Irak Maliye Bakanlığı, 2025 yılı bütçesinde Kürdistan Bölgesi Yönetimi’ne yönelik finansal desteği kesme kararı aldı. Özünde bir siyasi kriz olan bu mali krizin, tam da Kürt sorununun çözümünün tartışıldığı bir süreçte yeniden gündemleştirilmesi manidar
Mervan Özdemir
Irak ve Federe Kürdistan Bölgesi arasındaki mali kriz, tehlikeli sonuçlar doğurma potansiyelini taşıyacak şekilde yeniden gündemde. Bir süredir ‘yamalanarak’ geçiştirilmeye çalışılan ve özünde bir siyasi kriz olan bu mali krizin, tam da Kürt sorununun çözümünün tartışıldığı bir süreçte yeniden gündemleştirilmesi oldukça manidar.
28 Mayıs’ta Irak Maliye Bakanlığı, 2025 yılı bütçesinde Kürdistan Bölgesi Yönetimi’ne yönelik finansal desteği kesme kararı aldı. Bakanlık, yılın geri kalanında bölge çalışanlarının maaşlarının ödenmeyeceğini açıkladı.
Kararın gerekçesi: Vermediysen alamazsın!
Karar, 2023-2025 dönemini kapsayan üç yıllık federal bütçe yasasına dayandırılıyor. Bu yasaya göre Kürdistan Bölgesi Yönetimi, federal bütçeden %12,67 pay alabilmek için iki temel yükümlülüğü yerine getirmek zorundaydı:
- Günlük 400.000 varil ham petrolü Bağdat’a teslim etmek
- Petrol dışı gelirlerinin yarısını merkezi hazineye aktarmak
Ancak Maliye Bakanlığı’nın son denetimlerine göre, Kürdistan Bölgesi Yönetimi bu koşulları tam olarak sağlamadı. Bakanlık, Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin elinde tuttuğu petrol gelirleri, Bağdat’a aktarılması gereken petrol dışı gelirler ve daha önce yapılan maaş ödemelerinin toplamının üç yıllık bütçe payını karşıladığını öne sürüyor.
2024 yılındaki ortak mali denetimlere göre Kürdistan Bölgesi’nin 400 milyar dinarı aşan petrol dışı geliri mevcut. Bağdat’a göre Hewlêr’in kendisine aktarması gereken petrol dışı gelirlerinin oranı yüzde 50. Bu oran esas alındığında şimdiye kadar aktarılmış olması gereken bütçe tutarı en az 200 milyar dinar. Ancak Maliye Bakanlığı’na göre Kürdistan Bölgesi, Bağdat’a sadece 50 milyar dinar aktardı.
Diğer yandan Hewlêr, Bağdat’a günlük olarak 400.000 bin varil petrolü teslim etmeli. Irak’a göre her ne kadar petrol ihracatı Paris Tahkim Mahkemesi’nin kararıyla durdurulmuş olsa da petrolün Irak’a aktarılması önünde yine bir engel yok. Yasal karar, petrolün sadece ihraç edilmesini engelliyor.
Ancak iki taraf arasında dikkat çeken diğer bir iddia, daha doğru deyimle karşılıklı suçlama, Irak’ın Kürdistan Bölgesi’nin bütçe payını sağlıklı bir şekilde göndermediği, diğer yandan Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin Irak’tan vergi kaçırdığı, hatta resmi üretimin çok ötesinde kaçak petrol üretimi ve ticaretinin yaptığı.
Burada dikkat çeken şey, sorunun neden bu dönemde patlak verdiği. Açıklamalar baz alındığında sorun uzun bir geçmişe dayanıyor, fakat ne hikmetse taraflar sorunu yeni gerçekleşen ve olağan dışıymış gibi yansıtmayı daha uygun buldu. Fitili ateşleyen ilk isim ise, 2017’deki bağımsızlık referandumundan bu yana suskunlaşan Mesud Barzani.
Barzani’nin ‘durduk yere’ çıkışı
Kürdistan Bölgesi, ABD şirketleriyle 110 milyar dolarlık petrol anlaşması yapması, sorunun başlangıcı gibi algılansa da sorunu su yüzüne çıkaran, Mesut Barzani’nin 15 Mayıs’taki açıklaması oldu.
Oysa KDP Başkanı Mesut Barzani uzun süredir sessizdi. Ne var ki, 15 Mayıs’ta Bağdat’ın Kürdistan Bölgesi Yönetimi’ne yönelik maaş ödeme düzenini açıkça reddettiklerini duyurdu. Barzani açıklamasında, önümüzdeki aylarda benzer bir aksaklığa tahammül göstermeyeceklerinin altını çizdi.
Bu çıkışın, Irak’ta Kasım ayında yapılması planlanan seçimler öncesine denk gelmesi ve hemen akabinde ABD şirketleriyle petrol anlaşmalarının imzalanması da dikkat çekti.
Mesut Barzani’nin yaptığı açıklamayı kimi gözlemciler Bağdat’a yönelik son yılların en sert açıklaması olarak değerlendirilirken, kimileri de 2017’deki bağımsızlık referandumu öncesindeki çıkışlarına benzetti. Ancak yine de işin perde arkasında neler olduğu tam kavranamadı.
ABD şirketleriyle anlaşma
20 Mayıs’ta Kürdistan Bölgesi Yönetimi’nin, ABD’de toplam değeri 110 milyar doları bulan iki büyük anlaşmaya imza atması, Barzani’nin açıklamasının hem içerik hem de ton olarak neye karşılık olduğunu daha iyi yerine oturttu.
Bölge Hükümeti’nin altına imza attığı bu anlaşma, Mart 2023’te uluslararası tahkim mahkemesinin Irak hükümeti lehine verdiği kararla durdurulan Kürt petrol ihracatının ardından imzalanan ilk enerji kontratları olması da ayrıca dikkat çekti.
Fakat burada dikkat çeken diğer bir husus ise, her iki enerji sözleşmesinin de YNK’nin denetimindeki Süleymaniye vilayetindeki sahaları kapsamasıydı.
İlk anlaşma, ABD merkezli HKN ile Onyx Group’un ortak girişimi olan Miran Energy ile yapıldı ve Miran sahasında doğalgaz geliştirmeyi hedefliyor. Yaklaşık 8 trilyon fit küp gaz rezervine sahip olduğu tahmin edilen sahada, projenin ilk aşamasının 18 ila 20 ay içinde başlaması ve günlük 50 ila 70 milyon fit küp gaz üretilmesi bekleniyor.
İkinci sözleşme ise, Western Zagros Şirketi ile petrol ve doğal gaz üretimi üzerinden gerçekleştirildi. Bu anlaşma, Topxane ve Kurdemir sahalarından üretimi artırmayı amaçlıyor. Kürdistan Bölgesi Doğal Kaynaklar Bakanı Kemal Muhammed, sözleşmelerin imzalanmasından önce Irak merkezi hükümetine danışılmadığını açıkladı.
Paris Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin 2023 yılında Kürdistan Bölgesi’nin Irak merkezi hükümetinden habersiz veya bağımsız bir şekilde petrol ticareti yapamayacağına dair kararı var. Bu karar, Irak’ın şikâyeti üzerine açılan dava sonucu alınmış ve bunun sonucunda Türkiye-Kürdistan Bölgesi arasındaki petrol ticareti de durdurulmuştu.
Uluslararası Tahkim Mahkemesi’nin kararına rağmen bu defa arkasına ABD şirketlerini alan Kürdistan Bölgesi, hukuken bir karşılığının olmayacağını bile bile aynı hatayı tekrar ediyor. Bu da başlı başına amacın sadece bir ticari anlaşma olmadığını, arkasında daha derin hesapların olduğu bir siyasetin hayata geçirildiğini gösteriyor.
Devam edecek….