20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yapılan açıklamalarda, mültecilerin haklarının tanınması ve nefret söyleminin son bulması çağrısı yapıldı
İnsan hakları ve sivil toplum örgütleri, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla açıklama yaptı. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Göç ve Mülteci Hakları Komisyonu, gün dolayısıyla dernekte basın toplantısı düzenledi. “Sığınma hakkını değil, sınırları kaldırın” pankartına yer verilen toplantıda açıklama yapan İHD İstanbul Şubesi Göç ve Mülteci Hakları Komisyonu üyesi Gülseren Yoleri, mültecilerin insanca yaşamını güçlendirilen politikaların hayata geçirilmesini istedi. Gülseren Yoleri, devletlerin güvenlik ve refah için mültecilere sınırlarını kapatmaları; savaş, ekonomi, siyasi nedenlerden dolayı güvenli ülkelere ulaşmak isteyen mültecileri, insan kaçakçılarının hedefi haline getirdiğini, güvensiz ve tehlikeli yollara mecbur bıraktığını söyledi. “Ne yazık ki bugün mülteciler için Ege Denizi ve Akdeniz gibi sınırlar da birer mezarlık haline gelmiştir” diyen Gülseren Yoleri, “Denizlerde yaşamını yitirmeyen mülteciler bu defa da sınırlarda devletlerin şiddetine maruz kalmakta, işkenceye, açlığa ve soğuğa maruz bırakılmakta, değerli eşyaları gasp edilmekte, hukuki korumanın dışında bırakılarak geri itilmektedirler. Bu olaylar sırasında özellikle çocuklar ve kadınlar olmak üzere tüm mültecilerin yaşamlarına yönelik ağır tehdit oluşmaktadır” dedi.
Mülteci kampları
Mülteci kamplarındaki sorunlara değinen Gülseren Yoleri, buna ilişkin Yunanistan’daki Moria Kampı’nda çıkan yangın ve Türkiye’nin Mexmûr Kampı’na düzenlediği saldırıları örnek verdi. Gülseren Yoleri, “Türkiye tarafından yürütülen sınır ötesi operasyonlarda sivillerin zarar gördüğü hava saldırılarına maruz kalan kampta kalanların güvenliğinin sağlanması için gereken önlemler alınmalı, uluslararası destek sağlanmalıdır. Yine Suriye sınırları içindeki kamplarda bulunan sığınmacıların da can güvenlikleri korunmalı ve insan onuruna uygun yaşam sürmeleri sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.
Mültecilerin ekonomik çıkarlara alet edilmesi ve emek sömürüsüne maruz kalmalarına değinen Yoleri, tüm devletleri çatışma, sömürüye son vererek, mülteciliği yaratan nedenleri ortadan kaldırmaya, sığınma hakkı ve mültecilik hukukuna uymaya ve mültecilerin diğer haklarını tanımaya davet etti.
‘Mültecilik nedenleri’
Gülseren Yoleri, mülteci sorununun çözümü için atılması gereken adımları şöyle sıraladı: “1951 BM Cenevre Sözleşmesi ile düzenlenen ve korunan ‘sığınma hakkı’ bir insan hakkıdır, mültecilerin bu hakka erişimi sağlansın. Türkiye, 1951 BM Cenevre sözleşmesine koyduğu coğrafi çekinceyi kaldırsın ve ülkede bulunan mültecilere hukuki statü sağlansın. Geri gönderme yasağını ihlal eden ve sığınma hakkı ihlallerine neden olan AB Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilsin. Mültecilere yönelik ayrımcı, ırkçı yaklaşımlar, nefret söylem ve eylemleri ile mültecilere yönelik nefret suçlarında cezasızlık önlensin. Mülteci kadın, çocuk, LGBTİ+, yaşlı, engelli gibi kırılgan mülteci gruplar için uygun koruma ve imkanlara erişim sağlansın. Eğitim, sağlık ve benzeri temel ihtiyaç alanlarına ve bütün kamu hizmetlerine anadilde erişim sağlansın. Geri Gönderme Merkezleri kapatılsın, idari gözetim uygulamasına son verilsin. Mültecilik, ancak mülteciliği yaratan nedenlerin önlenmesi ile önlenebilir. Savaşları, çatışmaları, ekonomik ve ekolojik krizleri önleyin”
İzmir
İHD İzmir Şubesi, gün dolayısıyla dernekte açıklama yaptı. Açıklamaya çok sayıda sivil toplum örgütü temsilcisi destek verdi. Açıklamayı yapan İHD İzmir Şube Yönetim Kurulu üyesi Ahmet Rodi Polat, Türkiye’de mültecilerin sistematik şekilde hak ihlaline maruz bırakıldığını söyledi. Buna örnek olarak Taha El Gazi’nin durumunu gösteren Rodi Polat, “Barışçıl yöntemlerle mülteci hakları alanında çalışan, şiddet karşıtı tutumu ve insan haklarına dayalı söylemiyle bilinen El Gazi’nin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, kamu güvenliği gerekçesiyle idari bir işlem yoluyla iptal edilmiştir. Süregelen baskılar ve özgürlükten mahrum bırakılma koşulları altında, El Gazi nihayetinde ‘gönüllü geri dönüş’ belgesi imzalamak zorunda bırakılmış ve Türkiye’den ayrılmıştır” dedi.
Rodi Polat, ilticanın en temel insan hakkı olduğunu belirterek, yönetimleri, mültecilere yönelik hak ihlallerine son vermeye, devletin insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırdı.
Başkan ve üyelerle baroda açıklama yapan İzmir Barosu Mülteci Komisyonu üyesi Dinçer Dikmen ise, “Dünyada ve Türkiye’de siyasetçiler zaman zaman gerçeği yansıtmayan haberlere dayanarak popülist söylemlerle mültecilere yönelik ayrımcı bir dil kullanmakta ve toplumu kışkırtmaktadır. Bu bakımdan bu sürecin giderek insanlık dışı bir hal aldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde özellikle bu açıklamanın yapıldığı sırada San Fransisco’da son yaşanan olaylar gayriciddi göç ve iltica politikalarının nihai sonucu olarak yabancılara karşı sergilenen ağır kriminalizasyon politikaları ve ırkçılık ile sonuçlandığını bizlere defaatle göstermektedir” diye konuştu.
Kaynak: MA