• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
13 Haziran 2025 Cuma
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Editörün Seçtikleri

İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı: Hasta tutsakların tahliyesi şantaja dönüştü

11 Haziran 2025 Çarşamba - 09:24
Kategori: Editörün Seçtikleri, Güncel
İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı: Hasta tutsakların tahliyesi şantaja dönüştü

Hasta tutsakların tahliyesinin siyasi bir şantaj aracı haline getirildiğini belirten İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, ‘Kimin öleceğine, kimin yaşayacağına devlet karar veriyor. Devletin elinde bir can pazarlığı söz konusu’ dedi  

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) en son 28 Nisan’da yayımladığı rapora göre, cezaevlerinde 161’i kadın, bin 251’i erkek olmak üzere en az bin 412 hasta tutuklu bulunuyor. Bu tutukluların 335’i ağır hasta, 230’u tek başına yaşamını sürdüremiyor, 188’i ise sürekli gözetim altında tutulması gerekiyor.  Hukukçular ve insan hakları savunucularının çağrılarına rağmen devletin herhangi bir adım atmadığı hasta tutsakların durumu giderek ağırlaşıyor.

Kürt sorununun demokratik çözümü bağlamında başlatılan sürecin önemli gündemlerinden biri hasta tutsaklar olurken, 4 Haziran’da Meclis’te kabul edilen 10’uncu Yargı Paketi kamuoyunun beklentilerinin gerisinde kaldı. İHD Ankara Şubesi Eşbaşkanı Ömer Faruk Yazmacı, hasta tutsakların durumu ve 10’uncu Yargı Paketi’ne ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yargı paketi

10’uncu Yargı Paketi’ni “hayal kırıklığı” olarak nitelendiren Ömer Faruk Yazmacı, devlet yetkililerinin hasta tutsaklara ilişkin Ekim ayında düzenleme yapılacağı yönündeki açıklamalarını hatırlatarak, ancak hasta tutsakların bekleyecek zamanının olmadığına dikkat çekti. Hasta tutsakların bir an önce serbest bırakılıp, tedavilerinin başlaması gerektiğini söyleyen Ömer Faruk Yazmacı, “Ekim ayına ilişkin verdikleri sözlerle yine oyalayabilirler. Ancak bu sefer çok çalışacağız ve Ekim’e girdiğimiz anda tüm hasta tutsakları alacağız. Başka yolu yok” diye belirtti.

335 ağır hasta tutsak var

Verilerin sadece tespit edilebilen kısmı yansıttığını dile getiren Ömer Faruk Yazmacı, “Gerçekten infial yaratabilecek rakamlar söz konusu.  Bu insanlar birer rakam değil. Yaşıyorlar ve bizzat bu ağır koşullara maruz kalıyorlar. Türkiye hapishanelerinde tespit edebildiğimiz kadarıyla bin 412 hasta mahpus bulunuyor. Bunların 335’i ‘ağır hasta’ olarak tabir edebileceğimiz hastalar. 230’u hayatını tek başına idame ettiremeyecek durumda. 105 kişinin ise kesinlikle sürekli desteğe ihtiyacı var. Bununla birlikte, 188 mahpusun da düzenli olarak gözetim altında tutulması gerekiyor” dedi. Cezaevlerindeki hak ihlallerine dikkat çeken Yazmacı, yaşamını tek başına idame ettiremeyecek durumda olan ağır hasta 45, desteğe ihtiyaç duyan 24 ve sürekli gözetim altında tutulması gereken 41 tutsağın, kamuoyunda “Kuyu Tipi Cezaevi” olarak da bilinen yüksek güvenlikli cezaevlerinde tek başlarına tutulduğunu belirtti.

Tahliyeler işkenceye dönüştü

Bu tablonun bilinçli ve sistematik bir işkence biçimine dönüşmesinin derin bir ahlaki çöküşü gösterdiğini dile getiren Ömer Faruk Yazmacı, “Bir toplumun ahlaki kalitesi en savunmasızların nasıl korunduğuyla ölçülür. Biz ise en hasta ve korunmaya ihtiyaç duyanların sistematik biçimde yok sayıldığı, ölüme terk edildiği bir dönemin tanığı olduk maalesef. Eğer siz cezaevindeki bir mahpusun hayatını kolayca vazgeçilebilir olarak görüyorsanız, kendi hayatınızın değerli olduğunu da savunamazsınız. Evet, bu yaşananlar elbette bir hak ihlalidir ancak bundan da ötedir. Çünkü burada bir adalet sınırı çiziliyor. Şu an geldiğimiz noktada 10’uncu Yargı Paketi tam bir hayal kırıklığı oldu. Verilen sözler vardı. Toplumun yüzde 99’unun bu infaz yasasında beklentisi vardı ve bunu kabul ediyordu. Meclis’in, gördüğümüz kadarıyla tamamı bunu kabul ediyordu. Meclis’te buna karşı çıkan tek bir vekil yoktu, tek bir irade yoktu. Parlamento bunu kabul etmişti. Gördüğümüz şu ki bu kanun hiç kimsenin beklentisini karşılamadı” ifadelerini kullandı.

ATK’nin kararları hukuksuzdur

Hasta tutsakların infazlarının “hastalık” nedeniyle ertelenmesi konusunda yalnızca Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) karar verici olmasının sürecin tıkanmasına neden olduğunu söyleyen Ömer Faruk Yazmacı, şunları belirtti: “Tam teşekküllü devlet hastanesi veya işte üniversite hastanesi, büyük büyük yaptıkları koca şehir hastanelerinin verdiği raporlar yeterli olmuyor. ATK’ye sevk edileceksiniz ve ATK’de, sizin gerçekten hayatınızı tek başına devam ettiremeyeceğiniz tespit edilecek. Sonra yetmeyecek. Bir de infaz hakimi, toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlikeli olmadığınıza karar verecek ancak o zaman tahliye edileceksiniz. Diyelim ki siz Yozgat Hapishanesi’ndesiniz. Hasta mahpussunuz ve hayatınızı tek başına devam ettiremiyorsunuz. Son 2 yıldır en erken 3 ayda bir revire çıkabiliyorsunuz. Sevkler yine en az 11 ay sürüyor. Ya da Aksaray’dasınız, sevkiniz yapıldı, 1 ayda revire çıktınız, 11 ay sonra hastaneye gidebiliyorsunuz. Aynı şekilde, Ereğli Hapishanesi’nde olursunuz ya da Kırşehir’de olursunuz.  Diyelim ki hastasınız, şizofreni hastalığınız var ya da ruhsal hastalıklarınız var.  İstanbul’da Bakırköy Hastanesi’ne sevk için 2 yıl bekleyen mahpus var. Yani pratik uygulamalar bir kere hukuka aykırı.”

Nekropolitaka durumu var

Hasta tutsakların tahliyesinin siyasi bir şantaj aracı haline getirildiğine dikkat çeken Ömer Faruk Yazmacı, bunun da insan hakları ve tüm ahlaki değerlerin hiçe sayılması anlamına geldiğinin altını çizdi. Yazmacı, “Hasta mahpusların yaşamı, siyasi pazarlıkların terazisine konmuş. Yani Türkiye’de adalet terazisinin yerini çıkar hesabı almış. Kimin öleceğine, kimin yaşayacağına devlet karar veriyor. Buna ‘nekropolitika’ denir. Bu, bir rehine politikasıdır. Burada rehin tutulan hayatlar var.  Devletin elinde bir can pazarlığı söz konusu” ifadelerini kullandı.

Öcalan’ın hasta tutsak hassasiyeti

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hasta tutsaklara yönelik hassasiyetine değinen Ömer Faruk Yazmacı, şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın, 2013’te yapılan barış görüşmelerinde ‘Benim için olmazsa olmaz’, ‘En başta hasta mahpusların tahliyesinin gerçekleşmesinden sonra başlayalım’, ‘Yoldaşım’ dediği insanlar. Yani Sayın Öcalan büyük değer veriyor. Biz de bunun arkasında duruyor ve savunuyoruz. Ancak hasta mahpusların tahliyesinin barış süreciyle hiçbir alakası yok. Dediğim gibi bunun için hiçbir kanuna ihtiyacımız yok. Meclis’in yüzde 100’ü buna ‘tamam’ derken, toplumun yüzde 99’u bunu kabul etmişken, komisyonda 15 buçuk saat oturmaya gerek yoktu. Bu iş 15 dakikada çözülebilecek bir konuydu. Şu an geldiğimiz noktada Ekim ayında bu işi sonlandıracaklarını söylüyorlar. Bu durum komisyon tutanaklarına da yansıdı. Ekim ayında hasta mahpusları almak zorundayız, zamanımız kalmadı. Durumumuz ortada. 2018 ile 20 Aralık 2024 arasında yani yaklaşık 6 yıllık süreçte 3 bin 284 mahpus hayatını kaybetti. Yine 2024 yılının ilk 11 ayında bin 709 mahpus hayatını kaybetti. Açıkça söylüyorum; 1 Ekim’de bu mahpusların tamamını almalıyız.”

Haber: Melik Varol / MA

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Çatışmalı süreçte eşini ve çocuklarını kaybetti: Öcalan’ın uzattığı barış elini tutsunlar

Sonraki Haber

Kolombiya’da 19 bombalı saldırı: 7 ölü, 50 yaralı

Sonraki Haber
Kolombiya’da 19 bombalı saldırı: 7 ölü, 50 yaralı

Kolombiya’da 19 bombalı saldırı: 7 ölü, 50 yaralı

SON HABERLER

Ortadoğu’da kadın özgürlüğü

Ortadoğu’da kadın özgürlüğü

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz – I

Irak ve Kürdistan Bölgesi arasında mali kriz – I

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Spinoza’dan neşeye: Radikal düşüncenin canlı izleri

Spinoza’dan neşeye: Radikal düşüncenin canlı izleri

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Denetime sığmaz

Ticarileştirilen suların ve su havzalarının paylaşımı

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Ortadoğu’da barışın temel ittifakı: NADA

Ortadoğu’da barışın temel ittifakı: NADA

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

‘Gülen’ ve ‘Güldürenler’!

Kapitalizm insana, canlılara, doğaya zarar vermeden var olamaz

Yazar: Yeni Yaşam
13 Haziran 2025

Mihemed Şêxo’nun hayatını anlatan‘ Bilbilê Xemgîn’ belgeseli seyirciyle buluştu

Mihemed Şêxo’nun hayatını anlatan‘ Bilbilê Xemgîn’ belgeseli seyirciyle buluştu

Yazar: Yeni Yaşam
12 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır