Yerel demokrasinin demokratik ilişkiler bütünü olduğunu ifade eden Mithat Sancar, ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci bir fırsattır’ dedi
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, İstanbul Bakırköy’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde “Yerel Demokrasi Konferansı” düzenledi. Konferansa çok sayıda siyasi parti, sivil toplum örgüt temsilcilerinin yanı sıra belediye eşbaşkanları, aydınlar, akademisyenler ve yurttaşlar katılım sağladı. Konferansın yapıldığı salona, “Özgür kent, özgür cumhuriyet”, “Jin jiyan azadî”, “Ekolojik toplum, özgür doğa”, “Yerel demokrasi ile demokratik toplum inşası”, “Kayyım rejimi değil, halk iradesi” pankartları asıldı.
Konferansın 1’inci oturumunda, “Kent Barışı” başlığı altında konuşmalar yapıldı. 1’inci oturumda, moderatör Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz olurken, Mimar Doç. Dr. Gül Köksal, Gazeteci Pakrat Estukyan, Fındıklı Belediyesi Başkanı Ercüment Şahin, Peyas (Kayapınar) Belediyesi Eşbaşkanı Berivan Gülşen Sincar konuşmacı olarak yer aldı. 2’nci oturumda ise “Yerel Demokrasi ve Kayyum” başlığında sunumlar gerçekleştirildi. Fikri Sönmez Yönetim Kurulu üyesi Naci Sönmez moderatör oldu. DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki, DEM Parti İmralı Heyeti üyesi Mithat Sancar, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal sunumlar gerçekleştirdi.
Barış Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Tahmaz, merkezi müzakerelerle barışın inşasının olamayacağını söyleyerek, “Bütün dünyada yerel yönetimlerin üzerine barış konusunda düşen sorumluluklar var. 2015’te Türkiye sürdürülebilir kalkınma, adalet ve barış için yerel yönetimlerin önüne 17 alt başlıktan oluşan görev tanımlarına yer verdi. Türkiye bunu imzalamış ancak ne yazık ki iktidar da Türkiye siyaseti de bunu ciddiye almadı. Ancak uluslararası temel hakları savunan bizler için bu mücadelenin önemli bir aracıdır” diye belirterek, Barış Vakfı’nın mücadele vurgusunda bulundu.
‘Kenti ve bireyi dönüştürmeliyiz’
Mimar Doç. Dr. Gül Köksal, kentleşmenin doğaya verdiği zararı ele aldı. Kapitalist Moderniteye dayalı kentlerde yaşadığımızı vurgulayan Gül Köksal, “Planlamalarda tepeden inme merkeziyetçi bir bakış açısı var. Buradaki kentleşme, insanı hak almaya iten bir durum. Biz aslında bir hak inşasından bahsediyoruz. Eşitlikçi, kadın özgürlükçü, ekosisteme uyan yeni bir paradigmadan bahsediyoruz. Yani Kapitalist Moderniteye karşı Demokratik Modernite vurgusunda bulunuyoruz. Birlikte yaşama kültüründen, bir hak inşasından söz ediyorsak Kapitalist Modernitenin tepeden dayatan kentleşmeye karşı devrimci dönüşümcü bir durumdan bahsediyoruz. Sadece kenti değil, aynı zamanda bireyi de dönüştüren bir yerden bakmalıyız” diye belirtti.
Gazeteci Pakrat Estukyan ise kentlerin dinsel, etnik ve sınıfsal olarak insanları ayırdığını söyledi. Kentlerin farklı bir potansiyellerinin de olduğunu dile getiren Pakrat Estukyan, “Dünyanın farklı ülkelerinde de şehirler değişiyor. Ancak şehirlerin taşıdığı muhteşem potansiyeller var” dedi.
Fındıklı Belediyesi Başkanı Ercüment Şahin, barışı savunmanın insani görev olduğunu belirtti. Şahin, “Barış ancak halkın doğrudan demokrasiyi inşa etmesiyle gerçek zeminini bulur. Eğer oy kullanıyorsak orada da barış yoktur. Mesele Fındıklı’da oy yani fikir savaşını sürdürüyoruz. O nedenle doğudan batıya barışı inşa etmek halkların kendi iradesiyle demokrasi inşa etmesidir. Kent barışının da böyle inşa edilebileceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Eşbaşkanlık sistemi
Peyas (Kayapınar) Belediyesi Eşbaşkanı Berivan Gülşen Sincar, “Kent uygarlıkların oluşmasının en önemlisi de cins üzerinden baktığımızda bir toplumsal barışın inşasında, bizler tarihin başladığı noktadan ele alıyoruz. Sümer rahipleri bilirsiniz. Orada tarih boyunca kentler, sınıflı ve hiyerarşiktir. Kentler egemenlerin siyasal olarak kendilerini kutuplaştırmıştır. Bizler özellikle kadın mücadelesinin yarattığı mücadele üzerinden bakmalıyız. Kadınlar nasıl bir kentte yaşamak istiyor, diye bakmalıyız. Merkezi otoritenin eşitlik ve özgürlükleri tanımayacağını her dönem görüyoruz. Buna dair mücadelemiz sürüyor. Sofrada adı yoktur denilen kadınlar, bugün eşbaşkanlıktadır. Eşbaşkanlık sistemi merkezi otoriterin tekçi yapısına karşı gerçek değerlerin ve eşit yaşamın inşasında büyük bir boyuttur. Özgür eş yaşam kuramından besleniyoruz. Tarihin her safhasında direnen damar her dönem de kendini değiştirmiştir ve mücadelesine devam etmiştir” diyerek, son yüzyılda kent nüfusunun artması, göçlerle birlikte kent yapısının kozmopolit farklılıklar ortaya çıkardığını ve merkezi yapıların da kutuplaştırmayı arttırmaya devam ettiğini vurguladı.
Dayanışma çağrısı
Ardından Gazeteci Beste Argat ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin 11 gazetecinin yargılandığı dosyayı karara bağlayarak, Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Diren Yurtsever, Selman Güzelyüz, Emrullah Acar, Zemo Ağgöz, JINNEWS Haber Müdürü Öznur Değer ve Gazeteciler Deniz Nazlım ile Hakan Yalçın hakkında verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasını onamasını kınayarak, dayanışma çağrısında bulundu.
Fikri Sönmez Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Naci Sönmez, Kuzey ve Doğu Suriye’nin halkın kendi kendini yöneterek, yaşamakta olduğu bir model olduğunu söyledi. Fikri Sönmez’e değinen Sönmez, “Fatsa’da da bu fiilin yapılmaya çalışılmıştır. İlk kadın hareketinin filizlendiği yerdir. Can Yücel, Fatsa’ya indiğinde bir rüya olduğunu sanmıştır. Yücel bir ara Fatsa’daki ara sokaklarındaki kadınlarla konuşmuştur. Kadınlar, Terzi Fikri, bize şiddet gösteren eşlerimizden korumuştur demişler. Bu anlamda yerellik, halkçı, ekolojik, kadın özgürlükçü belediyecilikte duyarlı olmalıyız. Bu süreçte demokrasiyi nerede bulabiliriz diye sormak gerekiyor” dedi.
Kayyımlar tehdidi
DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Rüştü Tiryaki ise yerel demokrasi konusunda çığır açacak yöntemler yaptıklarını belirterek, “Bütün dünyada yerel yönetimler güçlendirilirken, ekonomik, politik olarak biz de ise tam tersi bir seyir izleniyor. Daha geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı bir genelgeyle gazete alamaz durumda. Hiçbir belediye Çevre Şehircilik Bakanlığından izin almadan hiçbir inşaat yapamaz. Ve bu sadece bir genelgeyle yapıyor kanunla, yasayla değil. Seçimle gelen belediye eşbaşkanları görevden uzaklaştırılıyor. İşte bu kadar kolay. Kayyım atılan yerlerde seçilmiş belediye meclis üyeleri de toplanmıyor. Bu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra belediyeler yasasında yapılan değişikliklerle oldu. O gün bugündür Kürdistan’da belediyeler kayyım tehdidi altında” diye belirterek, DEM Parti belediyelerinin yaptıkları çalışmalara değindi.
Kayyım politikaları
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği (GABB) Eşbaşkanı ve yerine kayyım atanan Wan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Neslihan Şedal, kadın özgürlükçü, ekolojik bir belediyeciliğin olması gerektiğini vurguladı. Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne değinen Neslihan Şedal, süreç için mücadele edeceklerini ifade etti. İmralı başta olmak üzere diğer tüm cezaevlerinin açılması gerektiğini vurgulayan Neslihan Şedal, siyasetçilerin bırakılması ve kayyımların yerine seçilen belediye eşbaşkanlarının getirilmesi gerektiğini söyledi. Neslihan Şedal, “Wan Büyükşehir Belediyesi kayyımına karşı direnirken, ‘Size Türkün gücünü göstereceğiz’ sözü hale kulağımızda. Bunlara rağmen burada demokrasiyi konuşuyoruz. Bir zamanlar Kürdistan’a atılan kayyımlar Kürt sorunu bağlamında görülürken, bugün TV’lere bile atıldığını görüyoruz. Burada Ulus Devlet aklına bakmak lazım. İdeolojiniz ne olursa olsun bunu toplumsallaştıracağınız en temel alan yerel yönetimlerdir. Ulus Devlet aklı kendine göre tekçi bir sistemdir. Ama onun modeline risk oluşturan, alternatif olan sistemi de ekarte ediyor. Bizim Fatsa’da, Batman’da yaşadığımız buydu. Demokratik modellerimizin hedef alınmasıydı. Kürtlerin dili, kültürü, ve topraklarının özel savaş politikalarıyla hedef alındığını belirten Neslihan Şedal, kayyımların “kadın düşmanı” olduklarını için eşbaşkanlık sistemine saldırdıklarını da sözlerine ekledi.
‘Baskıcı iktidar varlığını sürdürmek istiyor’
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, DEM Parti’nin uzun zamandır kayyımlarla karşı karşıya olduğunu ve kendilerinin ise yeni deneyimlediklerini ifade etti. Özgür Çelik, “Kayyım meselesi hep yerel yönetimlerden konuşuluyor. Ancak bunu Anayasa’yı bir biçimde askıya almak olarak görüyoruz. Otoriter, baskıcı bir iktidarın kendi siyasi varlığını sürdürmek için ortaya koyduğu bir uygulamadır. Bir şekilde muhalefetin meşru alandan iteklemesidir. ‘Sen kimi seçersen seç, benim amaçlarım var bunları da gerçekleştiririm’ diyorlar. Bu sayede uzun yıllar Kürt muhalefeti meşru alandan çıkarılmaya çalışıldı” diyerek, ortak mücadele vurgusu yaptı.
Yerel demokrasi
DEM Parti Riha Milletvekili ve İmralı Heyeti üyesi Mithat Sancar, yerel demokrasinin kentte ya da yerelde oluşan demokratik ilişkiler bütünü olduğunu söyledi. Kentlerde farklılıklar olduğunu ve demokrasinin buralarda önemli olduğunu vurgulayan Sancar, “Yerel demokrasinin temel değerleri vardır. Bunlar; halkın iradesinin yönetime dolaysız yansıması, farklılıkların tanınması, aktif denetim, kendini özgürce yaşama olanağı, mekânsal ortaklık yani birlikte yaşamak ve adil paylaşım yani kent yaşamının maddiyatlarını adil şekilde paylaşmak. Bunların eksikliği yerel demokrasinin eksikliğini doğurur. Yerel demokrasi, merkezdeki yetkilerin yerel yönetimlerle paylaşılmasını gerektiren bir kuvvetler ayrılığı sistemidir. Kuvvetlerin birleşimi despot bir sistem yaratır. O nedenle iktidardaki kuvvetleri ayırdıkça demokrasi artar. Kendini yönetmenin en önemli yolu da kentini yönetmektir. Kentini yönetmek de demokrasinin özünü oluşturmaktır” ifadelerini kullandı.
Sancar, 2016 yılında kayyımlar atandığında yeni bir rejimin ortaya çıktığını ve bu rejimin “otoriter, baskıcı” olacağı uyarısı yaptıklarını belirterek, kayyımların sadece belediyelerle de sınırlı kalmayacağını anlattıklarını hatırlattı. Sancar, “Yerel demokrasi aslında bir yaşam biçimidir. Çünkü alt kanallara kadar halkın etkilendiği ve oy kullandığı bir olaydır. Şu anda biliyorsunuz Barış ve Demokratik Toplum Süreci var. Bu süreç bizim için bir fırsattır. Barıştan yerel demokrasiye, demokrasiden barışa gidebiliriz. Bunun kıymetini bilelim hep birlikte elimizden geleni yapalım” dedi.
Konferans soru cevapların ardından sona erdi.
Kaynak: MA








