık grevinde olan tutukluların bazılarının isimlerini netleştirdiklerini aktaran Demiray, Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 Ocak’tan bu yana Burhan Çelik ve Şahin Tan, 1 Mart’tan bu yana ise Mehmet Emin Ado, Zafer Bahadır, Ömer Toluk, Mazlum Erdem, Mehmet Taç ve Mustafa Özer adlı tutukluların açlık grevinde olduğuna dikkat çekti. Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 Ocak’tan bu yana İnan Akın’ın açlık grevinde olduğuna değinen Demiray, 1 Mart itibariyle ise Mazhar Güler, Abdullah Yılmaz, Suat Şimşek, Zahir Şen, Ahmet Aksu, Yusuf Budak, Ergün Acar, Alaatin Eleid, Mehmet Ali Genç, Barış Rojvan Pişkin, Harun Kaya, Murat Sancak, Ferhat Şendur, Ali Okutan, Salih Ulutaş, Erkan Aydın, Erbil Armağan, İbrahim Candan ve Serhat Ussun’un açlık grevini sürdürdüğünü belirti. Osmaniye 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde ise 8 Mart itibariyle Zenar Demir, Hasan Alan, Hasan Alan, Hasan Muhammet İbiş, Mikail Pelit, Mehmet Kılıç ve Oktay Gül’ün açlık grevini sürdürdüğünü aktaran Demiray, 1 Mart itibariyle ise Şakir Çayın, Mehmet Emin Dal, Veysi Baltaş, Nevaz Sakçak, Mikail Gülmez, İbrahim Sütçü, Abdullah Muhammet, Mehmet Şirin Arat, Mehmet Gökhan, Yıldırım Kış, Abdullah Uçar, Ahmet Aycan, Sabahattin Karasu, Ahmet Bali, Ahmet Koçak, Mehmet Selim Süer ve Abdulselam Erbenzer’in açlık grevinde olduğunu söyledi.
Demiray tespit ettikleri hak ihlallerini ise şöyle sıraladı:
“* Açlık grevine giren mahpusların bulunduğu bölge hapishanelerinde ilk günden disiplin soruşturmaları başlatıldığı ve bir takım disiplin cezalarının verildiği, açlık gr evine elinde olmayan sebeplerle giremeyip ancak desteklerini açıkça ifade eden mahpuslara da aynı disiplin yaptırımının uygulandığı tespit edilmiştir.
* Özellikle Osmaniye Hapishanesinde mahpusların aileleriyle yaptıkları telefon görüşmelerinde açlık grevinde olduklarını söylemeleriyle beraber telefon görüşmelerine anında son verilmiş, örgüt propagandası yapıldığı gerekçesiyle mahpuslara telefon görüş yasağı ve hücre cezası gibi disiplin cezaları verilmiştir. Söz konusu telefon görüş yasağı herhangi bir tebligat yapılmaksızın ve savunma alınmaksızın usule aykırı bir şekilde derhal uygulamaya konulduğu tespit edilmiştir.
* Açlık grevine giren mahpusların bulunduğu hapishanelerin tamamında mahpusların ilk günden itibaren her gün hekim tarafından kontrol edilmesi gerekirken, kilo ve tansiyon kontrollerinin hemşireler ve gardiyanlarca yapıldığı, revir hekiminin ise nadiren koğuşların önüne geldikleri tespit edilmiştir.
* Açlık grevine giren mahpuslara bazı hapishanelerde müdür ve çalışanlar tarafından açlık grevlerini bırakmaları yönünde baskı uygulandığı, bu sebeple açlık grevine giren mahpuslarla görüşmek isteyen psikoloğu da mahpusların bir tür baskı aracı olarak değerlendirip görüşmek istemedikleri tespit edilmiştir.
* Açlık grevine giren mahpuslar için gerekli olan sıvı, tuz, şeker, karbonat ve B vitamininin infaz kurumunca temini konusunda bölge hapishanelerinde herhangi bir eksikliğin olmadığı ancak bazı hapishanelerde meyve suyunun verilmediği tespit edilmiştir.
* Ocak ayında açlık grevine giren ilk gruplardaki mahpuslarda; kilo kaybı, uyku sorunu, baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, koku, ses ve ışığa karşı duyarlılığın artması, mide bulantısı, bağırsak kanaması, gözlerde yanmalar gibi semptomların görülmeye başladığı tarafımızca tespit edilmiştir.
* Hapishane yönetimleri tarafından ayda 4-5 kere sık sık aramaların yapıldığı, odaların dağıtıldığı, özellikle Osmaniye’de kadınların kaldığı bölümde arama esnasında gardiyanlar tarafından çorapların dahi çıkartıldığı, ğöğüslerinin taciz boyutuna varan derecede sıkıldığı ve ayakta sayım uygulamasının halen devam ettiği tespit edilmiştir.
* Hapishanelerin tamamında ayakta sayım dayatmasının devam ettiği, mahpusların kalkmadığı takdirde infaz koruma memurları tarafından kollarından tutularak zorla kaldırıldıkları, bu esnada infaz koruma memurlarının sanki tiksinerek bir şey kaldırıyormuş gibi proveke edici hareketlerde bulundukları tespit edilmiştir.
* Basın-yayın-tv gibi haber alma ve bilgi edinme araçlarında, kitap, dergi ve gazetelerde kısıtlamaya gidildiği, hiçbir hapishanede istenilen gazetelerin örneğin Yeni Yaşam gibi temin edilmediği, Yeni Yaşam adlı gazetenin bayilere gelmiş olmasına rağmen bu sefer de açlık grevine giren Leyla GÜVEN ile genel olarak devam eden açlık grevlerine ilişkin haberlerin yer alması nedeniyle açlık grevini yaygınlaştırıcı ve teşvik edici ihtimali ile verilmediği tespit edilmiştir.
* Özellikle Osmaniye Hapishanesinde açlık grevlerinden sonra mektupların nadiren gidip geldiği, çoğu mektubun verilmediği, mektuplarda yazan beyanlardan ötürü disiplin soruşturmaların başlatıldığı, Kürtçe dil ile yazılan mektup ve kartların ‘bilinmeyen bir dil’ olarak tanımlanarak tercümesi için ücret verilmesi gerektiğinden bahisle el konulduğu, Kürkçülerde ise yaşanan genel hak ihlallerine karşı yazılan başvurular ve mektupların sakıncalı olduğu gerekçesiyle gönderilmediği ve el konulduğu tarafımızca tespit edilmiştir.
* Özellikle Kürkçüler F tipinde kalan aynı suç grubuna mensup mahpusların birbirlerinden çok farklı bloklarda kaldıkları, Kürkçüler F Tipinde kalan farklı suç gruplarına mensup mahpusların ( FETÖ-DAİŞ-PKK) kurum idaresince açık ve kapalı görüşleri aynı zamanda aynı yerde yapmaya zorlandıkları, bu sebeple pek çok mahpusun güvenlik riskiyle uzun süredir görüşlere çıkamadıkları, hapishanelerin tamamında özellikle açlık grevlerinden sonra mahpusların sohbet odasından ve spordan yararlanamadıkları, bu sebeple diğer koğuşta kalan mahpusların birbirlerinden haberlerinin olmadıkları, bu anlamıyla da tecridin farklı bir boyutunu yaşadıkları tespit edilmiştir.
* Özellikle Osmaniye Hapishanesinde, Nusaybin davalarından yargılanan mahpusların bazılarına özel muamele uygulandığı, yaralı olanların tedavilerinin özenli ve düzenli bir şekilde yapılmadığı, ayrıca Melis Teksan adlı kadın mahpusun 7 aydır hiçbir gerekçe gösterilmeksizin arkadaşlarının yanından alınarak başka bir koğuşta tek başına kaldığı, yine Abdulkadir Baybars adlı mahpusun ise açlık grevinde de olmasına rağmen 1 yıla yakın süredir tek başına tutulduğu tespit edilmiştir.
* Hapishanelerin büyük çoğunluğunda yaşanan haksız ve hukuksuz uygulamalara karşı çıkan mahpuslara yoğun disiplin cezalarının verildiği, özellikle Osmaniye T1’ de kalan kadın mahpuslara verilen hücre cezalarında, hücrelerin yaşamaya elverişli olmayacak derecede kötü olduğu, yine hücre camının karşıda erkek hücrelerin olduğu gerekçesiyle siyah poşetlerle kapatıldığı, erkek aklının bu anlamda hapishanelerin dizaynında da etkili olduğu, bazı mahpusların aldıkları disiplin cezalarından ötürü 2 yıla yakın süredir aileleriyle açık-kapalı görüş yapamadıkları, bazılarının ise aylardır aileleriyle telefon görüşü yapamadıkları tespit edilmiştir.
Durumları kritik
Cezaevinde 7 tutuklunun yaşamına son verdiğini hatırlatan Demiray, açlık grevinde olan tutukluların durumlarının kritik aşamaya geldiğini kaydetti. Demiray, “Yaşam hakkının en temel insan hakkı olduğu bilinciyle, içinde bulunulan psikolojik ve siyasal ortamın etkisiyle yaşam hakkını büyük bir riske sokan açlık grevlerinin daha fazla can kaybı yaşanmadan son bulması için bir an evvel taleplerin karşılanmasının elzem olduğunu belirtmek isteriz. Hali hazırda devam eden açlık grevinde olan mahpuslarda geri dönüşü olmayan sağlık problemleri ile kalıcı hastalıkların oluşmaması için yukarıda bildirdiğimiz uygulamalara son verilmesi, yine sağlık ve insan hakları kuruluşlarının oluşturduğu Bağımsız Tıbbi İzleme Heyetlerinin açlık grevindekilerin sağlık problemlerini yerinde tespit, gözlem ve izlem olanaklarının yaratılması için uygun koşulların sağlanması gerekmektedir. Son olarak yukarıda tespit ettiğimiz hapishanelerde yaşanan genel hak ihlalleri ve kötü muamelelerin sonlandırılması için Adalet Bakanlığı, Hapishane İdareleri ve savcılıkların gerekli hassasiyetleri göstermesi, iradi veya ihmali davranışlarıyla kusur veya kastları tespit edilen kamu görevlileri hakkında etkin idari ve cezai soruşturmaları başlatılması gerektiğini ifade ederiz” dedi.
Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Ali Okutan: A-23’te kalıyorum. A Blokta 4 koğuşta toplam 15 kişi kalıyoruz. C Blokta kalan İnan AKIN adlı mahpus 5 Ocaktan beri süresiz ve dönüşümsüz açlık grevindedir. Bizler de 1 Marttan itibaren açlık grevine başladık. Diğer bloklarla irtibatımız olmadığı için kaç kişinin ve kimlerin açlık grevine girdiğini bilemiyoruz. Son açlık grevlerine giren grup olarak yeni başlamamıza rağmen sağlıkçılar yani hemşire ve revir görevlileri her gün ve günde dört kere gelip kontrollerde bulunuyorlar. Doktor ise iki günde bir geliyor. Meyve suyu vermiyorlar, onun dışında açlık grevi için almamız gerekenleri su, tuz, şeker, karbonat, vitamin vs. alıyoruz. Aynı suçlamalarla yargılandığımız diğer arkadaşlarımız B ve C bloklarında kalıyorlar ve uzun süredir birbirimizle sohbet odalarında bir araya gelemiyoruz, haber alamıyoruz, görüşemiyoruz. Zaten açlık grevine girdikten sonra sohbet hakkımızı da elimizden aldılar. 2 yıldır burada müdürü göremiyorduk ancak açlık grevine girdiğimiz zaman ilk kez görüşebildik. Cezaevi idaresi açlık grevini bırakmamızı istiyorlar, bırakmamız karşılığında diğer arkadaşlarımızla görüşebileceğimizi söylüyorlar ve bunu şart koşuyorlar. Bunlar dışında yaşanan genel hak ihlallerine karşı yazmış olduğumuz başvurular ve mektuplar sakıncalı olduğu gerekçesiyle gönderilmiyor ve geri tarafımıza da verilmiyor. Yine Yeni Yaşam gazetesi de Adalet Bakanlığı Genelgesiyle yasaklandığı gerekçesiyle tarafımıza verilmiyor.
Kemal Özelmalı: Bundan yaklaşık 6 ay önce bana yaşatılan haksız ve hukuksuz durumlardan kaynaklı protesto amacı açlık grevine girmiştim. Açlık grevinin 60. Gününden sonra B1 vitamini almayı 68. Günden sonra ise su almayı bırakınca bilincim kapanmış ve hastaneye kaldırılmışım ve müdahalede bulunmuşlar. Tüm bunları arkadaşlarım bana söyledi. Çok fazla bir şey hatırlamıyorum. Ekim ayında sürekli hastalıktan dolayı cezaevinde kalamayacağım gerekçesiyle İnfaz Erteleme başvurusunda bulunmuştum. O günden beri her hafta hastaneye gidip gelmeye başladım. Bu esnada Adli Tıp’a talep etmiş olmama rağmen sevkim yapılmadı. Sonrasında da şehir hastanesinden gelen hastalığı olduğu düşünülmedi ibaresiyle talebimin reddedildiğini öğrendim. Öncesinde girmiş olduğum açlık grevinden dolayı kalıcı hasarlar oluştu. Tüm vücudum, ellerim ve ayaklarım buz gibi. Pet şişelere sıcak su doldurarak ancak onlarla ısınabiliyorum, onun dışında sürekli üşüyorum asla ısınamıyorum. Yine hastaneye giderken ya da avukat görüş odasına gelirken bile tekerlekli sandalye ile geliyorum. Bir yerlere tutunmadan tek başıma yürümekte zorlanıyorum. Yine burada uzun süredir tecridin kaldırılması talebiyle başlayan açlık grevleri var. Hasta olduğum için ben greve giremedim ancak bunu desteklediğime ilişkin cezaevi yönetimine dilekçe verdim. Bana da sırf bu yüzden soruşturma açıldı ve gelen kağıtta olumsuz davranışa yönelik gruplaşmaya neden olmak veya bu amaca yönelik gruba katılmak’’ iddiasıyla bir ay süreyle bazı etkinliklerden alıkoyma cezası verildi.
Mazhar Güler: İnan AKIN isimli arkadaşımız 5 Ocak tarihinden itibaren süresiz dönüşümüz açlık grevindedir. 1 Marttan itibaren de benimle beraber, Abdullah Yılmaz, Sedat Şimşek, Zahir Şen, Barış Rojvan Pişkin açlık grevine girmiş bulunuyoruz. C Blokta toplamda 6 kişi açlık grevindeyiz. Açlık grevi ile ilgili belirgin bir sıkıntımız şu an için yok. Ancak tecrit uygulamasını protesto ettiğimiz için aynı zamanda mahkemeleri de bir bütünen protesto ediyoruz ve duruşmaların hiç birine çıkmıyoruz. Bunu Adalet Bakanlığına’da bildirdik. Ayrıca açlık grevleri başladığından beri Yeni Yaşam gazetesini alamıyoruz. Kurum güvenliğini tehlikeye düşüren ve açlık grevlerini teşvik edici haberler olduğu gerekçesiyle tarafımıza verilmemektedir.Bunlar dışında buraya yaklaşık 2 ay önce geldim. Ayakta sayım vermediğim gerekçesiyle daha ilk anda darp edildim ve hakkımda 3 günlük hücre cezası verildi. Yine bu hapishanede kendi arkadaşlarımızın kaldığı koğuşlarla aramızda çok büyük mesafeler olduğu için ve dolaylı yoldan tecridi yaşadığımız için arkadaşlarımızın durumundan haberdar olamıyoruz.
İnan Akın: 12 yıldır hükümlü olarak hapishanelerde kalmaktayım. 5 Ocak tan beri açlık grevindeyim. B1-B6-B12 Vitaminlerinden günde 2 tane alıyorum. Onun dışında su, tuz,şeker, limon, karbonatta kullanıyorum. Günde 1 defa sağlıkçılar tarafından kontrole geliniyor ve kilo ile tansiyon ölçümü yapılıyor.
Serhat Ussun: Yaklaşık 6 aydır burada hükümlü olarak kalmaktayım. 13 Marttan itibaren açlık grevindeyim. B1-B6-B12 vitaminlerini günde 1 kere alıyorum. Midem bulandığı için karbonat almıyorum. Ambulans doktoru tarafından her gün gelinerek kilo ve tansiyon kontrolleri yapılıyor. Yeni Yaşam Gazetesini tarafımıza vermiyorlar. Sohbete ve spora da açlık grevlerinden sonra çıkamıyoruz. Ayın 7’sinden sonra ise açık ve kapalı görüşlere de çıkmayacağız.
Ahmet Aksu: 1 Marttan itibaren süresiz dönüşümsüz olarak açlık grevine girmiş bulunuyorum. Aynı koğuşta 3 kişi kalıyoruz. B1 vitaminini günde 2 kere alıyorum. Karbonat, tuz, şeker, limon alma konusunda da herhangi bir sıkıntı yok. Şu an itibariyle uykusuzluk var. 2 gündür de kemik ağrılarım var. Doktor her gün gelip kilo, tansiyon ve şeker ölçümü yapıyor. Psikolog ve müdür de açlık grevlerinden sonra gelmeye başladı. Açlık grevi süresince idare iyi davranıyor. Ancak açlık grevleri başladığından beri Yeni Yaşam Gazetesi tarafımıza verilmiyor. Bir gün Gazetesini tek alabiliyoruz.
Ceyhan M Tipi Kapalı Cezaevi
Burhan Çelik: 29 yaşındayım. 3 yıldır cezaevinde kalmaktayım. Toplamda 8 kişi açlık grevindeyiz. Ben 5 Ocak 2019 tarihinden beri açlık grevindeyim. Günde 1 defa hemşire tarafından sağlık kontrollerimiz yapılıyor. Öncesinde revir doktoru 15 günde bir geliyordu. Son 2 haftadır ise her gün geliyor. Açlık grevi sırasında bağırsak kanaması geçirmiştim. Kokuya karşı duyarlılık ve işitmede de biraz zorluk yaşıyorum. Gözde ise kararma var, sağ gözde görme zorluğu yaşıyorum. Halsizlikten dolayı yürümekte zorlanıyorum. Özellikle karbonat aldığım günler mutlaka kusuyorum. 4 bardak ayran, 4 bardak meyve suyu, 4 bardak süt, sınırsız su içiyorum. Normalden daha fazla idrara çıkıyorum. Her gün ishal problemi yaşıyorum. Uyku problemi var. Doktor tarafından muayene olmak istediğimi zaman başımızda gardiyan bekliyor. Kurum doktoruyla zaman zaman sıkıntı yaşıyoruz, çünkü ideolojik yaklaşıyor.
Şahin Tan: 1 yaşındayım. 1,5 yıldır cezaevindeyim. Aynı koğuşta 7 kişi kalıyoruz. Bu cezaevinde toplamda 8 kişi açlık grevindeyiz. Ben ve Burhan ÇELİK 5 Ocak 2019 tarihinden beri açlık grevindeyiz. Günde 1 defa hemşire tarafından sağlık kontrollerimiz yapılıyor. Öncesinde revir doktoru 15 günde bir geliyordu. Son 2 haftadır ise her gün geliyor. Açlık grevinin 50. Gününde bağırsak kanaması geçirdim. Son 15-20 gündür sese ve kokuya karşı duyarlılığım var. Bazen göz kararması ve bulanıklık yaşıyorum. Yürürken halsizlikten dolayı zorlanıyorum. Bulantı zaman zaman oluyor ama kusma yok. Kanlı kusma olmadı ama kanlı dışkı oluyor. Bazen bacaklarıma kramp giriyor. Uykusuzluk hali de var. Açlık grevleri konusunda cezaevi yönetiminin saldırıları ya da bırakmamız yönünde ikna ve zorlamaları yok.
Zafer Bahadır: 22 yaşındayım. 3 yıldır cezaevindeyim. Toplamda 8 kişi açlık grevindeyiz. 2 kişi 5 Ocak 2019 tarihi itibariyle benimle beraber 6 kişi de 1 Mart 2019 tarihi itibariyle açlık grevindeyiz. Günde 1 defa hemşire tarafından sağlık kontrollerimiz yapılıyor. Öncesinde revir doktoru 15 günde bir geliyordu. Son 2 haftadır ise her gün geliyor. Gözde kararma, yanma ve bulanıklık var. Kokuya karşı duyarlılık var. Yürürken biraz zorlanıyorum. Bulantı var ama kusma yok. Uyku düzensizliği yaşıyorum. Diğer koğuştaki arkadaşlarımızla görüşemiyoruz. Hakkımız olan sohbet imkanından yararlanamıyoruz.
Mazlum Erdem: 5 yaşındayım. Yaklaşık 3 yıldır cezaevindeyim. 1 Mart 2019 tarihinden beri de açlık grevindeyim. Koku ve sese karşı duyarlılık var. Göz kararması da yaşıyorum. Bağırsak kanaması nedeniyle 2-3 kere kanlı dışkı yaşadım. Uykusuzluk sorunu yaşıyorum. Cezaevi yönetiminin açlık grevleri sebebiyle herhangi bir baskısı, saldırısı ya da bırakmamız yönünde ikna etme çabası yok. Ancak muayene olurken doktorun yanında muhakkak gardiyan duruyor.
Ömer Toluk: 25 yaşındayım. 2016 yılından beri cezaevindeyim. Toplamda 8 kişi açlık grevindeyiz. Ben 1 marttan beri açlık grevindeyim. Sağlıkçı tarafından günlük tansiyon ölçümü yapılıyor. Yaklaşık son iki haftadır da doktor geliyor ve kalp ve nabız dinliyor. Açlık grevinden kaynaklı koku hassasiyeti oluştu bu nedenle bulantı var. Ayrıca hafif unutkanlıkta başladı. Kulak çınlaması oluyor ara ara. Göz kararması da var ama içecek alınca biraz dengeleniyor. Her sıvıdan; süt, ayran, meyve suyu vs. her gün 4’er bardak içiyorum. Ayrıca topuk ve baldırlarda kasılma ve kramplar var. Açlık grevinden sonra uykumda düzensizlik başladı. Kaldığımız cezaevi ortamı çok hijyenik değil. Nem ve rutubet var. Temizlik deterjanı sınırlı veriliyor. Musluktan akan su kireçli akıyor bu yüzden içme suyunu kantinden alıyoruz ama bu hafta kantinde yok diye alamadık. Cezaevi yönetiminin açlık grevlerine yönelik herhangi bir baskısı yok bize karşı. Sadece bırakmamız yönünde ikna etmeye çalışıyorlar bazen.
Mehmet Emin Ado: 25 yaşındayım. 2016 Martından beri cezaevindeyim. 1 Mart 2019 tarihinden beri de açlık grevindeyim. Bu cezaevinde toplamda 8 kişi açlık grevindeyiz. Her gün sağlıkçı tarafından nabız, şeker, tansiyon, kilo ölçümü yapılıyor ve bize bilgi veriliyor. Önceye dayalı herhangi bir hastalığım var mı bilmiyorum. Hastaneye gittiğimiz zaman kelepçeli muayene dayatılıyor bu yüzden hastaneye gitmeyi reddediyorum. B1, B6, B12 vitamini kullanıyoruz. Açlık grevinden sonra ciltte dökülme ve aşırı derecede sivilcelenme başladı. Koku ve ışığa karşı hassasiyet başladı. Göz kararması ve bulanıklık var bundan dolayı okumakta güçlük çekiyorum. Bazen yürürken denge sorunu yaşıyorum. Çok sık bulantı oluyor. Bazen defalarca kez kusuyorum. İdare tarafından açlık grevini bırakmamız yönünde ikna edilmeye çalışılıyoruz.
Mehmet Taç: 24 yaşındayım.3 yıldır cezaevindeyim. Daha önce de süreli süresiz açlık grevlerine girmiştim. 1 Mart itibariyle de süresiz dönüşümsüz açlık grevindeyim. Bu cezaevinde toplamda 8 kişi açlık grevindeyiz. Revir memuru tarafından nabız, şeker, tansiyon, kilo ölçümü yapılıyor ve bize bilgi veriliyor. Doktor çok ilgilenmiyor. Şimdiye kadar 5 kilo kaybım var. İşitme sorunu yaşamaya başladım. Kokuya karşı da hassasiyet oluştu. Tansiyona bağlı göz kararması var. Okumada sorun yaşıyorum. Baş dönmesi nedeniyle dengeli yürüyemiyorum. Sık sık bulantı oluyor. Ağız içi yaralar oluşmuş durumda. Onun dışında bulunduğumuz ortam hijyenik değil. Nem ve rutubet var. Boyalar dökülüyor. Bizler en kötü koğuşlarda tutuluyoruz. Sular kireçli olduğu için içme suyunu kantinden alıyoruz ancak bazen kantinde de olmuyor. Refakatçi arkadaşlar kıyafet ve bulaşık konusunda yardımcı oluyorlar. Cezaevi yönetiminin açlık grevini bırakmamız yönünde ara sır telkinleri oluyor.
Osmaniye 1 ve 2 nolu Kapalı cezaevi
Şakir Çayın: Bu hapishanede toplamda 60 kişi civarındayız. 10 kişi şu an için Mardinde süren davalarından ötürü Mardine gitmiş durumda. Hastalar ve yaşlılar dışında kalan herkes açlık grevine girmiş durumda. 8 ocaktan beri, Zenar DEMİR, Hasan ALAN, Mikail PELİT, Mehmet KILIÇ, Hasan Muhammet İBİŞ ve Oktay GÜL olmak üzere toplam da 6 kişi süresiz dönüşümsüz açlık grevindeydi ancak şimdi toplamda 30-35 arası kişi açlık grevindedir. Telefon görüşlerinde ailelerimiz merak edip açlık grevinde olup olmadığımızı ve buna ilişkin sorular soruyorlar. Bu sebeple telefonda açlık grevlerinden bahsettikleri için telefonlarımız kesiliyor. İdare tarafından propaganda yapıyorsunuz denilerek disiplin cezaları alıyoruz. Hem hücre cezası hem de haberleşme engeli cezasıyla karşı karşıya kaldık. Onun dışında su, tuz, şeker ve B vitamini bizlere veriliyor. Hafta içi sağlık personelleri hafta sonu ise gardiyanlar gelip kontrol ediyorlar, kilo ve tansiyon ölçümü yapıyorlar. Ilk gruptakilerde baş dönmesi, hareket etmede zorluk, göz kararması başlamış durumda. Sohbet hakkından hiç bir şekilde yararlanamıyoruz. Hobi ve atölyeler yok. Spora ise haftada bir gün ve bir saat tek çıkabiliyorduk ancak açlık grevlerinden sonar onu da kaldırdılar. Yeni Yaşam gazetesini eskiden beri talep etmemize rağmen bayisi olmadığı gerekçesiyle alamamıştık. Ancak artık bayiye gelmiş olmasına rağmen şimdi de Leyla Güven ve açlık grevlerine ilişkin haberlerden dolayı açlık grevlerini yaydığı ve teşvik ettiği, yine cezaevinde isyan çıkabilir gerekçesiyle Yeni Yaşam gazetesi tarafımıza verilmedi. Abdulkadir Baybars isimli mahpus ise 1 yıla yakın süredir tek başına kalmaktadır. Nusaybin Hendek davasından yargılananlara ilişkin özel bir politika olarak tek bırakılmaktadır. Neredeyse 2 aydır açlık grevinde olmasına rağmen hala tek kaldığından müdürle yanımıza verilmesi amacıyla görüşme yaptık. Yanımıza verilip verilmeyeceğini bilmiyoruz. Yine bunlar dışında Akar İkbal, Sabri Kaya, ve Mehmet Faruk Ergün mahpuslar hasta mahpuslardır.
Sadiye Süer Baran: 14 kişilik koğuşta 4 kişi kalıyoruz. Daha önce 5 kişiydik ama yanımızda kalan ve Nusaybin hendek davasından yargılanan Melis Teksan adlı arkadaşımız hiçbir gerekçe gösterilmeden yanımızdan alınarak yan koğuşumuza konuldu ve 10 Eylülden bu yana yaklaşık 7 aydır 14 kişilik ayrı bir koğuşta tek başına kalmaktadır. 7 Şubattan 21 Marta kadar açlık grevine girdim. Onun dışında şu an için açlık grevine giren kimse yok. Kantin fiyatları çok pahalı her şeyi almaya gücümüz yetmiyor. Yine mektuplar son iki üç aydır düzenli gidip gelmiyor. Neredeyse hiç mektup alamıyoruz artık. Ayda dört kere oda araması yapılıyor. Eşyalarımız zaten pek yok olanları da darmadağın edip gidiyorlar. Arama esnasında Cihan adlı arkadaşımızın çoraplarını bile çıkardılar, arama yaparken göğüslerini dahi sıkıyorlar ve artık bir taciz boyutuna varmış durumda. Ayakta sayım uygulaması ise hala devam ediyor. Ayakta sayım vermediğim için açlık grevindeyken 28 Şubat tarihinde darp edildim. Arama ve sayımlarda darp olduğu zaman kamerasız geliyorlar onun dışında kameralı geliyorlar.
Mehmet Kılıç: 3 yıldır burada hükümlü olarak kalıyorum. A-16 da 8 kişi ile birlikte kalıyorum. 6 kişi açlık grevindeyiz kalan iki kişi refakatçi olarak açlık grevine katılmadı. Her gün kaldığımız koğuşun önünde bir hemşire tarafından kilo ve tansiyon ölçümü yapılıyor. Haftada bir gün ise doktor bakıyor. Geçtiğimiz yıllarda iki defa 10 ve 5 gün olmak üzere açlık grevine katılmıştım. Şimdi ise 8 Ocaktan itibaren açlık grevindeyim. B-12 vitamini veriliyor. Meyve suyu, su, limon, şeker ve tuz kullanıyoruz. Açlık grevinde toplamda 12 kilo kaybettim. Baş dönmesi, oturma ve kalkmada sorun, mide ve bağırsaklarda kramp, böbrek ağrısı, tansiyon sorunlarım var.
Zenar Demir: Toplamda 6 yıl 3 ay ceza aldım, 3 yıldır ise cezaevindeyim. 8 ocaktan beri açlık grevindeyim, daha önce de 10 gün ve 5 gün olmak üzer açlık grevlerine katılmış. B-12 vitamini kullanıyoruz. Şu ana kadar 11.5 kilo kaybettim. Mahpusların kendilerinin revire gelmesi konusunda cezaevinin bir ısrarı var. Mahpuslar ise koğuşta muayene olmak istiyor. Koğuş kapısı önünde hemşire tarafından günlük olarak kilo ve tansiyon ölçümü yapılıyor. Haftada bir gün ise doktor geliyor. Ani kalkışlarda baş dönmesi ve tansiyon sorunum var. Mide de kramp ve gece uyku sorunu var. Meyva suyu içmekte zorlanıyorum. Midem kabul etmiyor. Ayrıca bunlar dışında aileme Newroz kutlaması içerikli gönderdiğim mektup sakıncalı bulunarak gönderilmedi. Mektuplarda açlık grevinden bahsetmek, demokrasi, direnmek gibi kelimeler kullanmak mektubun kısıtlanma nedeni olarak görülüp mektubun çıkışı engelleniyor.
Mehmet İpek: Sağlık soruları nedeni ile açlık grevine dahil olmadı. Koğuşunda bulun açlık grevine katılan 6 kişiye refakatçilik yapıyor. Açlık grevine gidenlerin ve genel olarak cezaevinin sorunlarını aktardı.
Mehmet Emin Dal: 22 yaşındayım. 8 ocaktan itibaren 6 arkadaşımız açlık grevine girmişti. 1 Marttan itibaren 25 kişi daha açlık grevine girdi. Şu an için 31 kişi açlık grevindedir. Hafta içi her gün hemşire hafta sonu da gardiyanlar tarafından kilo ve tansiyon ölçümü yapılıyor. B vitamini günde iki tablet alıyoruz. Onun dışında su, tuz, şeker, meyve suyu kullanıyoruz. Yaklaşık 1 ayı aşkın süredir açlık grevindeyim ben de. Toplamda 5 kilo verdim. Uykusuzluk problemi yaşamaya başladım. Yine sese karşı duyarlılığım arttı. Açlık grevine girdiğimizden beri Yeni Yaşam gazetesini alamıyoruz. Ayrıca spora çıkma hakkımızda elimizden alındı.’’ Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Hasan Muhammet İbiş:. 23 yaşındayım. 8 ocaktan itibaren ben de dahil 6 kişi açlık grevindeyiz. 1 Marttan itibaren 25 kişi daha açlık grevine girdi. Şu an için 31 kişi açlık grevindedir. Abdulkadir BAYBARS adlı mahpus Nusaybin Hendek davalarından yargılanması devam ediyor ancak aylardır tek başına kalıyor, kendisinden haber alamıyoruz. Hafta içi her gün hemşire hafta sonu da gardiyanlar tarafından kilo ve tansiyon ölçümü yapılıyor. Ancak bunu yaparken açlık grevini bırakmamız yönünde psikolojik baskı yapıyorlar. Meyve suyu, şekerli su, limonata ile besleniyoruz. Meyve suyundan sonra bazen kusuyorum. Vitamin ise günde 2 tablet alıyorum. Ağzımda yara oluştu. Böbreklerim de ise ağrı var. Yine açlık grevinden dolayı uykusuzluk problemi yaşıyorum. Gözlerimde yanma başladı. Toplamda 8-9 kilo kaybım oldu.
İbrahim Sütçü: 24 yaşındayım. 1 Mart tarihi itibariyle açlık grevine başladım. Hafta içi her gün hemşire hafta sonu da gardiyanlar tarafından kilo ve tansiyon ölçümü yapılıyor. Meyve suyu, şekerli su, limonata ile besleniyoruz. Baş ağrısı ve uykusuzluk problemi yaşamaya başladım. Tansiyonum düşük çıkıyor. Toplamda 6 kilo kaybettim. Açlık grevinden sonra spor hakkımız da elimizden alındı. Ayrıca ayakta sayım uygulaması da hala devam ediyor.
Mikail Pelit: 8 ocaktan beri ben, Hasan ALAN, Mehmet KILIÇ, Zenar DEMİR, Hasan Muhammet İBİŞ ve Oktay GÜL açlık grevindeyiz. Ancak bizimle beraber açlık grevine giren Oktay GÜL sonrasında Mardin E Tipi Kapalı Cik’e gönderildi. B12 vitamini veriliyor, günde 2 kere kullanıyoruz. Onun dışında meyve suyu, Limon ve şekerli su ile çay tüketiyoruz. Koğuş kapısının önünde her gün kilo ve tansiyon ölçümleri yapılıyor. Açlık grevine girdiğimizden beri revir doktoru sadece 2 kere bizleri görmeye geldi.
Kamuran Babrak: Öncesinde 8 Ocak itibariyle toplamda 6 kişi açlık grevine girmişti, 1 Mart itibariyle de toplamda 34 kişi açlık grevine girmiş durumda. B12 vitamini veriliyor, günde 2 kere kullanıyoruz. Onun dışında meyve suyu, Limon ve şekerli su ile çay tüketiyoruz. Günde 1 kere kilo ve tansiyon ölçümleri yapılıyor. Revir doktoru ise şu ana kadar sadece 1 kere koğuşun önüne geldi. Eski tarihli açlık grevine girenlerde uyku sorunu, baş dönmesi, mide bulantısı oluyor. Bazıları hakkında da ailelerle yapmış oldukları telefon görüşmelerinde açlık grevlerine ilişkin konuştukları için iletişim cezası verilmiş durumda. Açlık grevlerinden sonra hem gazeteler tarafımıza verilmiyor hem de mektuplar gidip gelmiyor.
Abdulkadir Baybars: Nusaybin olaylarından yargılanıyorum. Vücudumda yara var ancak tedavi edilmiyorum. Yaklaşık 1 yıldır tek kişilik koğuşta kalıyorum. 28 Ocaktan beri açlık grevindeyim. Tek kalmama ve açlık grevinde olmama rağmen yanımda refakatçi yok, beni başka bir koğuşa da vermiyorlar. Arada müdür geliyor , açlık grevini bırak, bırakmazsan seni zorla hastaneye götürürüz diyorlar. B12 vitamini kullanıyorum. Açlık grevi nedeniyle toplamda 13 kilo verdim. Günde 1 saat havalandırmaya çıkıyorum. Koğuşumda televizyon var ama radyo yok. Diğer koğuşlarla herhangi bir irtibatım yok. Spor ve sohbet haklarımdan yararlanamıyorum. Yine istemiş olduğum Yeni Yaşam , Evrensel gazeteleri verilmiyor. Onun yerine Hürriyet, Posta gibi gazeteler veriliyor.
HABER MERKEZİ