İstanbul Barosu yöneticileri hakkındaki görevden el çektirme davasında karar çıktı. İstanbul Barosu’nun görevine son verildi
İstanbul Barosu hakkında Kuzey ve Doğu Suriye’de katledilen gazeteciler Cihan Bilgin ve Nazım Daştan ile ilgili açıklamaları nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında, Baro Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevlerine son verilmesi ve yeni yönetim seçilmesi talebiyle açılan davanın 2’nci duruşması İstanbul 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.
Mahkeme, “örgüt propagandası yapmak” ve “Basın Yoluyla Halka Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yaymak” iddiasıyla İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ile yönetim kurulu üyelerinin görevden alınmasına karar verdi.
Mahkeme, Anayasa’ya aykırılık iddialarını, tanık dinlenmesi ve Türkiye Barolar Birliği’nden görüş alınması taleplerini reddetti. Mahkeme, reddihakim talebini de ”inandırıcı delil ve emare gösterilmediği” gerekçesiyle kabul etmedi.
Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde mahkemenin kararı İstinaf Mahkemesi’ne taşınabilecek.
Mahkemenin atıfta bulunduğu Avukatlık Kanunu’nun 77’inci maddesinin 5’inci fıkrası amaçları dışında faaliyet gösteren baroların yönetiminin görevlerine son verilebileceğini düzenliyor.
Kaboğlu’ndan ilk açıklama
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan ve İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu İstanbul Barosu yönetiminin görevine son verilmesi kararının ardından açıklamalarda bulundu.
‘Biat etmeyeceğiz’
Hukuk adına utanç verici bir kararla karşı karşıya olduklarını ifade eden Erinç Sağkan, “Bugün burada bir yargılama yapılmadı. Bugün burada, siyasetin yargı üzerindeki etkisinin en ağır ihlallerinden birini yaşadık. Bugün 85 milyonun savunma hakkı katledilmiştir. Utanç verici bir karardır! Hiç kimsenin gücü, baroları susturmaya, savunmayı susturmaya ve herhangi bir baromuzu dizayn etmeye yetmez. Gücümüzü dönemin erkinden almıyoruz, yurttaşlarımızdan alıyoruz. 65 bin kişilik İstanbul Barosu, Türkiye’nin 85 milyonunun temel hak ve özgürlüklerini savunmaya devam edecektir! Savunma susmadı, susmayacak. Bugüne kadar biat etmedik, etmeyeceğiz” dedi.
‘Bu büyük haksızlık, yeni bir güç vermiştir’
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu da şu ifadeleri kullandı:
“Herkes için, her zaman, her yerde hukuk dedik. 5 aydır bu yolda emek harcadık, çalıştık ve ikinci ayın sonunda bir gece İstanbul Başsavcılığı’nın İstanbul Barosu yönetimi hakkında bildiri yayınladığını öğrendik. O bildiriden sonra bütün usulsüzlükler, yasa ve hukuk dışı işlemler bizi bugüne getirdi. Biz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bize yönelik olarak başlattığı bu operasyon karşısında hukuka saygımız gereği hep bu süreci hukuk zeminine çekmeye çalıştık. Biz yargıyı protesto etmedik. 7 Ocak’ta beyanda bulunduk ama biz hukuka sarıldıkça onlar hukuka saldırmakta hızını alamadılar ve davaname adı altında hukukumuzda olmayan yolla bize dava açtılar. Biz yine yılmadık. Bizi bu yolla yıldırmak istiyorsanız buyurun, genel Kurulumuzu yapıyoruz dedik.
Seçimle gelen, seçimle gider dediler, İstanbul Barosu yönetimini desteklediler. Ama buna karşı hukuka karşı işlemler devam etti. Biz 4 Mart günü geldik, duruşmanın hukuk kuralları içinde cereyan etmesi için büyük çaba sarf ettik. Bugün de aynı şekilde. Türkiye Barolarının çok büyük çoğunluğu aramızda, Avrupa barolarının temsilcileri burada, bizimle dayanışmada. Savunmanın gücünü, önemini ortaya koymaya geldiler. Biz sonuna kadar bekledik, yargılamanın, Anayasa’nın ön gördüğü asgari kurallar çerçevesinde cereyan etmesi için her türlü çabayı gösterdik. Ama gördük ki önceden alınmış bir karar…
Genç bir savcıya sorduğum hiçbir sorunun cevabını alamadım. Sonrasında yargıç bütün haklı talebimizi reddetti. Adil yargılanma hakkının sağlanmadığı ortamda bizim duruşma salonunda kalmamızın anlamı kalmadı ve salonu terk ettik. Bugün aslında kara bir gün… Türkiye’de 200 bin avukatla, Türkiye Cumhuriyeti’nin, savunma mesleğinin en güçlü olduğu gün. Bugün çok daha güçlüyüz. Zannediyorlar ki Türkiye’deki 200 bin avukatı susturacaklar. Bugün burada adalet sarayında adaletin çöküşüne tanık oluyoruz ama adalet sarayları Çağlayan’la sınırlı değildir. Bugün bu büyük haksızlık, yeni bir güç vermiştir.”
Polis saldırısı
İstanbul 1 No’lu Baro Başkanı İbrahim Özden Kaboğlu ve Yönetim Kurulu üyelerinin görevine son verilmesi üzerine avukatlar ve baro yönetimi Çağlayan Adliyesi’nden İstanbul Barosu’na yürüyüşe geçti. Baro yönetimi ve avukatlar yürüyüş esnasında polis saldırısına maruz kaldı. Polis saldırısına rağmen yürüyüşünü sürdüren avukatlar ve baro yönetimi, ‘İşte Taksim, işte direniş’ sloganlarıyla İstiklal Caddesi’ne giriş yaptı.
HABER MERKEZİ