PKK Lideri Öcalan’a dünyada örneği olmayan bir tecrit uygulandığını bunu ‘kara delik’ olarak nitelendiren İspanya Parlamentosu Milletvekili Castel, ‘Tek çözüm Öcalan’ın öncülüğünde barışa giden yol açılmasıdır’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 25’inci yılında. Öte yandan PKK Lideri Öcalan’a dönük mutlak iletişimsizlik hali ise 35 aydır sürüyor. Avukatların ve ailelerin yaptığı başvurular türlü bahanelerle engelleniyor.
Dünya’da ve Kurdistan’da birçok siyasetçi, hak savunucuları, sanatçılar Abdullah Öcalan’a yönelik sürdürülen tecride tepki göstermeye devam ederken, bir tepki de Uluslararası Barış Heyeti’nde yer alan bir isim olarak İspanya Parlamentosu Sol Grup Milletvekili Laura Castel’den geldi. Castel, uluslararası komplonun yıl dönümünde PKK Lideri Öcalan’a yönelik tecride dair değerlendirmelerde bulundu.
‘İmralı en kötü uygulamaların laboratuvarı’
Tecrit rejiminin en kötü uygulama laboratuvarının İmralı Cezaevi olduğunu ve Türkiye’deki tüm cezaevlerine tesir ettiğini kaydeden Castel, “Bildiğimiz başka hiçbir rejim, mektupları, telefon görüşmelerini, ziyaretler veya herhangi bir dış iletişim biçimini uzun vadeli olarak durdurulmasını uygulamadı” dedi.
‘Öcalan’ı susturarak Kürt halkının susturduklarını sanıyorlar’
Türkiye’nin Kürt sorunu ve barış süreci ile ilgilenmiyor gibi göründüğünün altını çizen Castel, “Bu nedenle Sayın Abdullah Öcalan’ı İmralı Cezaevi’nde tamamen tecrit altında tutuyorlar. Kürtler adına müzakereye liderlik edebilecek tek kişi o. Sayın Öcalan’ı susturarak, Kürt halkını susturduklarını sanıyorlar” ifadelerini kullandı.
Türkiye cebir, savaş ve şiddeti tercih ediyor
Türkiye’nin Kürt sorununa yaklaşımında hukuku, demokratik ve siyasi diyalog olanağını terk ettiğini, bunun yerine cebir, savaş ve şiddeti tercih ettiğini söyleyen Castel, “Ancak bu tercih, ülkeyi çok sayıda krize sürükleyen ciddi sonuçlara mal oluyor ve bu durum ancak Kürt sorununa demokratik bir çözüme dönülmesiyle aşılabilir. Bu da tecrit sisteminin kaldırılmasını ve Sayın Öcalan’ın demokratik çözümün garanti altına alınmasında ve barışın inşasında üzerine düşeni yapmasına izin verilmesini gerektirir” dedi.
CPT’ye seslendi
Mektupların, telefon görüşmelerinin, ziyaretlerin veya herhangi bir dış iletişim biçiminin uzun süreli durdurulmasının başka hiçbir rejimde olmayan “zalim” bir durum olduğunu ifade eden Castel, “İmralı, Avrupa Konseyi topraklarında gerçek bir kara deliktir ve CPT, Türkiye’nin görüşü veya izni olmasa bile raporunu derhal yayınlamalıdır” dedi.
Tek çözüm müzakere masası
Öcalan’a dönük acımasız tecride rağmen, Kürt halkının lideri olduğunu vurgulayan Castel, “Tek çözüm, her iki taraf arasında bir müzakere masası kurulması ve Öcalan’ın öncülüğünde barışa giden yol açılmasıdır. Ama bence Türk yetkilileri, Öcalan’ın karizmasından korkuyor ve onu susturmayı tercih ediyor” dedi.
Öcalan’ın özgürlüğü yönündeki taleplerin yeterince gündeme gelmediğini, sebebinin ise uluslararası gelişmeler olduğunun altını çizen Castel, “Önce pandemiydi, sonrasında Ukrayna’ya karşı savaş. Ardından Dağlık Karabağ’ın Ermenilere karşı işgali, şimdi de Filistin’e yapılan soykırım… Bütün bu savaşlar, Sayın Öcalan’ın özgürlüğünün talebinin gündeme gelmesini zorlaştırıyor. Tıpkı Julian Assange’ın İngiltere’deki yüksek güvenlikli bir hapishanede bulunduğu zalim durumda olduğu gibi” ifadelerini kullandı.
Castel, son olarak şunları ifade etti: “Kötülük dünyanın her yerine yayılıyor. Pek çok ülke lideri bundan yararlanıyor. Aynı zamanda korktukları için siyasi muhaliflerini de hapiste tutuyorlar. Ama biz halk olarak barışçıl yollarla devrim yapma gücüne sahibiz. Zafer, direnmektir.”
MADRİD