Tecride vurgu yapan İtalyan akademisyen Enrico Maria la Forgia, Abdullah Öcalan’ın durumunun Türkiye’deki insan hakları ve ifade özgürlüğünün geldiği hali ortaya koyduğunu ifade etti
İmralı tecridine karşı harekete geçen siyasetçi, aydın, yazar, hukukçu ve gazetecilerin aralarında bulunduğu 7 ülkeden 36 kişiden oluşan Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon, 24-29 Ocak tarihlerinde İstanbul, Ankara ve Amed’de siyasi partiler, barolar ve sivil toplum örgütleriyle görüştü. Delegasyon, yaptığı görüşmelerin ardından İmralı tecridine dair rapor açıkladı.
MA’dan Ergin Çağlar’a konuşan İtalyan akademisyen ve gazeteci Enrico Maria la Forgia, delegasyonun İmralı tecridine karşı girişimleri ve çalışmalarını değerlendirdi.
Tüm Türkiye’ye yayıldı
Türkiye’deki temaslarında edindikleri gözlemler sonucunda Abdullah Öcalan’ın durumunun insan hakları, hapis cezaları, ifade özgürlüğü ve siyasi faaliyetlerin durumunu temsil ettiğini gözlemlediklerini kaydeden Forgia, özellikle İmralı’da insanlık dışı uygulamaların olduğunu ve bu uygulamaların ülkedeki tüm cezaevlerine sirayet ettiğini belirtti.
Şantaj aracı
Kürt halkının lider olarak tanımladığı Abdullah Öcalan’ın Kürt hareketiyle temasını engellemek için iktidarın tecrit politikalarını zorunlu kıldığına işaret eden Forgia, Abdullah Öcalan’ın tecrit edilmesinin ülkede çatışma ve savaş politikalarıyla da paralel bir düzeyde seyretmesine neden olduğunun altını çizdi. Forgia, tecridin bugün hem bölge halklarına hem de PKK’ye şantaj olarak kullanıldığını söyledi.
Barış için Öcalan ile görüşülmeli
PKK Liderinin tüm ezilen Ortadoğu halklarının sorunlarına radikal bir çözüm önerdiğini, yine Abdullah Öcalan’ın özellikle Kürt sorununun çözümü için pek çok kez girişimlerde bulunduğunu hatırlatan Forgie, “Şaşırtıcı bir şekilde, hemen hemen hepsini İmralı’dayken yaptı. Bunun, geçici de olsa barış süreci üzerinde makul bir etkisi oldu. Hiç şüphesiz Öcalan halen partinin lideri ve barış sürecinin temel aktörüdür. Ankara, PKK ile bir barış anlaşmasına varmak istiyorsa, bunu partinin başkanı ve Kürt kamuoyunu en iyi temsil eden kişiyle müzakere etmek zorundadır” dedi.
Abdullah Öcalan’ın misyonuna değinen Forgie, şöyle devam etti: “Öcalan’ın siyasi düşüncesi, sosyalizme giden son yolu temsil etmektedir. Çalışmalarında büyüleyici bulduğum şey, yalnızca Güney-Batı Asya’da geliştirilen ve böyle bir bölgeye uygulanmak üzere geliştirilen sosyalizme felsefi bir yaklaşım olması değil, aynı zamanda Batı ve Doğu’nun solcuların teorilerini birleşmesini de temsil etmesidir. Öcalan’ın düşüncesi radikaldir ve toplumsal cinsiyet eşitliğini, çok kültürlülüğü ve ekolojiyi birbiriyle bağlantılı olarak; tıpkı Rojava paradigmasında olduğu gibi siyasi kurumların gelişiminin temeli olarak görür”
CPT raporu
Abdullah Öcalan ve İmralı’da bulunan diğer tutuklular için Türkiye’ye Eylül 2022’de ziyarette bulunan Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) Avrupa’ya hitap eden bir dayanışma yetkisine sahip olduğunu hatırlatan Forgia, “Avrupa ülkeleri ve kurumları, Türkiye’nin ticaret ve göç konularından dolayı sessiz kalıyor. Dolayısıyla Öcalan gibi hassas konularda kamuoyu önünde tavır almaktan kaçınıyorlar. CPT’nin son raporu yayınlamaktan kaçınmasının birçok nedeni olabilir: Ya Ankara ya da Brüksel komiteye baskı yaptı, ya Öcalan’ın sağlık durumunun tahmin edilenden daha kötü olduğunu anladı ve bu Türk hükümeti veya Türkiye Cumhuriyeti içindeki olası gerilimlere neden olmasından dolayı yaymaktan kaçınıldı. Ancak kesin olarak bilinen bir şey yok ve bunlar sadece uluslararası örgütün davranışını açıklayabilecek bazı varsayımlardır” dedi.
Çalışmaya devam ediyoruz
Delegasyonun çalışmalarına değinen Forgia, İtalya’ya döner dönmez mevcut durumu ülkedeki gazetelerle, radyolarla yaymayı başardıklarını aktardı. Yine ülkede tecride dair sivil toplum örgütleriyle beraber “Mahpusların Hakları ve Koşulları” konulu etkinlikler düzenlediklerini ifade eden Forgia, 25 Mart tarihinde yayınladıkları raporun basında daha fazla yer alması için de çalışmaya devam ettiklerini belirtti.
İSTANBUL