Yusuf Gürsucu / İstanbul
Türkiye’de Trakya ve Diyarbakır coğrafyasında tarım arazileri ve sularını zehirleyen kaya gazı ve petrolün üretimleri için sondajlar artıyor. Yarattığı kirlilik nedeniyle İngiltere bu süreci yasakladı
Yeraltının 2-5 bin metre altında bulunan kayaçların içine zehirli kimyasallar katılan yüksek miktarda su ile çatlatma yöntemi olarak özetlenen kaya gazı ve petrolü üretimleri İngiltere toprakları içinde yasaklandığı duyuruldu. Yasak derhal yürürlüğe girdi. Hükümet ayrıca kaya gazı ve petrolü üreten şirketlere, gelecekteki projelerini desteklemeyeceği konusunda uyarıda bulundu. Hükümetin aldığı bu karar fosil yakıt endüstrisindeki yeni büyüme sahası olarak görülen kaya gazı ve petrolüne yatırım yapmayı umut eden şirketlere büyük bir darbe olurak nitelendi. Fransa, Almanya ve Avusturya gibi dünyanın birçok ülkesinde yasak olan üretim Türkiye’de ise büyük desteklerle sondaj sayısı her geçen gün artıyor.
Depremler yasağı tetikledi
İngiltere’de ekolojistler ve çevreciler için büyük bir zafer niteliğinde olurken şirketler şaşkınlık içinde. İngiltere’nin tek aktif kaya gazı sondaj bölgesi olan Lancashire’daki Preston New Road’daki çalışmalar, hükümetin deprem sınırlarını ihlal eden çok sayıda depremin tetiklenmesinden sonra geçtiğimiz yaz sondajlar durdurulmuştu. Geçtiğimiz gün hükümetin aldığı kararla kaya gazı sondajları ve üretimi yasaklandı.
İstanbul depremi
Trakya’da Silivri civarına kümelenen uluslararası kaya gazı şirketleri uzun süredir sondajları sürdürürken üretime de başlamış durumdalar. Aynı zamanda deniz içinde sürdürülen doğalgaz sondajları ve kaya gazı sondajlarının İstanbul depremini tetiklediği ifade ediliyor. Marmara Denizi’nde İTÜ ile birlikte incelemelerde bulunan Fransız deprem uzmanı Marmara Denizi’nde yaptığı inceleme sonrası ‘doğalgaz sondajlarının’ beklenen Marmara depremini tetikleyebileceğini belirtmişti. Ancak tüm uyarılara kulak tıkayan iktidarın onbinlerce insanın ölebileceği ve evlerinin yok olacağı gerçeğinin umurlarında bile olmadığı, sondajların her geçen gün büyümesinden anlaşılıyor.
Bakan Dönmez: Hız vereceğiz!
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Silivri’de bulunan TPAO Batı Çeltek-1 Kuyusu ve Batı Değirmenköy 4-5 Kuyuları ateşleme (flare) töreninde yaptığı açıklamada, “Trakya’da klasik olmayan yani unkonvansiyonel yöntemle (hidrolik kırılma yönetimiyle kaya gazı ve petrolü çıkarma) arama çalışmalarına hız vereceğiz. Benzer şekilde Güneydoğu’da da ‘unkonvansiyonel’ usullerle petrol üretimiyle ilgili çalışmalarımız da var. Gerek TPAO’nun gerekse faaliyet gösteren diğer özel sektör şirketlerinin çalışmalarındaki temel amacımız klasik olmayan yöntemle üretimi gerçekleştirerek bunu ticari hale getirmek ve yurt dışındaki bilgi ve tecrübeyi buraya taşımaktır” diye belirmişti.
Şirketler kolları sıvadı
Diyarbakır ve Trakya bölgesinde zengin rezerv alanları olduğu açıklamaları her gün yinelenerek tekrarlanmakta. Bu amaçla her iki bölgede dünya enerji devlerine ve yerli uzantılarına sondaj ve işletme lisansları verildi. Diyarbakır’da Schell firması ve TransAtlantic Petroleum sondaj çalışmaları ve gaz üretimine başlarken, TransAtlantic Petroleum ve alt şirketi olan Kanadalı Valeura Energy’nin bağlı ortaklığı olan Thrace Basin Natural Gas (Türkiye) Co. Trakya’da uzun süredir bu işlem gerçekleştirmekte. Ayrıca Çin Devlet Petrol Şirketi CNPC’nin iştiraki Greatwall Drilling Company ile birlikte İhlas Holding AŞ, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) aynı amaçla Diyarbakır bölgesinde bu üretime başlamak için hazırlanmaktadır.
Kaya gazı ve petrolü
Bir kaya gazı veya kaya petrolü sondajında birçok kimyasal ve kum eklenen su, yerin 2 ila 5 bin metre altına ortalama 15-20 kez basılır. Bir basımda ortalama 18 bin metreküp su kullanılmaktadır. Bir kuyu için toplamda ise yaklaşık 300 bin metreküp su kirletilerek yerin altına basılır ve bu yolla yeraltı suları yani akiferler yeraltında bulunan ağır metallerle buluşup yer yüzüne çıkarılırken çevresindeki yaşam da yok olur. Yeraltına basılan, zehir halini almış su ile karbon kayaçlar yatay sondajlarla patlatılır ve açığa çıkan gaz veya petrol yukarıya alınır. ABD’de kaya gazı şirketleri ile çiftçiler arasında ‘su savaşları’na neden olan bu süreçlerde birçok bölgede yeraltı suları kullanılamaz hale geldiği bilinmektedir.
Arz’a yolculuk
Yeryüzünü betona boğan, her yanı kirletip yaşanmaz hale getirenler yeni zenginleşme kapısı olarak yerin altını oymaya yani arz’a doğru yolculuğa başladıkları bir dönemde kaya gazı ve petrolü anlaşmaları da Türkiye’de artıyor. Sermaye çevrelerince olağanüstü bir gelişme olarak yansıtılan kaya gazı çıkarılmasının depremlerde artışa, yeraltı su rezervlerinin kirlenmesine ve iklim değişikliklerine yol açacağı ise bilinçli biçimde yok sayılıyor.
Tam bir ekolojik yıkım!
Eski Enerji Bakanı Taner Yıldız yaptığı bir açıklamada kaya gazı çıkarımına karşı olası protestolar için uyarıda bulunarak, “Şayet protesto olursa bunun doğalgaz ithalat lobisiyle alakalı olduğuna hükmedeceğim” sözleriyle sürecin nasıl ilerleyeceğini gözler önüne seriyordu. Ancak bu sözlerin sermaye gözüyle ifade edilen sözler olduğu belli. Ekosistemin yok edilmesi pahasına yürütülen bu süreçte, kaya gazı ve petrolü üretimi temiz su kaynaklarını hem tüketip hem de son damlasına kadar kirletecek. İnsan dışında kalan canlı yaşam da bundan en ağır biçimde etkilenecek. Tarımsal üretim bölgesi olan Trakya ve Diyarbakır’ın bu özelliğinden vazgeçildiği hem tarım politikalarından hem de enerji politikalarından anlaşılabilmektedir.