• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
10 Aralık 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar Ziya Güler

İmralı tutanağının gölgesinde siyaset

10 Aralık 2025 Çarşamba - 00:00
Kategori: Yazarlar, Ziya Güler
Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı

Bilindiği gibi, geçen yıl ekim ayında Bahçeli’nin DEM heyetini ziyaretiyle başlayan süreç hâlâ devam ediyor. Bahçeli’nin el sıkışmasından ve o meşhur “Öcalan gelsin, Meclis’te konuşsun” çağrısından sonra geçen yaklaşık beş ay, “Bir sürecin içindeyiz miyiz, değil miyiz?” tartışmalarıyla geçti. O dönemki tartışma programlarını hatırlayanlar bilir: “Biz artık bir sürecin içindeyiz” tespiti ve bunun resmen dile gelişi 27 Şubat’tan sonra oldu.

Söylemek gerekirse: Ekimde başlatılan girişler önemliydi, fakat sürecin kurumsallaştığı ve siyasi takvimin netleştiği tarih 27 Şubat’tır. “Peki 27 Şubat öncesini neden süreç olarak görmüyoruz?” sorusu makul bir itirazdır.

Şöyle ki: Barış süreçleri devleti merkeze alan bir stratejiyle, eğer hızlı başlatılıp hızlı sonuçlandırılmak isteniyorsa, tüm ana aktörlerin süratle sürece entegre edilmesini ve kolektif hareketi gerektirir. 27 Şubat’tan sonra yapılan resmi açıklamalara bakıldığında, sürecin hızlı ilerletilmesi fikri kamuoyuna yansıtıldı. Ancak ekim ayından 27 Şubat’a kadar geçen dönemde, Bahçeli ve DEM Parti dışındaki siyasi aktörler Kürt sorunundan ya da olası bir müzakere sürecinden konuşmaktan özenle kaçındı. İktidar cephesi de özellikle CHP’nin sürece odaklanmasını engellemek ve meseleyi kendi tabanına anlatmasını sekteye uğratmak için siyasi araçların tamamını kullandı.

18 Mart sonrasında kendi içine çekilen CHP hâlâ tam manasıyla toparlanabilmiş değil. CHP Genel Başkanı Özel’in ara sıra dile getirdiği ve “Biz de istiyoruz ama şu an yangın var” ruhunu taşıyan açıklamalarının pratikte karşılık bulamamasının arkasında bu siyasi izolasyon ve taban endişesi yatıyor.

Özel’in durumu metaforik olarak şu: Bir yandan alev alan evine kovalarla su taşımaya çalışan, öte yandan borçlu olduğu market sahibine “Evimi önce kurtarayım, sonra hesabı görürüz” diyen bir siyasetçi. Market sahibinin hangi endişeyle baktığını da tahmin etmek zor değil: Toptancıların gücü ve uluslararası bağlantılar (ABD, İsrail vb.) konuşuluyor; geçmişin yükleri, ekonomik ve jeopolitik bağımlılıklar hâlâ gündemde. Bu şartlar altında arada kalan aktör Özel oluyor.

Sayın Özel’in bilmesi gereken bir gerçek daha var: Süreci bulandırarak hızlandırmaya çalışan çevreler şimdiden İmralı tutanaklarının içeriğiyle oynamaya ve bu içerikten hareketle saldıracakları siyasi zeminleri inşa etmeye çalışıyorlar. Suyu bulandıranlar çok iyi farkında ki Rojava ile kurulacak herhangi bir temasa dair algı yönetimi, olası geri dönülemeyecek kırılmalara yol açabilir. Yeniden alevlenebilecek bir çatışma, seçime kadar sürer ve siyasal dengeleri kökten değiştirir.

Sayın Özel’i son iki yıldır takip ediyorum: Genel başkanlık öncesindeki kürsüdeki güçlü ve kendinden emin duruşu, yeni dönemin siyasetinde etkili olabilecek bir lider profili vaat ediyordu. Kendi tabanını demokratik zemine çekme çabası ve Kılıçdaroğlu ile yarışını kazanması, ona tabanda bir umut kaynağı sağladı. İmamoğlu ile sürdürdüğü ilişki farklı bir stratejik eksende değerlendirilebilir; ancak partinin üzerindeki yoğun baskıya rağmen ayakta durmayı başarması onun siyasi sermayesine eklenmiştir.

Buna rağmen, bu kadar deneyim ve mevzi kazanmış bir aktörün İmralı’ya heyet göndermeme kararını anlamakta zorlanıyorum. Evet, çevresinde “eski kurt” siyasetçiler, yazılarla etki gösteren isimler ve kamuoyunu kışkırtan çevreler var; bunların baskıları siyasetin kaderini etkileyebilir. Milliyetçi retorik, bayrak ve vatan söylemleri hâlâ kamuoyunda ses getiriyor; bundan nemalanan refleksler siyasete yön veriyor.

Fakat Özel, siyasetin merkezi gerçeğini biliyor: Güç tabandadır. Halkın desteğiyle çoğu engel aşılabilir. Son kurultay, Özel’in arkasında ciddi bir kamuoyu desteği olduğunu gösterdi. Eğer Özel, Kürt meselesinde söylediklerinde samimiyse, artık onu durduracak bir mecra yoktur.

Peki Sayın Özel ne yapmalı?

Bence, özellikle 27 Şubat’tan bu yana hızlanan süreci soğukkanlılıkla ve stratejik bir hızla okumalı. Neden “hızla” okuması gerektiğini şöyle açıklayalım: Tarihsel yükler ve eskimiş senetler, talepleri canlandırıyor; şimdi herkes hakkını almaya çalışırken ortamın kaotik olması muhtemel. Siyasi ortamlarda en çok susan cezalandırılır. “Ne acelemiz var?” diyebilecek kadar zamanımız yok; atlar şaha kalkmış durumda ve yön ya batıya ya da öz’e (içe) kayma riski taşıyor. Batıya olan borçluluk gerçek bir parametre; bu nedenle “azıcık aşım, kaygısız başım” tavrı artık geçerli değil. Gazali’ye dönüp felsefi bir temelde demokratikleşme gündeme alınabilir; ama bunun pratik karşılığı, Kürtleri de kapsayan somut politik adımlardır. Sözünü ettiğim Kürtler, Hegel’i rahatsız edecek kadar iddialı, ahlaki ve politik bir aktör topluluğudur.

Son olarak, süreç yönetimi açısından somut bir öneri: Sayın Özel, kendi ekibini derhal kurup İmralı’ya bir heyet göndermelidir —henüz siyasi zemin fazla bulanıklaşmamışken ve sürecin meşruiyeti sorgulanmadan önce. Bu hamle hem demokratik sürecin sahiplenilmesini sağlar hem de manipülatif aktörlerin hamle alanını daraltır.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Toplumsal katılım ve müzakere

SON HABERLER

Muaviye oyunları, Hüseynî direniş: Barışın sınavı

İmralı tutanağının gölgesinde siyaset

Yazar: Heval Elçi
10 Aralık 2025

Toplumsal katılım ve müzakere

Toplumsal katılım ve müzakere

Yazar: Heval Elçi
10 Aralık 2025

ABD’nin güç kaybı ve yeni sistemin kodları

ABD’nin güç kaybı ve yeni sistemin kodları

Yazar: Heval Elçi
10 Aralık 2025

Konuşanlar ve kekeleyenler

Konuşanlar ve kekeleyenler

Yazar: Heval Elçi
10 Aralık 2025

Arzu Yılmaz: Şara misyonunu tamamladığında gönderilecek

Arzu Yılmaz: Şara misyonunu tamamladığında gönderilecek

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
10 Aralık 2025

İstanbul barış dersleri

İstanbul barış dersleri

Yazar: Heval Elçi
10 Aralık 2025

DEM Parti Rojin Kabaiş dosyasını Meclis’e taşıdı: Gerçek örtbas ediliyor

AYM, Sayıştay, Adalet ve Dışişleri Bakanlığı’nın bütçeleri kabul edildi

Yazar: Yeni Yaşam
9 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır