İranlı belgesel film yapımcısı ve yönetmen Maryam Ebrahimi, İran’daki idam cezalarına dikkat çekti ve ‘İdama karşı protesto bir onurdur’ dedi
Haber Merkezi- Süleymaniye’de gerçekleştirilen Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu (NADA) Kongresi sadece siyasetçi değil farklı alanlarda da çalışan ve mücadele eden kadınları bir araya getirdi.
Kendi alanlarında çalışmalarını paylaşan kadınlardan İranlı Maryam Ebrahimi belgesel yapımcısı ve yönetmen. Kongreye dair deneyimlerini ajansımıza paylaşan Maryam Ebrahimi, kongrenin kadınlar arasında geniş bir koalisyon oluşturma çabasının bir parçası olduğunu söyledi. Maryam Ebrahimi, “Farklı ülkelerden, farklı geçmişlere ve deneyimlere sahip birçok kadın sosyal ve politik durumunu tartışmak üzere bir araya gelmiştir. Ortadoğu’daki birçok ülkede kadınlar ayrımcılık, baskı ve cinsiyet eşitliğine direnen yapılarla karşı karşıyadır. Bu kongre duyulmak, işbirliği yapmak ve bölgesel çözümler geliştirmek için bir fırsattır” dedi.
‘Sanatla farkındalık yaratmak istiyorum’
Bu tarz buluşmaların aynı zamanda sanatsal çalışmalara da ilham verdiğini anlatan Maryam Ebrahimi, “Güçlü bir araç olarak film, sosyal durumların doğru ve etkili bir şekilde tasvir edilmesini sağlar. Kamu bilincinde ve politika yapımında değişikliklere yol açabilir” diye konuştu. Maryam Ebrahimi, en son Afgan kadınlarla ilgili bir çalışma yaptığını şiddetten ve zorla evlendirmeden kaçtıkları için hapsedilen kadınların hikayelerini beyaz perdeye taşıdığını söyledi. Bu yapımların aynı zamanda bir tanıklığı ifade ettiğini kaydeden Maryam Ebrahimi, sanatla farkındalık yaratmaya çalıştığını anlattı. Maryam Ebrahimi şöyle devam etti:
“Sanatın ve medyanın kadınların sesinin dünya çapında duyulmasını sağlayabileceğine, farkındalık yaratabileceğine ve daha insani, adil bir değişimin önünü açabileceğine inanıyorum.”
‘Gerçekliği kaydederiz’
Filmler ve görsel anlatıların daha derin anlayış için önemli araçlar olduğunu belirten Maryam Ebrahimi, şunları söyledi:
“Bir belgesel film yapımcısının görevi, kamerasıyla hayatın şiirini, deneyimlerini ve anlatılarını keşfetmek ve tasvir etmektir. Bu, yalnızca görüntüleri kaydetmenin ötesindedir; hayatın gerçekliğinin derin bir keşfidir. Aslında belgesel filmde gerçekliği kaydederiz, ancak film yönetmeni sadece basit bir kayıt cihazı değildir. Gerçekliği hangi açıdan göstereceğini, hangi anları vurgulayacağını ve nasıl anlatacağını kendi bakış açısına göre seçer.”
‘Kadın olmak suç olarak kabul ediliyor’
İranlı kadınların bu tür kongrelerde varlıklarının az olduğuna dair de konuşan Maryam Ebrahimi, “İran’da kadın olmak başlı başına bir suç olarak kabul ediliyor. Kadınların her gün karşılaştığı acı bir gerçek var. Kürdistan’da bu baskı iki kat daha yüksek; kadınlar yalnızca cinsiyetleri nedeniyle değil, aynı zamanda Kürt kimlikleri nedeniyle de ayrımcılıkla karşı karşıya kalıyor. Cinsiyet ve etnik baskının bu birleşimi, omuzlarına ağır bir yük yükledi. İran çok dilli ve çok uluslu bir ülke; ancak ne yazık ki, yalnızca tek bir baskın ses duyuluyor. Tüm insanların, kadınların, erkeklerin, milliyetlerin ve dışlanmış grupların seslerini duymak, yalnızca bir hak değil, aynı zamanda bu toprakların gerçeklerini doğru bir şekilde anlamak için bir zorunluluktur. Belgeleme, gerçekleri anlatmak için önemli bir araçtır, ancak yeterli değildir. Susturulanların seslerini yansıtmak için küresel kongrelerde ve forumlarda sivil toplum aktivistlerinin, avukatların, sanatçıların ve politikacıların aktif varlığına ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
‘İdama karşı protesto bir onur sesidir’
Maryam Ebrahimi, konuşmasının sonunda İran’daki idam cezalarına da dikkat çekerek siyasi tutsaklar Werîşe Muradî ve Pexşan Azîzî’nin durumlarına değindi. Maryam Ebrahimi, son olarak şunları söyledi:
“Ne yazık ki, Werîşe Muradî ve Pexşan Azîzî idama mahkûm edildi. Bu artık sıradan bir olay değil, derin ve endişe verici bir kriz. İslam Cumhuriyeti’nin iktidarının kırk yılı boyunca, yaygın ve vahşi idamlar baskı politikasının bir parçası oldu. Bu rejimin itibarına bir leke. Ancak idama karşı protesto bir onurdur. Özgürlük için savaşan kadın ve erkeklerin direnişinden ve azminden doğan bir onur sesi. Bu adalet sesini canlı tutan herkese teşekkür ederim.”
Haber: Şahla Mohammadi / NûJINHA