İHD Amed Şubesi Kadın Komisyonu 25 Kasım kapsamında hazırladığı kadın raporunu açıkladı. Rapora göre, son bir yıl içinde en az 46 kadın şüpheli şekilde hayatını kaybederken, ev içi şiddet kapsamında ise 29 kadın hayatını kaybetti
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi Kadın Komisyonu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 2024-2025 yılları arasında Kürdistan’da yaşanan kadın hak ihlallerine ilişkin raporunu şube binalarında açıkladı.
Grup adına raporu okuyan Esra Saçaklıdır, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel olmayıp psikolojik, cinsel, ekonomik, sosyal ve sınıfsal boyutlarıyla erkek ve erk tarafından kadına yöneltilen bir şiddet biçimi olduğunu belirtti.
Esra Saçaklıdır şöyle dedi: “Bu şiddet biçimleri sonucunda ezilen ve kamu otoritelerini yanında göremeyen kadınlar ekonomik ve sosyal yaşamın dışına itilmekte, yalnızlaştırılmakta ve hatta intihara sürüklenmektedir. Önemle belirtmek isteriz ki bu tür intiharlar toplumsal cinayettir ve önlenmesi için sorumluluk devlete aittir.”
En az 46 şüpheli ölüm
Şüpheli kadın ölümlerinin arttığını, yürütülen soruşturmaların ise etkin olmadığını dile getiren Esra Saçaklıdır, bir yıl içerisinde bölgede en az 46 kadının şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdiğini belirtti. Esra Saçaklıdır şöyle konuştu: “Ev içi şiddet, toplum ve devlet tarafından ‘aile içi meseleler’ olarak algılanıp görmezden gelinirken bu durum bir yandan bu şiddet vakalarının görünürlüğünü ortadan kaldırmakta, diğer taraftan kadınların toplumsal hayatta daha da yalnızlaşmalarına ve seslerini duyuramamalarına neden olmaktadır. Ev içinde meydana gelen şiddet sonucunda bölgede en az 29 kadın hayatını kaybetmiş, 9 kadın yaralanmıştır” dedi.
Cinayetlerin üstü örtülüyor
Şüpheli ölüm vakalarının çoğunun görünmez kılındığını ve yaralanmaların üstünün kapatıldığını söyleyen Esra Saçaklıdır, “Bu vakalar, kadına yönelik koruyucu mekanizmaların yetersizliği ve müdahale gecikmelerini göstermektedir. 2025’in ‘Aile Yılı’ olarak ilan edilmesi, kadınların aile içi şiddet sonucu yaşamını yitirmesini durduramamıştır. Devlet, aileyi öne çıkaran politikalar geliştirmeden önce kadınların hayatını koruyacak, şiddeti önleyecek etkili adımlar atmalıdır. Oysa ‘Aile Yılı’ ilanı, var olan şiddetle mücadele mekanizmalarını güçlendirmek yerine kadınların şiddet karşısında savunmasız kalma riskini artıran bir çerçeve sunmuştur. LGBTİ+ bireyler toplumsal cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimleri nedeniyle artan şiddet ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. İktidarın bu bireylere yönelik nefret ve ayrımcı söylemleri şiddetin daha da artmasına yol açmaktadır. Bu durum, özellikle LGBTİ+ bireylerin cinayetlerle hayatlarını kaybetmesiyle somutlaşmaktadır” sözlerine yer verdi.
Talepler
Raporda yer alan talepler ise şunlar:
- “Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ne tekrar taraf olmalı ve Sözleşmenin öngördüğü tüm ilkeleri eksiksiz hayata geçirmelidir.
- 6284 sayılı Kanun etkin bir şekilde uygulanmalı; kolluk ve idari makamlar keyfi uygulamalardan vazgeçmelidir.
- Aile içi ve toplumsal şiddet vakalarında soruşturmalar hızlı, adil ve etkili biçimde yürütülmeli; cezasızlık son bulmalıdır.
- Kadınların başvuru ve destek mekanizmalarına ulaşımı kolaylaştırılmalıdır.
- Kadın çalışmaları yürüten sivil toplum örgütleri üzerindeki baskılara son verilmelidir.
- Kadınların ekonomik bağımsızlığını destekleyecek politikalar uygulanmalı; istihdam, eğitim ve sosyal haklara eşit erişimleri güvence altına alınmalıdır.
- Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için devletin tüm birimlerinin etkin rol üstlenmesi ve sorumluluklarını eksiksiz yerine getirmesi gerektiğini hatırlatıyoruz.”
Öte yandan raporun tamamı, İHD’nin sitesinde yer alıyor.
Kaynak: JINNEWS









