Kürt halkının önderim dediği Abdullah Öcalan’a doğru yaklaşılmayacak, ama kendini sol ve demokrat olarak gösterecek! Buna ne Kürtler ne de gerçek sol ve demokratlar inanır. Dolayısıyla kendini sol ve demokrat olarak görenler Abdullah Öcalan’a yönelik saldırılara karşı çıkmalıdır
Dr. Hayri Hazargöl
Barış ve Demokratik Toplum süreci 2. yılına girdi. Barış, Türk devletinin Kürt halkıyla barışmasıdır. Demokratik entegrasyon böyle gerçekleşir. Çünkü 100 yıldır Kürt halkına görülmedik bir zulüm uygulandı. Kürtler üzerinde kültürel soykırım yürütüldü. Kimlik ve dil inkarı ve bu temelde yürütülen asimilasyon Kürtleri Türkleştirmeyi amaçlıyordu. Barış olacaksa bu politikaların bırakılması gerekir. Demokratik Toplum ise Türkiye’nin demokratikleşmesi ile gerçekleşecek bir durumdur. Kültürel soykırımdan vazgeçip barışmak da demokratikleşme ile mümkündür. Kürt halkının önder kabul ettiği Abdullah Öcalan da Türk devletine bu yönlü adımlar attırmaya çalışıyor. Kürt sorununun çözümü doğrultusunda atılan her adım Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolunu açar. Hatta dönüşü olmayan bir demokratikleşme sürecine girilir.
Kürt halkına önderlik eden Abdullah Öcalan Türkiye’yi 100 yıllık bir problemden kurtarmaya çalışıyor. Ne var ki, Türkiye’de bazı kesimler barış karşıtlığı yapıyor. Barış için inisiyatif alan Abdullah Öcalan’a saldırıyorlar. 50 yıl süren savaşın lideri olanla nasıl görüşme olur, diyorlar. Dünyanın her yerinde barış hasımlar arsında yapılır, savaşanlar arasında yapılır. PKK’ye önderlik yapmış, bu nedenle muhatap almayın, demek barış karşıtı olmaktır. Barış karşıtı değiliz ama Abdullah Öcalan’la olmaz, diyorlar. Bunu diyenler Kürtlerin temel haklarını tanımak istemeyenlerdir. Savaştan rant elde edenlerdir. Apo karşıtlığı ile rant elde etmek isteyenlerdir. Çünkü savaş sürerse Apo ve Kürt karşıtlığının rantını yiyeceklerdir.
Kürtlerle barışılacaksa onların lideri muhatap alınacaktır. Kürtler Abdullah Öcalan’a önderim diyorsa o zaman Kürtlerle barışın muhatabı Öcalan’dır. Türkiye’de de dünyada da bu önderliğin Kürt halkı üzerinde büyük etkisi olduğu biliniyor. Devlet Bahçeli bu nedenle İmralı’ya seslenmiş, Meclis’e gelip konuşma yapması çağrısında bulunmuştur. Herkes de biliyor ki bir barış olacaksa Öcalan liderliğinde olacaktır. Dolayısıyla bu lidere saygısızlık ve hakaret etmek açıkça barış karşıtlığıdır.
Özal, neden Abdullah Öcalan’ı muhatap aldı? Necmettin Erbakan, neden Öcalan’a birkaç mektup göndermiş? 2007-2015 arası AKP iktidarı, neden Abdullah Öcalan’ı muhatap aldı? Şimdi de neden Abdullah Öcalan çağrı yapsın deniyor? Çünkü Kürtler, sadece Türkiye’de değil, Suriye’de, İran’da, Irak’ta ve yurt dışında Abdullah Öcalan’ı dinliyor. Bu gerçekler ortadayken Abdullah Öcalan karşıtlığı Kürt karşıtlığıdır.
Barış karşıtlığı yapanların bazıları maskeleri düşmesin, gerçek yüzleri görülmesin diyerek biz barış karşıtı değiliz; İmralı’ya karşıyız, diyorlar. Abdullah Öcalan Kürtleri temsil etmiyor, diyorlar. Abdullah Öcalan’ın Kürtleri temsil ettiği onlarca, hatta yüzlerce defa ispatlanmıştır. Belki de dünyada hiçbir lider halkını bu düzeyde temsil etmemiştir. 27 yıldır zindanda olduğu halde halk bu önderlerini bırakmıyor. Kürt kadınlarının büyük çoğunluğu Abdullah Öcalan’ı sadece Kürt halkının önderi olarak görmüyor, kadın önderi olarak da kabul ediyor.
Özcesi Abdullah Öcalan Kürtleri temsil etmiyor demek düpedüz demagojidir. Ya da Kürt inkarı zihniyet ve politikaların propagandasıdır. 50 yıldır Kürt halkına yönelik her türlü baskı ve zulmü yapanlar aynı zamanda Abdullah Öcalan düşmanlığı yapmışlardır. Bunlar sadece Kürt düşmanı değildir, aynı zamanda demokrasi düşmanıdırlar. Zaten Kürt sorunu çözülmeden Türkiye ne demokratikleşir ne de zihniyet değişikliğine uğrar. Bunu anlamayanlar Türkiye siyasi gerçeğinden uzak olanlardır.
Türkiye’de sol olmanın da demokrat olmanın ölçüsü de Kürt halkının özgürlük mücadelesinden yana olmaktır. Bu açıdan Abdullah Öcalan’a yaklaşım belirleyicidir. Kürt halkının önderim dediği Abdullah Öcalan’a doğru yaklaşılmayacak, ama kendini sol ve demokrat olarak gösterecek! Buna ne Kürtler ne de gerçek sol ve demokratlar inanır. Dolayısıyla kendini sol ve demokrat olarak görenler Abdullah Öcalan’a yönelik saldırılara karşı çıkmalıdır. Bu, öznel bir yaklaşım olarak görülemez. 50 yıllık Türkiye tarihi ve Kürtlerin mücadelesi bu gerçeği en yalın biçimde gözler önüne sermiştir.
Faşistlerin ve Kürt düşmanı zihniyet ve oluşumların Kürt halkının önder kabul ettiği Öcalan’a yönelik saldırılarının hiçbir değeri yoktur. Onlar Kürt düşmanı olmanın ve Kürtleri kültürel soykırıma uğratıp Türkleştirme politikalarının gereği olarak bunu yapıyorlar. Açıkça Kürt halkı ile Türk halkının kardeşçe yaşamasını istemeyenlerdir. İstiyorlar ki, Kürtlerin önderliği ezilsin, Kürtler iradesiz kalsın. Böylece kültürel soykırım politikası sürsün.
Tabii ki Kürtler önderlerine sahip çıkacaktır. Önderliğine sahip çıkmayan ya da önderliksiz kalan bir halk, soykırım zincirini kırıp özgürlüğüne kavuşamaz. Kürtler bu bilinçle tüm saldırılara ve özel savaş oyunlarına ve psikolojik harekatlara rağmen önderlerine sahip çıkıyorlar.
Aklı, beyni Kürtler üzerinde egemenlik sürdürenlerin ideolojik saldırıları ve psikolojik savaşı ile çarpıtılmayanlar ve dumura uğratılamayanlar Öcalan gerçeğini objektif olarak değerlendirirler, Kürtlerin önderliği budur, barış da onunla yapılır derler.
Aslında Abdullah Öcalan’a yönelik saldırı, kaynağını ve gücünü AKP iktidarının politikalarından alıyor. Çünkü Barış ve Demokratik Toplum sürecini doğru ele almıyorlar, araçsallaştırıyorlar. Buna karşı çıkıp AKP’ye Kürt sorununun çözümünde adım at demeyenler de AKP’nin araçsallaştırma politikalarını farklı biçimde sürdürenlerdir.
Abdullah Öcalan 50 yıllık siyasi serüveniyle Kürtlerin önderi ve Kürt sorununun çözümünün muhatabı olmuştur. Bunu anlamayanlar ve karşı çıkanlar Türkiye’nin çıkmazlar içinde boğulmasının aktörü konumunda olanlardır. Abdullah Öcalan’a doğru yaklaşmadan Türkiye’nin hiçbir sorununa çözüm bulamazlar. Sadece özel savaş kulvarında siyasetçilik oynarlar.
Özcesi sürece karşı çıkmak Kürt karşıtlığının tezahürüdür; sürecin barış ve demokratikleşme ile sonuçlanması için mücadele edenler ise gerçek barış ve demokrasi yanlısı olanlardır.