İktidar son sekiz aydır Kürt sorununu çözmek için, Öcalan görüşmeleriyle adım atma çabası içine girdi. Bu son sekiz ay içinde Kürtlerin adımlarına karşı Cumhur İttifakı’ndan olumlu adımların atılmadığına şahit oluyoruz. Kürt çözümü ile birlikte Türkiye içi çözümü ele almak gerekir. Türkiye şu an için demokrasi, ekonomik ve hukuk konusunda çökmüş durumda. Kendi içinde bu sorunları çözemeyenler nasıl olacak da demokrasi ve hukuk yönünden ele alınması gereken Kürt sorununu çözecek. Durum için şu atasözünü kullanmak yerinde olur: “Lafla peynir gemisi yürümez.” Muhalefet edenleri sahte tanıklarla cezaevinde tutanlar, hangi demokrasi ve hukuk anlayışıyla sorunu çözecek. En hayati sorunu çözmek için Meclis’in toplanması lazım ama zamana yayarak çözümsüzlüğe doğru gidişat var. Yakında bayram tatili arkasından Meclis’in yaz tatili var, bütün konular sonbahara kalır. Çok çalıştılar zaten, ellerini havaya kaldırmaktan yoruldular. Adli tatile ise hiç gerek yok zaten adalet tatilde daha doğrusu sarayda.
PKK, Öcalan’ın söylemlerini yerine getirdi. Kongresini saldırılar içinde gerçekleştirdi, kendisini feshetti ve silahları bırakacağını açıkladı. Buraya kadar her şey yolunda gözüktü. İktidar ne yaptı, şartlar olarak silahlarını bırakacaklar, teslim olacaklar dedi. Silahlar öyle kolay bırakılamaz bu şartlar altında. KHK, kayyum ve hasta tutukluların durumu ele alınmadan, PKK ile iltisaklı olan siyasiler serbest olmadıktan sonra hangi çözümden bahsediyorsunuz. Ben iktidar olduğum müddetçe o cezaevinde kalacak diyen bir cumhurbaşkanından çözüm beklenir mi? Kürt halkı da bu sürece ikna edilmelidir. Nasıl ki Türk halkının hassasiyetleri varsa -ki onlar da sorgulamalıdır neden savaştık diye, Kürt halkının da hassasiyetleri vardır. Binlerce köy boşaltıldı, faili meçhul cinayetler ve kayıpların da hesabı verilmelidir. Savaştan gelir elde edenlerin sorgulanması kim olursa olsun şarttır.
Rojava konusu da çözümün başka bir adımıdır. Türkiye Suriye içindeki savaşta baştan beri tutumunu göstermiştir. Kamplardaki IŞİD’lilerin sorumlularının geçici Şam hükümetine devredilmesini talep ediyor. HTŞ demek zaten IŞİD demek. Savaş suçlularını Şam’a teslim etmek IŞİD’i IŞİD’e entegre etmek demektir. Bu akıl dışı bir tutumdur ve Türkiye buna destek vermektedir. Şara eğer kendi Kürt sorununu çözemezse çözülecektir. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun açıklamaları onun için çok önemlidir: “Değerlendirmelerimize göre Suriye geçici hükümeti çökebilir ve ülke kapsamlı bir iç savaşa sürüklenebilir. Bu durum aylar, haftalar değil günler sonra bile gerçekleşebilir.” Belli ki Türkiye’nin desteklediği IŞİD ve SMO da bu iç savaş gerçekleştiğinde ortadan kalkacaktır. Öyle anlaşılıyor ki Şara’ya verilen zaman doluyor. Suudi ve Türkiye desteğiyle ayakta duran bu geçici hükümet her an yıkılabilir.
Ortadoğu yeniden yapılandırılacak. Umarız sorunlar savaşlarla değil masa başında oturan siyasi çevrelerin katkılarıyla olur. Dünya bir savaş girdabında. Rusya – Ukrayna, Hindistan- Pakistan ve Ortadoğu’dan barış seslerini duymak istiyoruz.