• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
25 Mayıs 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kültür

JOKER evrim mi, devrim mi?

3 Ekim 2019 Perşembe - 23:06
Kategori: Kültür, Manşet

Suzan Demir/ İstanbul

Todd Phillips, bugüne kadar ‘suçlu mu, asi mi, deli mi, filozof mu?’ diye üzerine teoriler yazılan ‘Joker’in köklerine iniyor. Yani bu bir doğuş filmi

Cesar Romero, Jack Nicholson ve Heath Ledger’ın akıllarda kalan ‘Joker’ performansından sonra bu defa karaktere Joaquin Phoenix hayat veriyor. Hatta deyim yerindeyse şimdiye kadarki ‘Joker’in en iyi canlandırması sayılan Heath Ledger’ın başarısını da solluyor. Elbette hepsi kendi hikâyesi içerisinde başarısını yakalıyor. Fakat Yönetmen Todd Phillips, bugüne kadar “suçlu mu, asi mi, deli mi, filozof mu?” diye üzerine teoriler yazılan ‘Joker’in köklerine iniyor. Yani bu bir doğuş filmi. Annesiyle yaşayan, komedyen olmak isteyen, ani tepkilerle gülmeye başlayan ve git gide ‘Joker’ olan Arthur Feck’in hikayesi. Bu yüzdendir ki Phoenix’ın hayat verdiği ‘Joker’ hem konu itibariyle, hem de oyunculukla birlikte tümünün “atası” oluveriyor. Hem de onlardan sonra çıkarak…

Sinemada daha önce işlenmiş hikâyelerin ya da ikonik karakterlerin yeni versiyonlarını yapmak zor bir iş. Çünkü akıllardaki karakteri ya da hikâyeyi anlatmanın tek yolu eskiyi yıkmak. Phillips de bunu yapıyor. Hem bilinen ‘Batman’ ve ‘Gotham Şehri’ hikâyesine hem de karakterin doğuşuna yeni bir suret kazandırıyor. Bu yılki 76. Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan Ödülü’nü alan ‘Joker’in başarısı burada saklı…

Derdi ‘Joker’i anlatmak

Tabii bu yıkış orijinal hikâyeye ihanet değil, daha çok bir yorum olarak düşünülebilir. Ama burada ‘Batman’i görmek isteyenler şimdiden hayal kırıklığına hazır olsun. Tabii sürpriz olmadığı üzere filmde elbette bir Bruce Wayne var ama daha küçük bir çocuk. Todd Phillips’in derdi ‘Batman’ ya da o hikayeye bağlanacak bir şey yapmak değil. Onun derdi ‘Joker’i yani Arthur Fleck’i anlatmak. ‘Joker’i kendi bedeninden doğuran bu adamın doğum sancıları asıl odakta olan. Ya da psikolojik bir evrimin ayak izlerini takip etmek niyetinde. Zira biyolojik evrimi insan üzerinden takip etmek zor olsa da psikolojik evrimi izlemek maddi olarak daha mümkün. Buna özellikle evrim diyorum çünkü değişim daha farklı. Değişim eskiyi tamamen yıkmak olarak algılanabilir. Ama evrim organizmanın en basit tabiriyle ortama ayak uydurması olarak tanımlanır.

 

Farklı makyaj aynı Joker

Tim Burton’ın yarattığı Jack Nicholson’ın canlandırdığı ‘Joker’ gotik ve görece eğlenceliyken; yönetmen Christopher Nolan’ın Gotham’ındaki Heath Ledger’ın oynadığı ‘Joker’ ise daha kaotik, Nicholson’a göre dış görünüşü daha ürkütücüdür. Sıra Phoenix’a geldiğinde ise burada Ledger’ınki gibi akmış ve daha sert bir makyajlı ‘Joker’ görmeyiz. Arthur Fleck’ten ‘Joker’e doğru yol alırken daha acemice yapılmış bir makyaj, tam anlamıyla yüzü karakter olarak çevrelememiş ama buna da ramak kalmıştır. Evrim teorisinin tanımlarını kullanırsak eğer ‘arageçiş formu’ gibidir adeta. Tam anlamıyla bir ‘Joker’ değil, meslek olarak yaptığı palyaçonun sureti vardır ağırlıklı olarak. Ama ‘Joker’ kendini aşağılanmış bu adamda da zaman zaman belli eder. Zaten Todd Phillips, ‘Joker’ ve Arthur Fleck arasındaki sınırı silikleştirir. Nerede Arthur’u nerede ‘Joker’i izlediğimizi anlamayız. Filmin açılışında bir grup çocuktan dayak yiyen, annesiyle izbe bir dairede yaşayan, toplumun hor gördüğü bir adam izlesek de karakter içinde taşıdığı ‘Joker’i rahatsız edici bir şekilde hissettirir. Maddi koşullar el verdiği için izlenebilen bu psikolojik evrim, gözlem olarak basit ama zorlayıcı ve hazmetmesi ağır bir süreç. Yönetmen de bu rahatsız edici psikolojik evrimi başarılı bir şekilde veriyor.

 

Düzeni bozan ve koruyan…

‘Joker’, film atmosferi, tekinsiz bir şehir ve de karakterin sancılı sürecini başarılı bir şekilde yansıtıyor. Elbette Phoenix’ın bundaki payı epey büyük. Hem bedenen hem de psikolojik olarak geçiş süreci yaşayan, karmaşa ve öfke duyan bu adamı hatta iki karakteri son derece iyi canlandırıyor. Öte yandan filmin sadece psikolojik süreci yok. Toplumsal koşulların da es geçilmediğini belirtmek gerek. Ama buradaki arızaları da düşünmeli. ‘The Dark Knight’tan bu yana ‘Joker’in, ‘Batman’den daha fazla sevilmesinin birincil sebebi elbette aralarındaki sosyal statü. ‘Joker’in parayı yakıp, sisteme karşı duruşu ya da kaosu isteyişiydi. Biri düzen sağlamaya çalışırken diğeri düzeni bozandı. Ama Phillips’in ‘Joker’inde görüyoruz ki Arthur Fleck zaten ‘Batman’in babasının ve o sistemin kurduğu toplumsal eşitsizliğin yarattığı bir kişi. Yani ‘Batman’in koruduğu düzen de o. Ama bunun karşılığında ‘Joker’in de bir devrim yaptığı söylenemez. Her ne kadar yönetmen toplumsal olaylarda “V For Vendetta” tarzı bir ayaklanma yaratsa da ya da ‘Joker’in kendi gibilerle kavuşumunu sağlasa da politik zeminde umut vadeden bir noktaya varamıyor. Tabii bunun yine de ABD’yi korkuttuğunu maskeyle filme girmenin yasak olduğunu, Amerikan Ordusu’nun da bu yönlü çağrılar yaptığını eklemek gerekli. Tabii bunda 2012 yılındaki ‘Dark Knight Rises’ gösterimi sonrası Colorado’da yaşanan silahlı saldırının etkisi var. Ama şunu biliyoruz ki Amerikan Ordusu’nu asıl rahatsız eden şey filmdeki ayaklanmanın sosyal eşitsizliğe dayanması ve sistemin yaralı çocuklarının birleşmesi…

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Tarımda IMF direktifleri

Sonraki Haber

‘Reform değil AB’ye şirinlik’

Sonraki Haber

'Reform değil AB’ye şirinlik'

SON HABERLER

Özerk manzaralar: Yol filminde dağlar

Frantz Fanon’un anti-sömürgeci mücadelesi üzerine bir film: Fanon

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Barış bir mücadele sorunudur

Provokasyonlar ve şantaj barışa hizmet etmez

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

‘Tel kafeslerinizi asla kabul etmeyeceğiz!’

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

İslam’ın şartı gerçekten kaçtır?

Kürt sorununda çözüm süreci ve Türkiyeli Müslümanlar

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Köyden kente işçi göçü

Toplumsuz hiçbir şey inşa edilemez

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

Suriye’de zaten bir iç savaş var!

Suriye’de zaten bir iç savaş var!

Yazar: Yeni Yaşam
25 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır