• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Mayıs 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

İşçiler ve mağdur kimlikler: Aynı yolun yolcuları-Erol Katırcıoğlu

Yeni Yaşam Yazar: Yeni Yaşam
17 Ağustos 2019
Kategori: Yazarlar
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

Jön Türkler, Abdülhamit istibdatına karşı mücadelelerinde 1789 Fransız İhtilali’nden etkilenmişlerdi. O nedenle de onların sloganı “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik, Adalet” olmuştu. (Fransız devrimcilerinin sloganında Adalet kelimesi yoktu ama Jön Türkler böylelikle bu topraklardaki adaletsizliklerin ne denli önemli olduğunu anlatmaya çalışmışlardı). Cumhuriyet Türkiye’sinde ise gençler (özellikle 70’lere doğru) daha çok 1917 Sovyet Devrimi’nden (ve dolayısıyla da Marksizmden) etkilenmişlerdi ve o nedenle de onların sloganlarında “Bütün dünyanın işçileri birleşin!” vardı. Tabii ki arada Mustafa Kemal’den, Mao’culuktan, Enver Hoca’cılıktan etkilenenler de yok değildi. Ama denilebilir ki 68 kuşağı ve bu kuşağın etki alanındaki bugünün sol çevreleri “işçi sınıfı”, “işçi sınıfının öncülüğü” gibi ifadelerin kabulü üzerinden siyaset yapıyorlar.

Geçen yazımda altını çizmeye çalıştığım gibi bugünün dünyasında ve bugünün Türkiye’sinde, “işçi sınıfı öncülüğü” üzerinden amaçlanan siyasi mücadelelerin yanı sıra, mağdur kimlikler üzerinden bir siyaset anlayışının da olduğunu gözlemliyoruz. Bu iki sol siyasi anlayışın aynı amaçlar altında birlikte hareket etmesi hegemon siyaset karşısında daha güçlü bir muhalefetin oluşmasını sağlar. Ama varolan sorunsalın birinin homojen bir sınıfa dayandırılmasıyla, diğerinin, içinde farklı ekonomik katmanları olan heterojen bir kitleye dayandırılması arasında konuşulması gereken uyumsuzluklar var.

Ben geçen hafta bu uyumsuzluğu gidermeye yönelik bir yaklaşımı ifade etmeye çalışmıştım. Demek istediğim özetle şöyleydi: Marks’ın işçi sınıfı vurgusu, işçi sınıfının kendinde “özsel” olarak varolan bir değiştirme gücü olduğu üzerine değildi. Öyle olsaydı kendisi “lümpen proleterya” ayrımı yapmazdı. Bir başka ifadeyle işçilerin önemleri işçi sınıfına ait olmalarından değil, üretim ilişkisi içinde burjuvazi karşısında, burjuvaziye bağımlı bir ilişki içinde olmalarından geliyordu. Yani üretim araçlarına sahip değillerdi ve ancak emeklerini belirli bir ücret karşılığı kiralayarak yaşayabiliyorlardı. O nedenle de kapitalist sistemin değişmesi gerektiğine inanıyorlardı ve bunun mücadelesi içindeydiler.

Köşe yazısının sınırları içinde bu tartışmayı bir yere bağlamak için atlayarak şunları söylemek mümkün. Marks, işçi sınıfının, kapitalizmin mezar kazıcısı olmasını, işçi sınıfının “kendine ait bir özelliğinden” dolayı değil, burjuvaziyle olan bağımlı “ilişkisinden” kaynaklandığını söyledi. Yani “özsel” değil “ilişkisel” bir durumdan söz ediyordu.

Günümüzde ise küreselleşmeyle birlikte ulus devlet yapıları değişti. Ulus devlet yapılarının değişmesine paralel olarak ulus devlet ahalisi de değişti. Bu değişim daha çok ahalinin içindeki farklı kimliklerin kendi kültürel hak talepleri etrafında bir araya gelmeleriyle gelişti.

Bu gelişmeler şöyle bir sonuç doğurdu: Her ulus devlet içinde hegemon kimlikle “bağımlı” ilişkiler içinde olan diğer kimlikler, içinde bulundukları sistemin değiştirilmesi yönünde bir pozisyon yüklendiler. Bizdeki başta Kürt kimliği olmak üzere diğer kimliklerin hegemon İslamcı-Türkçü kimlik karşısında yaşadıkları ilişkiselliğin baskıcı niteliği, bütün bu mağdur kimliklerin varolan egemenlik biçiminin değiştirilmesi için çok güçlü bir motivasyon sağladı.

Dolayısıyla bizim gibi ülkelerde varolan ulus devlet yapılarından ve egemenlik biçimlerinden rahatsız olanlar yalnızca işçiler değil aynı zamanda kimliğinden ötürü ötekileştirilen kimliklerdir de. Bu nedenle de işçiler ve mağdur kimlikler aynı yöne bakmalıdırlar ve aynı egemen yapıların değiştirilmesi amacında olmalıdırlar.

Bu konuya haftaya devam edeceğim.

Yeni Yaşam

Yeni Yaşam

İlgiliYazılar

Barış bir mücadele sorunudur

Barış heba edilemez

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Beklenen gelişme gerçekleşti.  PKK, 12. Kongre’nin tarihi kararlarını ve kurucularından Ali Haydar Kaytan’ın ve Rıza Altun’un şehadetlerini açıkladı. Öncelikle bu...

Bir milyon dolarlık füze ve kriz

Bir konuşmadaki gerçekler ve yarattığı şüphe

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Şu anda içinden geçmekte olduğu tarihi dönem hakkında AKP ve MHP sözcüleri gelişmeleri sadece PKK’nin silah bırakması ve askeri, illegal...

Cizîr’de 32 yıldır yasaklı olan iki köy barajla suya gömülmek isteniyor

Barış ve demokrasinin öznesi

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Bazen böyle olur. Birbirlerine taban tabana zıt süreçler aynı anda yükselişe geçer. Bir yanda faşist süreçler bir yanda halk hareketi...

Hak savunuculuğunun bedeli!

‘Efendiler!’

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

“Yanlış İliklenen Düğme” (Geçmişle gelecek arasında Cumhuriyet), Erdoğan Aydın’ın SRC Yayınevi’nden yayınlanan son kitabı. “Tuğla gibi” denilen kalınlıkta ama gözünüz...

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Kuyu tiplerine karşı açlık grevleri kritik aşamada

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

Süresiz Açlık Grevi’nde bulunan direnişçilerin temel talepleri ‘kuyu tipi’ hapishanelerinin kapatılması ve ‘kuyu tipi’ olmayan arkadaşlarının bulunduğu farklı bir hapishaneye...

Merkez Bankası’nın enflasyon raporu ve bir kısım muhalefetin entelektüel düzeyi

Bir Kongre’nin hatırlattıkları

Yazar: Yeni Yaşam
17 Mayıs 2025

12-14 Mayıs tarihleri arasında Kuzey Kıbrıs’ta, Girne Amerikan Üniversitesi ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi iş birliği ile gerçekleştirilen, “2030’a...

Sonraki Haber

Leyla Erbil’in arşivi dijitale aktarılıyor

SON HABERLER

Kadıköy’deki anmaya polis saldırdı: Çok sayıda genç gözaltına alındı

Kadıköy’deki anmaya polis saldırdı: Çok sayıda genç gözaltına alındı

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Kayıp Agit Özdemir’in cansız bedeni bulundu

Kayıp Agit Özdemir’in cansız bedeni bulundu

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Kocaeli’de işçi servisi kaza yaptı: 14 yaralı

Amed’e anmaya giderken kaza geçiren Tahir Turan yaşamını yitirdi

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Tutsak İlyas Başak: Psikolojik ve fiziki baskı altındayız

Tutsak İlyas Başak: Psikolojik ve fiziki baskı altındayız

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın kadınlara yönelik mesajını açıkladı

Abdullah Öcalan’dan yeni mesaj: Kardeşlik hukuku üzerinde bir yeni sözleşmeye ihtiyaç var

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Licê’de bulunan kemikler için başvuru

Licê’de yeni kemikler bulundu

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

Fatma Özbay 29 yıl sonra memleketi Bazîd’de

Fatma Özbay 29 yıl sonra memleketi Bazîd’de

Yazar: Yeni Yaşam
18 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır