İnsan Hakları Haftası için konuşan İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, sürece değinerek, Türkiye’nin yasal mevzuatlara uyması halinde birçok sorunun çözülebileceğini ancak bir ‘direnç’ olduğunu belirtti
İnsan Hakları Haftası kapsamında Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ömer İbrahimoğlu’na değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, İnsan Evrensel Hakları Bildirgesi maddelerinin Türkiye’nin kuruluşundan bu yana hiç uygulanmadığını kaydetti.
Türkiye’de ötekileştirici politikalar hakim
Türkiye’de “ötekileştirilen” bir politikanın izlendiğini söyleyen Jiyan Tosun, “Ötekileştirme politikalarının genelde Kürtlere, LGBTİ+’ lara yönelik olduğunu görüyoruz. Özellikle 2013 yılı sonrasında yoğun göç aldığı için Türkiye bu ayrımcılık ve nefretin daha çok mültecilere yöneldiğini net bir şekilde gördük. Yine yaşam hakkı konusunda da iş cinayetlerini görebiliyoruz. İş cinayetlerinde devletin gerekli önlemleri almaması nedeni ile ciddi bir şekilde işçi kırımı olduğunu görüyoruz. Devletin en üst makamlarından da her zaman sözleşmeyle tamamen çelişecek söylemler olduğunu da görüyoruz. O açıdan beyannamede ki ilkelerin hem Türkiye’de yaşayan toplum açısından hem de devletin üst makamlarınca ya da kurumlarınca benimsendiğini söylemek çok mümkün değil” dedi.
Değişime direnç var
Sivil toplum örgütlerinin mücadelesi sayesinde Türkiye’de önemli hak kazanımların elde dildiğini belirten Jiyan Tosun, devletin buna karşı “direnç” göstermeye devam ettiğini söyledi. Jiyan Tosun, sözlerini şöyle sürdürdü: “En son Meclis komisyonunda Barış Annelerinin sözünün kesilmesi Kürtçe konuşmasının engellenmesi de buna bir örnektir. Barış Anneleri’nin sözünün kesilmesinin çok simgesel bir önemi var. Kürtlerle barışın konuşulduğu bir yerde hala Kürtçe dilinin yasaklanması, Meclis’te konuşulmasına izin verilmemesi temel ilkelerin benimsenmediğinin en açık örneğidir. Ama Türkiye’de hala bu yasaklı. Mevzuatta buna çok yer verilmiyor. Elbette 1990’lara göre esnemeler var. Ama dünyada gelişti. Dünyada olan gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de gelişmeler oluyor.”

Barış ve Demokratik Toplum sürecinin önemli bir süreç olduğunu söyleyen Jiyan Tosun, İHD olarak yaşanan ihlalleri tespit ettiklerini ve bugün gelinen aşamada çatışmasızlık ve barışın tartışılmasının önemli olduğunu ifade etti.
Yaşananların telafi edilmesi gerekiyor
1990’larda zorla kaybetmeler, köy boşaltmalar, faili meçhuller gibi çok sayıda yaşam hakkı ihlalinin yaşandığını anımsatan Jiyan Tosun, “Süreç kapsamında bu konuda devlete düşen bazı yükümlülükler var. O dönem yaşananların üstünün örtülmesi değil, bunların açığa çıkarılması ve telafi edilmesi gerekiyor” dedi.
Uluslararası sözleşmelere uyulması halinde Türkiye’de birçok temel sorunun çözüleceğinin altını çizen Jiyan Tosun, “TMK’nin değiştirilmesi, infaz yasasının değiştirilmesi gibi adımların atılması gerekiyor. Uygulayıcılar ulusal ve uluslararası yazılı hukuku benimsemediği için keyfi olarak uluslararası sözleşmeleri kendi istedikleri gibi yurttaş aleyhine kısıtlayıcı bir şekilde uyguluyor. En büyük sorun budur” diye belirtti.
Temel ilkeler benimsenmiş değil
İnsan Evrensel Hakları Bildirgesi’ne değinen Jiyan Tosun, sözlerini şöyle noktaladı: “Beyannamenin önemi 2’nci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan insan hakları ihlallerinin bir bütün olarak tüm insanlığı ilgilendirdiğini söyleyen ilk beyannamedir. Türkiye’de bildirgeyi tanıyan bir ülke. Ancak demokratik bir devlet olmayı başaramadığı için o günden bugüne hala benimsenen temel ilkelere uyduğunu söylemek mümkün değil.”
İSTANBUL









