İsrail, HTŞ ile sık görüşen Türkiye’nin Haşdi Şabi ile de Ankara, Antalya ve Bağdat’ta sık görüşmelerinden de rahatsız… Kendisine bir süre önceye kadar füze-dron atan Haşdi Şabi’nin de lağvedilmesini istiyor. İsrail Bağdat’a da bazı saldırılar yapabilir, Haşdi Şabi liderlerine suikastler düzenleyebilir
Mehmet Ali Çelebi
Irak’ta Türkiye blokunun gölgesinde kalan Başbakan Muhammed Şiya Sudani’nin genel seçimleri erteleme girişimlerine sert çıkan eski başbakan Nuri Maliki’nin bastırmasıyla genel seçimlerin 11 Kasım’da yapılması kararlaştırıldı. Seçimlerin ertelenmesi, Kalkınma Yolu Projesi, güvenlik makineleri vaatlerle Sudani’yi avucuna alan AKP’nin tercih ettiği bir durumdu, ancak boşa düştü.
Sudani’nin de içinde olduğu Koordinasyon Çerçevesi, Nuri Malili’nin Kanun Devleti Koalisyonu ve yaklaşık 2 yıldır yaşadığı Londra’dan dönen eski başbakan Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi, Şii cephesinde başbakanlık için bileniyor. Kürt partilerin birlikte liste çıkarıp çıkarmayacağı belirsiz. 20 Ekim 2024’teki Federe Kürdistan Parlamentosu seçimlerinden beri Kürt partiler anlaşıp özerk hükümeti dahi kuramıyordu, kazanımları bir bir merkezi hükümete kaptırıyordu.
Siyade İttifakı lideri Hamis Hançer, Parlamento Başkanı Mahmud Meşhedani, Azim İttifakı lideri Musena Samerai, Cemahir Partisi lideri Ahmed Ciburi ve Mubadare Cephesi lideri Ziyad Cenabi’nin öncülük ettiği bazı Sünni gruplar 7 Ocak 2025’te Bağdat’ta “Birleşik Sünni Liderliği İttifakı” adı altında yeni oluşum kurmuştur. Diğer Sünni oluşumların ne yapacağı belirsiz.
Son seçimlerin Ekim 2021’de yapıldığı Irak’ta parlamento 4 yılda bir seçiliyor. Belirlenen parlamento; başbakanı, cumhurbaşkanını ve meclis başkanını etnik ve dini dengelere göre seçiyor. Seçim sonrası Irak’ı da sancılı bir dönem bekliyor.
Bir yandan Şam’ı ele geçirdikten sonra Lazkiye, Tartus, Banyas’ta binlerce Arap Alevi katleden, tecavüzlerin de olduğunu itiraf eden HTŞ-SMO’nun Irak’taki Şiilerin geleceği için de tehdit olarak görülmesi; diğer yandan İsrail’in Ortadoğu denklemlerinde Hamas ve Hizbullah’ın özgül ağırlığını yok etmesi sonrası Irak’a yönelme korkusu; ABD-İran arasında 12 Nisan 2025’te Umman’da başlayan müzakerelerin sonuçlarının olacağı ve Irak’ı etkileyecek olması; İran büzüştükçe Türkiye’nin Irak’taki askeri üsleri yoluyla Bağdat üzerindeki baskı-etkisinin artması söz konusu.
İndirgersek Irak, iki ucu keskin kılıç üzerinde yürümeye çalışıyor. Hem İran’ı idare ediyor hem ABD-Türkiye-NATO kanadını. Hem Şam-HTŞ’den korkuyor, hem HTŞ ile çalışan Türkiye’yle anlaşmalar yapıyor. Haşdi Şabi’nin de Türkiye ile sık görüşmesine izin veriyor. Türkiye, HTŞ-Şam rüzgarıyla Bağdat’ta da Sünni blokla da ilişkilerini artırıyor. İsrail pençe gösterince de Irak paniğe kapılıyor. Dolayısıyla keskin bir viraja gidiliyor. Irak yönetimi; Hamas’ı, Hizbullah’ı yol kenarına iten, HTŞ’yi saldırılarla Şam’la sınırlandıran, Türkiye’ye Suriye’de sınırlar çizen İsrail’in adımlarının Bağdat’a yaklaştığını düşünüyor. Haşdi Şabi’nın eylemleri gerekçesiyle sıranın Bağdat’a gelmesinin kaçınılmaz olduğu algısı büyüyor. Yani Sudani yönetiminde Gazze-Beyrut Sendromu ortaya çıkmıştır. Öyle gelişmeler yaşanabilir ki Bağdat’ı hem dikey hem yatay ustura gibi kesebilir. Sünni ve Şiiler kentlerinde ciddi olaylar baş gösterebilir. Bazı aktörler cüruf gibi alan dışına atılabilir.
Yaklaşık iki buçuk yıldır başbakanlık koltuğundaki Sudani, Suriye ve Libya’da onbinlerce İhvan-Selefi silahlı SMO unsuru tutan AKP’nin politikalarına angaje olarak, Şii kentlerini ciddi yeni mezhepsel saldırı tehdidine açık hale getirdi. Sudani, İran politikalarından da sıyrılamayıp Ali Hamaney’in “Arenalar Birliği”, “Direniş Ekseni” politikasının uzantısı Haşdi Şabi’yi kontrol edemeyerek İsrail’in şimşeklerini çekti. Sonunda Sudani, İsrail’in Bağdat’ı hedef almaması için Trump yönetimine yalvarır duruma geldi.
İsrail BMGK’ye bildirince
ABD, İngiltere, Fransa, Almanya desteği alan İsrail, Hamas, Hizbullah, Lübnan ve Suriye’nin rotasını değiştirdi. Husilerin gücünü kırmak için ABD-İngiltere blokuyla Yemen’i bombalayan, Suriye’de üs kurmaya çalışan Türkiye’yi Hama, Humus, Lazkiye’deki stratejik yerleri vurarak frenleyen İsrail, Irak’a da gözdağı verdi. Irak Başbakanı Sudani, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, fıldır-fıldır dış geziler yapar oldu. Pervane gibi dolanmalarının, paniğin artmasının nedenlerin başında İran’ın Bağdat’ı korumak yerine Tahran’ı korumaya odaklanacak olması var.
Necef’teki dini otorite yani Ali Sistani, dış müdahalelerin engellenmesi için silah kullanma kontrolünün sadece devlet elinde olması gerektiğini söylüyordu Kasım 2024’ten beri.
Haşdi Şabi içinde kendilerini “Irak İslami Direnişi” diye adlandıran örgütlerin, Hamas ve Hizbullah ile dayanışmak için uçak tipi dronlarla (İHA) İsrail kentlerine saldırılar düzenlemesine tepki gösteren İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 18 Kasım 2024’te BMGK’ye başvurup milislerin saldırılarını durdurmak ve önlemek için derhal harekete geçmeye çağırdı. İsrail yönetimi ve Irak hükümetine başvurdu. Milislerin Ekim 2023’ten bu yana Shahed, Ziad ve Arpad tipi yüzlerce İHA ve seyir füzesi fırlattığını belirten Saar mektubunda, “Irak hükümeti uluslararası hukuk uyarınca topraklarının diğer uluslara karşı saldırılarda bir üs olarak kullanılmasını önlemekle yükümlüdür. Bu çerçevede, İsrail’in meşru müdafaa hakkına sahip olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim…” ifadesini kullandı. (Anka ajansı/ 25.11.2024)
Bir nevi BM ve Irak yönetimine “Haberimiz yoktu. Önceden uyarsaydınız demeyin” demiş oldu İsrail.
Kudüs Gücü’nin telaşı
Sudani ve İran temsilcileri mesajı alıp yollara düşmüştür. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, 6 Ocak 2025’te Bağdat’a geçmiştir. Bu ziyaret öncesi ABD’de 20 Ocak 2025’te başkanlık koltuğuna oturacak olan Donald Trump’ın temsilcileri uyardıkları Sudani’den İran destekli Haşdi Şabi grupların faaliyetlerini durdurmasını istemiştir. Sonrası, İran’dan doğalgaz-elektrik enerjisi alımının durdurulması da istenecekti. Sudani, 8 Ocak’ta Tahran’a gitmiştir. Yanında Irak Başbakan Yardımcısı/Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin de vardır. Sudani, İran Dini Lideri Hamaney ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile ayrı ayrı görüşmüştür. Haşdi Şabi’nin dağıtılmasına karşı çıkan Hamaney, Irak’ta istikrarın ve güvenliğin sağlanmasının önemli bir faktör olduğunu ifade ederken ”Kanıtlar Amerikalıların Irak’taki varlığını genişletmeye çalıştıklarını gösteriyor. ABD işgaline karşı durulmalı” diyor, Haşdi Şabi birliğinin daha fazla güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor, Suriye’deki duruma ilişkin de ”Bu gelişmelerde yabancı hükümetlerin rolü açıkça ortadadır” diyor. (Mehr Türkçe /08.01.2025/)
Sudani ile ortak basın toplantısında konuşan Pezeşkiyan da, “Suriye’de istikrar ve barış, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, terör gruplarının faaliyetleriyle mücadele, Siyonist rejimin işgal altındaki bölgelerden çekilmesinin gerekliliği kaygılar arasında yer alıyor” derken Sudani “Yabancı ülkelerin müdahalesi olmadan Suriye halkının kendi siyasi sistemi ve ülkesinin anayasası konusunda yapacağı her türlü tercihte bu milletin iradesine saygı duyuyoruz” açıklamasını yapıyor. (Mehr Türkçe / 08.01.2025)
Yani mesajlar Suriye’de Türkiye ve İsrail gibi ülkelerin müdahaleleri sürdükçe Irak’ın da etkileneceği şeklindedir.
İngiltere’de medet ararken bedel
Sudani, 13-16 Ocak’ta da Londra’ya uçuyor. Yine Hüseyin yanında. İsrail ateşinin Bağdat’a ulaşmaması için İngiltere Başbakanı Keir Starmer’dan destek istiyorlar. Bedeli olacaktı. Kerkük’teki Kuzey Petrol Şirketi’ne ait 4 petrol sahasının rehabilitesi ve geliştirilmesi projesi BP’ye devredildi. Irak ve İngiltere arasında enerjiyi de kapsayan “Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması” imzalandı. Hüseyin, 16 Ocak’ta Reuters’a yaptığı açıklamada, Irak hükümetinin Haşdi Şabi gibi silahlı gruplarla müzakereler yürüttüğünü ve silah bırakmaya ikna etmeyi hedeflediğini söyledi.
Sudani ve Kaani’nin frene basmak zorunda kalmasıyla Haşdi Şabi’ye bağlı Nuceba Hareketi Genel Sekreteri Ekrem Kabi, İsrail’e karşı gerçekleştirdikleri operasyonları durdurma kararı aldıklarını açıkladı. (17 Ocak 2025) 19 Ocak 2025’te başlayacak İsrail-Hamas ateşkesi kapsamında alındığını söyledi, ancak öyle olsaydı ateşkesi bozan İsrail 18 Mart’ta Gazze’ye yeni ‘Güç ve Kılıç Harekatı’ başlatırken yeniden dron-füzeler atabilirlerdi.
AKP’li Dışişleri Bakanı Fidan 26 Ocak’ta Bağdat’ı ziyaret edip Hüseyin, Sudani, Cumhurbaşkanı Abdullatif Reşid, ITC ve Sünni liderlerle görüşürken Kürt korkusu gösterip Bağdat’ın HTŞ yönetimiyle ilişki geliştirmesini istiyordu. Fidan; Türkiye, Irak, Suriye, Ürdün arasında Kürt karşıtı yeni bir ittifak öneriyordu. Sudani, 30 Ocak’ta Mısır Başbakanı Mustafa Madbouly’i, 5 Şubat’ta Rusya Başkanı Putin’in Ortadoğu Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov’u, 6 Şubat’ta İran Stratejik İşlerden Sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Cevad Zarif’i Bağdat’ta ağırlayacaktı.
Rubio ve Sadr’ın uyarısı
Sudani, 25 Şubat’ta ABD yeni Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile telefon görüşmesi yapacaktı. İkili ilişkiler, İran, Suriye, Irak’taki ABD varlığı, IŞİD, Kerkük-Ceyhan Petrol Hattının yeniden açılması meselesi başlıklardı. Rubio da Irak’ı uyararak İran’a mesafe koymasını, Irak’ın enerji bağımsızlığına kavuşması, doğalgaz ithalatına son vermesi gerektiğini söyleyecekti. Çünkü İsrail’in şimşekleri giderek Irak’a yaklaşıyordu. Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Irak resmi televizyonuna açıklamalarda bulunurken İsrail’in Haşdi Şabi güçlerine saldırı ihtimali konusunda “Siyonist oluşumun (İsrail) Irak’a bir dizi saldırı başlatma niyetinde olduğuna dair mesajlar aldık” diyordu. (Halk Tv / 18.03.2025)
Ertesi gün Şii Ulusal Hareket’in lideri Mukteda es-Sadr, X’te İsrail’in Irak sınırına yaklaştığı konusunda uyarıda bulunuyordu: “Hatta düşmanın ilk ve özellikle istediği şey olan ‘şuranın buranın’ yardımıyla İsrail, Irak sınırlarına ulaşacak. O zaman pişmanlık fayda etmeyecek.” 20 Mart’ta İsmail Kaani bir kez daha Irak’ı ziyaret ederek Koordinasyon Çerçevesi yetkilileri ve Haşdi Şabi gruplarıyla bir araya geliyor, Yemen’de Husilerin durumuna düşmemeleri için frene basmalarını istiyordu. 23 Mart’ta da ABD, petrol geliri elde etmesini önlemek için Basra Körfezi’nde İran petrol tankerlerine el koyarak ciddi oldukları mesajı veriyordu.
Türkiye’nin Bağdat’taki gölgesi
İsrail, Türkiye gölgesinden de rahatsız. Rusya’nın Ukrayna’da ilerlemesi ve İsrail’in İran’ı sıkıştırması nedeniyle ABD ve AB ülkelerinin Türkiye enerji koridoruna ve asker potansiyeline ihtiyacının artınca, Avrupa güvenliği için TSK potansiyelini pazarlık kozu yapmıştır. ABD ve AB’den bazı şeyler isteyen Türkiye, Irak’ın korkuya kapılmasından da yararlanıp Şengal ve Rojava sistemini birlikte tasfiye etme senaryolarını yeniden tedavüle çıkarmıştır.
13 Nisan’da Antalya’daki Türkiye-Irak Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması 5. toplantısının gündemlerinden biri de buydu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Savunma Bakanı Yaşar Güler, MİT Başkanı İbrahim Kalın ve İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu, Irak Dışişleri Bakanı Hüseyin, Irak Ulusal Güvenlik Danışmanı Kasım el-Araci, Federe Kürdistan İçişleri Bakanı Reber Ahmed, Irak İstihbarat Teşkilatı Başkanı Hamid Şetari, Haşdi Şabi Başkanı Falih Feyyaz katıldı. Şengal ve Rojava sistemine çökme senaryoları, sınır güvenliği, terörle mücadele, savunma sanayi, enerji, su ve Kalkınma Yolu Projesi, Türkiye’deki çözüm süreci sonrası ele alandı. AKP yönetimi, IŞİD kamplarının kontrolünün Şam-HTŞ’ye devredilmesini, Rojava’ya desteğin kesilmesini, Irak ordusunun Şengal’i almasını istiyordu.
Orta vadede neler olabilir? İsrail, HTŞ ile sık görüşen Türkiye’nin Haşdi Şabi ile de Ankara, Antalya ve Bağdat’ta sık görüşmelerinden de rahatsız olduğu yansıtıyor. Kendisine bir süre önceye kadar füze-dron atan Haşdi Şabi’nin de lağvedilmesini istiyor. Sudani, orduya bağlanmış olsalar da otonom yapılarını koruyan Haşdi Şabi yapılarını küçük birimler halinde kışlalara dağıtmazsa, ya da silahlarını toplamazsa İsrail Bağdat’a da bazı saldırılar yapabilir, Haşdi Şabi liderlerine suikastler düzenleyebilir.
Yani eğer İran ve Şiya Sudani yönetimi Irak konusunda strateji değiştiren İsrail’i dikkate almazsa Bağdat, Gazze ve Beyrut’a dönebilir. Bağdat vurulursa Şii dinamikler irtifa kaybedecek, Şiiler arası bölünme olabilecektir. Saddam Hüseyin düştükten sonraki kazanımlarının bir kısmını kaybedecek Şiiler. Selefist cihadistler durumu fırsata dönüştürmek isteyecektir. Sünni yapıların siyaset ve askeri anlamda özgül ağırlığı artacaktır.
Sudani’nin AKP-MHP yönetimiyle iş tutup Kalkınma Yolu Anlaşması imzalaması, ortak operasyon odası anlaşması yapması, Irak için yeni bir tuzağa dönüşecek. İran da İsrail de bu projeye karşı adımlar atabilir.
İsrail Irak’a operasyon tehdidini hayata geçirirse domino etkisi endişesi Türkiye’nin de uykularını kaçıracak. Çünkü İsrail’ın Irak’a saldırılarından İran gibi Türkiye de doğrudan etkilenecek. Kriz budaklandıkça cam kırıkları Türkiye’nin çehresine de savrulacak. Bu da kimi kırılmalara neden olabilir.
Peki Bağdat da Gazze ve Beyrut gibi yıkıma uğratılırsa Türkiye engelleyebilir mi? Türkiye kıpırdamaz, izler. İran da Hamas, Hizbullah ve Husi Ensarullah’ı bıraktığı gibi Bağdat’ı da ateşin çemberinde bırakır, doğrudan devreye girmez. Türkiye ve İran BMGK’de tartışılmasını da istemez. Çünkü BMGK’de tartışılırsa İsrail’in, İran’ın Hewler dahil çok sayıda kente zaman zaman hava saldırıları düzenlemesini soracağını düşünüyorlar. ‘İran’a sesini çıkarmıyorsan benimki de meşru savunma konteksi içinde’ diyecek. İsrail’in Türkiye’nin üslerinin sayısını çıkarıp kaç askerin hangi kentlerde bulunduğunu, 1984’ten beri Irak içinde kaç sınır ötesi operasyon düzenlediğini soracağını, Irak’ın hava sahasını Türkiye ve İran’a neden kapatmadığını soracağını düşünüyorlar. Türkiye’ye hava sahsı kapatılırsa sınır ötesi operasyonlar yapamaz duruma düşecek.
Bağlarsak Irak kendi başına rotasını çizmeli. Kurulacak Irak yönetimi radikal kararlar almak durumunda. Tahran ve Ankara için değil Irak halkları için politikalar üretirse, Kürtler, Şiiler, Sünniler, Süryaniler, Ermeniler ve Hristiyanlarla her alanda eşitlik ilişkileri kurulursa, konfederal algoritmalar üzerinden yol alınırsa Irak ancak düzlüğe çıkabilir.