İran’da eğitimli kadınlar, erkek egemen iş piyasası ve cinsiyetçi politikalar nedeniyle aile evine dönüyor. Tersine göç, kadınların bağımsızlığını yok ediyor
İran’da üniversite mezunu kadınlar, erkek egemen iş piyasası ve toplumsal baskılar nedeniyle aile evine dönmek zorunda kalıyor. Bu tersine göç, cinsiyetçi politikaların ve yapısal engellerin bir sonucu olarak kadınların bağımsızlığını kısıtlıyor.
İran’da eğitimli kadınlar, üniversite sonrası iş bulamama ve toplumsal baskılar nedeniyle aile evine dönüyor. Üniversiteler kadınlara kapı açsa da, cinsiyet kotaları, ideolojik kontroller ve erkek öncelikli iş piyasası, kadınların istihdamını engelliyor. Bu durum, kadınları düşük gelirli, istikrarsız işlere veya eve yönlendiriyor, bağımsızlıklarını ve özgüvenlerini zayıflatıyor.
Devletin erkek egemen politikaları, medya ve yasalar aracılığıyla “itaatkâr ev kadını” modelini dayatıyor. Eğitimli kadınların aile evine dönüşü, bireysel bir tercih değil, İran’ın siyasi ve kültürel sisteminin bir ürünü. Örneğin, Tahran Üniversitesi’nden siyaset bilimi doktorası yapan Zhinda, ideolojik testler nedeniyle iş bulamadı ve düşük gelirli bir işe razı olup sonunda aile evine döndü. Benzer şekilde, sosyal bilimler mezunu Leyla, iş aramak için gittiği şehirlerde iş bulamadı ve Kirmanşah’taki evine döndü. Mimarlık mezunu Zahra T. ve İngilizce mezunu Manşt B. de benzer engellerle karşılaşarak aile evlerine geri döndü.
Bu tersine göç, kadınların kamusal alandan dışlanmasını ve cinsiyet uçurumunu derinleştiriyor. İran’ın siyasi yapısı, kadınların bağımsızlığını tehdit olarak görüyor ve onları eve hapsetmeyi sürdürüyor. Bu durum, ülkenin insan potansiyelini boşa harcıyor ve cinsiyet eşitsizliğini siyasi bir krize dönüştürüyor.
Kaynak: NÛJINHA