Yeni yıla girerken iki dikkate değer olay meydana geldi: Yalova’da DAİŞ terör örgütüyle polis güçleri arasında 7 saat süren bir çatışma yaşandı. Lazkiye ve Tartus’da da Alevi Arapların “federasyon” talebini yükselttiği barışçı gösteriye Şara hükümeti silahla saldırdı.
Bu iki olay öğreticidir.
DAİŞ’e terör örgütü desem de bu örgütün çok geniş bir tabanı olduğunu unutmamamız gerekir. Türkiye’de milyonları bulan sünni Arap göçmen kitlesi bu örgütü “kahraman” olarak görüyor. Daha önemlisi Suriye’de iktidarı ele geçiren Şam el Tahrir örgütünü de DAİŞ’in “uzantısı” saydığı için destekliyor.
“Terörsüz Türkiye” bu resmin orta yerinde acıklı bir slogan olarak bakanın gözlerini tırmalıyor. Başkan Öcalan’ın tarihi açıklamasından bu yana ne Türk tarafında ne de Kürt tarafında ölüm yok. Silahlar susmuş. İlle de “terörsüz Türkiye” denilecekse, Kürdistan şu anda “terörsüz Kürdistan” olmuş. Ama Yalova İmralı’ya bakan bir yerleşim yeri ve orada 7 saat süren bir savaş yaşanmış. Demek ki, “terörsüz Türkiye’ye” ulaşmak için PKK’yle, YPG’yle değil, Arap Baharından beri Türk devletinin kader birliği yaptığı DAİŞ’le mücadele edeceksiniz. Ve bu terör belasına karşı Kobane’de savaşan PKK’li YPG’li YPJ’li gerillaların binlercesinin Rojava topraklarında yattığını ve o Rojava hapisanelerinde bulunan binlerce DAİŞ teröristinin başında QSD güçlerinin nöbette olduğunu unutmayacaksınız.
O zaman Rojava’yı “silahsızlandırma”, QSD savaşçılarını Şara’nın “Askerlik şubeleri” önünde kuyruğa dizme, Şara’nın ordusunda “erat” haline getirme politikanızı gözden geçireceksiniz. DAİŞ’i ne Türkiye ne de Şara durdurdu, Apocu gerillalar durdurdu. Bunu sakın unutmayın.
Terör tehdidi ne masaya oturduğunuz Bakur Kürdistanı’ndan ne de Rojava’dan kaynaklanmıyor; Yalova’da koskoca Türk devletiyle 7 saat çarpışan Yalova’daki DAİŞ’ten kaynaklanıyor. Biraz daha Suriyeli sünni Arap toplumunu ırkçı saldırılarla kışkırtmaya devam ettiğinizde başınıza neler geleceğini Yalova’ya bakarak görmeye çalışın.
Bu bir.
İkincisi CHP’yi TBMM Komisyonundan çekilmeye zorlayan CHP içi hiziplerin, Sözcü medya grubunun ve Cumhuriyet Gazetesinin içler acısı halleri. Bunlar güya ABD Büyükelçisinin Rojava’da “federasyon olmasa bile federasyona yakın bir çözüm” lafından hareketle Mazlum Abdi’nin Suriye’de âdem-i merkeziyetçi bir yönetim talebini “emperyalist bölücülük” olarak yerden yere vuruyorlar. Barrack’ı konuşturan Rojava’nın gücüdür ve DAİŞ tehdidine karşı biricik direniş noktası olmasıdır ve Rojava olmadığında Şara’nın dayandığı cihatçı Suriye ordusunu hizaya getirmenin mümkün olmadığı gerçeğidir.
Bunu geçelim. Gelelim Lazkiye ve Tartus’tan yükselen “federasyon” haykırışına. CHP seçmeninin saflarında Alevi yurttaşların büyük bir ağırlığı var ve ulusalcılar Kürt sorununa yan gözle bakarken Erdoğan’ın “mezhepçi” politikası karşısında Türkiyeli Alevileri bütün güçleriyle destekliyorlar.
Şimdi onlara soralım: Suriye nüfusunun yüzde on-onbeşini oluşturan, buna mukabil belli şehirlerde çoğunluk halinde yaşayan Alevi Arap’lar için nasıl bir çözüm öneriyorsunuz? “Üniter Suriye” dediğinizde bu Alevi Arapların Şara devletinde geleceğinin ne olacağını düşünüyor musunuz? Başında Şara’nın ve cihatçı askeri güçlerin bulunduğu hükümeti mi, yoksa “federasyon” isteyen Alevi Arap toplumunu mu destekliyorsunuz? Tamam, “federasyon” olmasın, ama âdem-i merkeziyetçi çözüme ne diyorsunuz? Hala “federasyon ya da âdem-i merkeziyetçi çözüm emperyalist-siyonist projedir, Alevi Araplar da tıpkı Kürtler gibi emperyalizmin taşeronudur” mu diyorsunuz?
Bunlar laikmiş. Sevsinler sizin laikliğinizi. Soruyorum, Hatay’ın bitişiği Lazkiye ve Tartus’da federal ya da özerk bir Alevi Arap yönetimi mi, ya da yine Hatay’la, Urfayla, Anteple bitişik Rojava’da bir özerk Kürt-Arap-Hıristiyan yönetimi mi Türkiye’de laiklik için dış teminattır, yoksa Alevi Arapları, Kürtleri, Hıristiyan toplumlarını üniter Arap İslam devletinin hakimiyetine alan Şara yönetimi mi? “Ama bunlar PKK uzantılarının kontrolünde” laflarını artık kesin. PKK kendini feshetmiş, silahsızlanma sürecine girmiş, boşverelim Suriye’yi Atatürk’ün kaplıcalarında sıhhat aradığı Yalova’da DAİŞ çeteleriyle devletiniz 7 saat boyunca çarpışmış. Ya bu çeteler Hatay’da, Urfa’da harekete geçerse ne yapacaksınız? Hele bir de Şara ile İsrail İbrahim Anlaşmasıyla birleşirse haliniz nice olur?
Hatay dedim. Hatay’a dikkat. Alevi Arapların yerleşimi Süveydiye (Samandağ) diken üstünde. Süveydiyeliler Lazkiye ve Tartus Alevilerinin hısım akrabaları. Hatay’da demografik yapı Suriye’den göcen Sünni Araplar lehine bozulmuş. Bu göçmen kitlesi içinde DAİŞ çeteleri, öyle sap gibi terör militanları olarak değil, aileler olarak örgütlenmiş. Hangi aile bunlardandır, hangi aile savaştan kaçan masumlardır belli değil. Tek bir kıvılcım Türkmen Sünni Yayladağı ile Alevi Arap Süveydiye’yi gırtlak gırtlağa getirir.
Takkenizi değil de fötr şapkalarınızı önünüze koyun ve düşünün.
Dedim ya, yılbaşının eşiğinde meydana gelen bu iki olay, çok öğreticidir.








