İHD Merkezi Hapishaneler Komisyonu’nun Trabzon Beşikdüzü Cezaevi’ne ilişkin hazırladığı raporda, tutuklu Cemal Nahırcı’nın şu beyanlarına yer verildi: “29 Kasım günü sayım sırasında odadan çıkarıldım, Adem Öztürk ile birlikte kamera olmayan bir odaya götürüldüm, ters kelepçeyle yüz üstü yatırılıp kaba dayak atıldı, tabanlarıma 15-20 dakika boyunca falaka tarzı vuruldu.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Hapishaneler Komisyonu, 2018 yılının Kasım ayında açılan Beşikdüzü T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na dair rapor hazırladı. Yazılı açıklama ile kamuoyuyla paylaşılan raporda, tutukluların beyanlarına yer verildi. Trabzon Beşikdüzü Cezaevi’ne yurttaşların gitmesinin dahi zor olduğuna dikkat çekilen raporda, “Cezaevine gidilen yol, bir aracın geçebileceği genişlikte bir köy yoludur. Mahpusların aileleri için en azından Vakfıkebir ilçe merkezinden toplu taşıma olup olmadığı sorulduğunda infaz koruma memurları 5-6 kişilik dolmuşların servis yaptığını söylemişlerdir” denildi.
Raporda Tekirdağ Cezaevi’nden sevk edilen ve kötü muamele gördükleri için kamuoyuna yansıyan tutuklu Mahsun Yüksekbağ, Kerem Karagöz ve Enes Aydoğan’ın beyanlarına şöyle yer verildi: “Tekirdağ cezaevinden 16 kişi herhangi bir gerekçe belirtilmeden Trabzon Beşikdüzü cezaevine getirildik. Ayrıca Erzurum Oltu cezaevinden iki kişi daha sonra bizlere eklendi. Bizi burada üç koğuşa böldüler. C-13 koğuşunda dört kişi, C-14 koğuşunda yedi kişi, C-15 koğuşunda yedi kişi kalmaktayız. İlk geldiğimizde bize yönelik ciddi işkence ve darp olmasından kaynaklı dokuz arkadaş dokuz gün süren açlık grevi eylemi başlattık. Taleplerimiz dikkate alınınca açlık grevi eylemini sonlandırdık.
‘Gece 3-4 sıralarında çıplak arama dayatıldı’
Tecrit ile ilgili Türkiye geneli başlatılan açlık grevi ile ilgili basında yazdığı gibi açlık grevine girmedik. Bildiğimiz kadarıyla Cindi Keskin ve Urfa, Patnos’tan gelen arkadaşlarımız açlık grevindeler. Buraya getirildiğimizde ilk önce herhangi bir sorun yaşanmadı. İlk girişte 24 Kasım tarihinde gece 3-4 sıralarında çıplak arama dayatıldı. Personel eksikliğinden dayatma kısa süreli oldu. Sabah sayımında müdürle beraber 30-40 gardiyan ayakta sayım yapılacak dediler. Hepimiz geçici odada bekletiliyorduk. Cezaevine ilk defa giriyormuş gibi tekrar bizi odaya tek tek alarak çıplak arama dayattılar, kabul etmeyince işkence ve kötü muameleye maruz kaldık.
‘Ayakta sayım dayatması’
Her sayımda ayakta sayım dayatması yapıldı, kabul etmeyince de darp ediliyorduk. Bizi üç gruba ayırdılar. Bu uygulama gruplara göre farklı sürdü. Bazı gruplara dört gün, bazı gruplara 20 gün bu şekilde uygulandı. Bu durumlara karşı açlık grevi eylemi başlattık ve şartlar biraz hafifledi. Bir sayımda müdür gardiyanlara hitaben ve bizim duyacağımız şekilde; ‘Ben oturarak sayım vermek isteyip, günlerce dayak yiyerek ölen mahkûm gördüm’ deyip bizlere gözdağı vermek istedi. Koridorlarda tek sıra halinde sadece önümüzü görecek şekilde, sağa sola bakmama gibi askeri nizam dayatması halen yapılıyor. Ayakta sayımı tekrar gündeme alabilirler çünkü arada imada bulunuyorlar. Bu konular hakkında şikayetçi olmak için kağıt kalem dahi vermediler.
‘Ortak havalandırmaya çıkarılmıyoruz’
Telefonda ailelerimiz ile Kürtçe konuşmamız engellenmeye çalışıldı. Hatta bununla ilgili bize tebligat yapıldı. Ancak itiraz edince yaptıklarının hukuksuz olduğunu anladılar bu konu hakkında vermiş oldukları tebligatları bile topladılar. Sosyal aktivite ve etkinlikler yok. Sabah altı akşam beş arası havalandırmaya çıkarıyoruz. Ancak ortak havalandırmaya çıkarılmıyoruz. Dört kitap sınırlaması var. Dergi, sözlük, ansiklopedi de kitaptan sayılıyor. İstediğimiz gazeteler bayide yok gerekçesiyle verilmiyor. Atölye, spor, kurs, işlik ve benzeri hiçbir etkinlik yok. Günlük kişi başı 50 litre sıcak su veriliyor. Haftada bir 10 dakika telefon görüşmesi, her hafta kapalı, ayda bir açık görüş var. Görüşler ortalama 45 dakika sürüyor.”
‘Tekli hücrede tutuluyorum’
Raporda, tutuklu Ekrem Savcı’da tek kişilik hücrede tutulduğunu belirterek, yaşadıklarını şöyle özetledi: “Ben HDP Kars il başkanı iken yürütülen bir soruşturma kapsamında tutuklandım. Tutukluluğun bir aylık süresini Kars’ta geçirdim. Yaklaşık iki aydır da Cengiz Topbaşlı ile birlikte buraya getirildik. Getirildiğimizden beri burada tekli hücrede tutuluyorum. Diğer tekli odalarda adli suçtan ağırlaştırılmış müebbet cezası alan kişiler kalmaktadır. Ben tutuklu olmama rağmen neden tekli hücrede tutulduğumu bilmiyorum. Bununla ilgili idareye dilekçe yazdım, ancak herhangi bir cevap verilmedi. İlaçlarımın verilmesi noktasında ciddi problem yaşıyorum. Hiç kimseyle, hiçbir şeyle bir irtibatım falan yok. Televizyon radyo ve benzeri hiçbir şey yok. Adeta ağırlaştırılmış müebbet infazına göre burada tutuluyorum.” Raporda Şırnak Cezaevi’nden getirilen Kokel Babet de tek kişilik hücrede tutulduğunu, mektupların iletilmediğine dair beyanları yer aldı.
‘5 dilekçe verdikten sonra revire çıkabildim’
51 gündür tek kişilik hücrede tutulduğunu beyan eden Cengiz Topbaşlı da, şunları dile getiriyor: “Sıcak su hafta içi 50-60 litre, normal su da 100 litre sınırıyla veriliyor. Arkosia isimli ilacı kullanıyordum, yurt dışından geliyordu. Burada vermediler. Şu an sol ayak parmaklarımdan biri, kolum ve sol beynimde uyuşma ve hissizleşme var. 5 dilekçe verdikten sonra revire çıkabildim. Revir doktoru sadece kas gevşetici krem (Muscoflex) verdi ve beni hastaneye sevk etmedi. Bu krem de bir işe yaramadı.”
‘Sayım sırasında darp edildik’
Raporda, Cemal Nahırcı’nın beyanları ise şu şekilde yansıdı: “24 Kasım’da Tekirdağ’dan buraya getirildim, 25 yıldır cezaevindeyim, ilk girişte iki kez çıplak arama dayatmasına maruz kaldım, bir de odada ayakta sayıma zorlandık, ilk 4 gün sayım sırasında darp edildik, 29 Kasım günü sayım sırasında odadan çıkarıldım, Adem Öztürk ile birlikte kamera olmayan bir odaya götürüldüm, ters kelepçeyle yüz üstü yatırılıp kaba dayak atıldı, tabanlarıma ise 15-20 dakika boyunca falaka tarzı vuruldu, ayaklarımda kan toplandı, 11 gün sonra hastaneye götürüldük ve yazılan raporu görmedik, ilk 10 gün bu olanlar nedeniyle açlık grevi yaptık, idare ayakta sayım uygulamasından vazgeçti ve böylece grevi bıraktık, oturarak sayım veriyoruz, ancak öncekiler nedeniyle sayıma karşı çıkmaktan bazılarımıza 1 günlük hücre cezası, bazılarımıza ise açık ziyaret yasağı verildi, Nevzat Çapkın’ın ise Türkiye geneli tecridin kaldırılması için yapılan açlık grevlerine destek amacıyla açlık grevinde olduğunu biliyoruz ancak sağlık durumundan haber alamadık. Yeni Yaşam gazetesinin cezaevine gelmediğini söylediler alamıyoruz, bir ay önce İl İnsan Hakları Kurulu ziyarete geldi, onlara da bunları anlattık.”
‘Adalet Bakanlığı’na gönderilecek’
Raporun son bölümünde ise, Urfa Cezaevi’nden Trabzon’a gönderildikleri öğrenilen ve haber alınamadığı söylenen 7 kişiden Nevzat Çapkın, Vezir Kayar ve Ferzende Çiçek’in Beşikdüzü cezaevinde olduğu belirtildi. Öte yandan çıplak arama ve ayakta sayıma dair soruşturma başlatıldığına da yer verilen rapor da son olarak, “Bu hakları ihlal edenlerin etkili bir şekilde soruşturulması ve adli ve idari bakımdan cezalandırılması gerekmektedir. Aksi takdirde kamu görevlilerinin işledikleri suçlar, cezasız bırakılarak örtbas edilmiş olacaktır. Beşikdüzü T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşanan bu olaylar nedeniyle raporumuz Adalet Bakanlığı’na gönderilecek ve etkili bir soruşturma yürütülmesi talep edilecektir” denildi.
Kaynak: MA