DEM Parti’nin düzenlediği bayramlaşma etkinliklerinde barışın sağlandığı günün halkların bayramı olacağını ifade etti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İzmir İl Örgütü Ramazan Bayramı dolayısıyla il binasında bayramlaşma programı gerçekleştirdi. Bayramlaşmayan DEM Parti İzmir Milletvekilleri Burcugül Çubuk, İbrahim Akın, il örgütü temsilcileri, İzmir Barış Anneleri İnisiyatifi, Tevgera Jinen Azad (TJA) İzmir ve farklı kurum temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.
‘Bayramımızı herkesin eşit olduğu gün kutlayacağız’
Halkların barışının sağlandığı gün halkların bayramının olacağını ifade eden Burcugül Çubuk “Bu bayrama girdiğimiz günlerde sömürgecilerin saldırıları her yerde, Kürdistan dağlarından Filistin ovalarında devam ediyor. Bu saldırganlığın durması ancak ve ancak Ortadoğu’da halkların birleşik mücadelesiyle, sömürgecilere emperyalistlere karşı birleşik mücadele ile mümkündür. Biz bayramımızı herkes eşit olduğunda özgür olduğunda kutlayacağız. Ama bu bayramda herkes için huzur ve özgürlük dileğini tekrarlamak isterim. Başta hasta mahpuslar olmak üzere bütün siyasi tutsakların aldığımızda barışa dair adımlar atıldığında tekrar bir arada çok daha büyük bir bayram kutlayacağımızı umarız” şeklinde dile getirdi.
‘Umudu büyüteceğiz’
Ramazan Bayramının barışın, dostluğun dayanışmanın gerçekleştiği ve bir aradalığın gerçekleşmesi vesilesiyle önemli olduğunu dile getiren İbrahim Akın ise, “Bayramlar ülkemizde daha çok barışın savaşlar karşısında kardeşliğin gelişmesi açısından önemlidir. Elbette Sayın Abdullah Öcalan açıklaması sonrasında yürüttüğümüz çalışmalar hem partimizi hem halkımızı çok daha umutlu hale getirdi. Bu umudu büyütmek gibi bir amacımız var. Ancak yaşadığımız koşullar tek başına bizim yapabileceğimiz bir şey değil, aksine çok daha yoğun bir mücadele gerektiriyor” diyerek herkesin bayramını kutladı.
Bayramlaşma kurum temsilcilerini söz almasıyla devam etti.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik toplum konusunda çok net ve ısrarcı olduğunu belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Demokrasi mücadelesi çok önemli bir noktaya gelmiş durumda. Daha çok zorlamalıyız” dedi.
Adana
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Adana İl Örgütü’nde gerçekleşen bayramlaşmaya katıldı. Kentteki siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra yurttaşların da katıldığı bayramlaşmada Tülay Hatimoğulları, gündeme değerlendirmelerde bulundu.
Suriye’de halklara dönük baskı, katliam ve sınır ötesi operasyonların durmadığını belirten Tülay Hatimoğulları, bu nedenle bayramı buruk geçirdiklerini söyledi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na dikkati çeken Tülay Hatimoğulları, “Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının temel amacı Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yöntemle çözülmesidir. Bu kapının açılmasıdır. Sayın Öcalan, ‘Kürt sorunu için 52 yıldır mücadele ediyoruz, sürdürdüğümüz mücadelede Kürt halkı gelebileceği en iyi seviyeye gelmiş durumdadır’ dedi. Burada kastettiği elbette Rojava’dır. Sayın Öcalan’ın ifade ettiği gibi bizlerin bu kazanımları bundan sonraki süreçte hukuki statüye kavuşturmak gibi çok önemli görev ve sorumluluğun eşiğindeyiz” diye belirtti.
‘Devlet adım atmadı’
Bölgede yaşayan bütün halkların birbirine ihtiyacı olduğu bir dönemden geçildiğini söyleyen Tülay Hatimoğulları, “Küresel sistem bölgeyi şekillendirmeye çalışmaktadır. Dolayısıyla bizim de bölge barışına, Kürt, Türk bütün halkların ortak barışına ihtiyacımız olan bir dönemden geçiyoruz. Sayın Öcalan görüşmede bunların altını çok kalın çizdi. Barışı sağlamak zorunda olduğumuzu söyledi. Ancak devletten doğru beklenilen adımlar, hukuki düzenlemeler, Sayın Öcalan’ın İmralı’daki koşullarının düzenlenmesine dair her hangi bir adım atılmadı” dedi.
‘Barışı demokratik toplumsal dönüşüm getirecek’
Tülay Hatimoğulları, şöyle devam etti: “Sayın Abdullah Öcalan ile görüştüğümüzde kayyım atamaları, İstanbul barosu ve HDK yönelik operasyonlar vardı. Başkan demokratik toplum meselesinde çok net ve çok ısrarcı. Yapılan operasyon ve baskıları asla kabul etmeyeceğini, ‘Bu operasyonlar devam ederse İstanbul Barosu gibi barolara ve demokrasi güçlerine basınç olursa aynı şekilde kayyum atamaları devam ederse benim yaptığım çağrı sadece bir kağıt olarak ortada kalır. Bunların devam etmemesi lazım’ demişti. Önemle bunu vurgulamıştı. Özelle ifade ettiği şey; ‘Türkiye topyekûn demokratikleşmeden hiçbir barışın güvencesi ve garantisi yoktur. Kürt’e tek başına verilecek hak Kürt’ün kazandığı ve kalıcı bir hak olmaz. Asıl olan ülkede yaşayan bütün farklı halkların ve inançların eşit yurttaşlık hakkı temelinde haklarının güvence altına alındığı demokratik toplum inşasından bahsediyorum. O nedenle çağrımın başlığı barış ve demokratik toplumdur. Çünkü barışı garantileyecek, kalıcı hale getirecek olan demokratik toplumsal dönüşümdür. Bunun yasal ve hukuki dönüşümünün yanı sıra toplumun kendi kendini öz örgütlenmesini sağlamasıdır.’
Demokrasi mücadelesi
Türkiye halkları şu an ayakta demokrasi mücadelesi çok önemli bir noktaya gelmiş durumda. Türkiye genelinde başta üniversite gençliği olmak üzere çok önemli bir demokratik çıkış gerçekleşmiştir. Yine bu yılki Newroz kutlamaları büyük bir moral oldu. Böylesi bir dönemde barışın mümkün olduğunu düşünüyoruz. Barışı daha çok zorlamamız gerektiğini biliyoruz.
Kaynak: JINNEWS / MA