• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
18 Aralık 2025 Perşembe
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Yazarlar

Kadın bedeni üzerinden özel savaş

17 Aralık 2025 Çarşamba - 23:00
Kategori: Yazarlar, Zeynel Kete
Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Devletli uygarlığın beş bin yıllık erkek egemen mirası, tarih boyunca en yoğun baskıyı kadın ve gençlik üzerinde kurmuştur. Toplumsal hakikat ve özgürlük arayışının sürekli taşıyıcısı olan bu iki toplumsal özne, her dönemde iktidarın korku kaynağı olmuştur. Bugün de aynı hat sürdürülmektedir; yalnız yöntemler dönüştürülmekte, baskı mekanizmaları güncellenmekte ve “kadın kırımı” verilen politik aygıt genişletilmektedir.

Dersim, bu savaşın en görünür cephelerinden biridir. Çünkü Dersim yalnızca coğrafya değil; aynı zamanda Reya Heq – Alevi inancının, komünal ve eşitlikçi toplum modelinin binlerce yıllık hafızasıdır. Bu hafızanın merkezinde kadın vardır. Ana Fatma’dan Ana Naciye’ye, Ana Sekine’ye uzanan hat hem toplumsal bilgelik hem de siyasal direnişin taşıyıcısı olmuştur. Bu nedenle Dersim’de kadın hedef alındığında aslında toplumun bütününe yönelen bir saldırı gerçekleşmiş olur.

“Asıl savaş, erkek egemen zihniyetin kadını denetim nesnesine, bedenini mülke, sesini suskunluğa indirgediği yerde sürüyor”

Komünal Hafızanın Tasfiyesi

Tarihsel olarak Dersim toplumu, Ocak örgütlenmesi ve “ikrar” kurumu ile kendi iç denetimini toplumsal ahlak üzerinden yürütüyordu. Toplumsal düzeni bozan her davranış, bireyin suçluluğundan çok, davranışı doğuran toplumsal koşullar çerçevesinde ele alınır; kişinin demokratik ve komünal potansiyeli açığa çıkarılmaya çalışılırdı.

Bugün bu sistem bilinçli biçimde zayıflatılmış; toplum kendi öz denetim mekanizmalarından koparılmıştır. Özellikle üniversiteler, devletin ideolojik aygıtları olarak işlev görmekte; gençliği tarihsel hafızasından uzaklaştıran, kültürel yabancılaşmayı derinleştiren bir rol üstlenmektedir. Geçmişte Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde ve Dersim’de yaşanan kadın cinayetleri ve kayıplar bunun en çarpıcı örnekleridir.

Aynı şekilde, bazı “Dersimli akademisyen” veya “pir” sıfatı taşıyan kişilerin toplumda karşılık bulması, inanç sisteminin siyasal ve kültürel manipülasyonla içerden kırılmasının bir sonucudur. Bu durum, inancın iktidar, hiyerarşi ve tahakkümü reddeden özünün yozlaştırılması anlamına gelmektedir.

Kültürel kırımın güncel biçimi

Son dönemde Dersim’de ortaya çıkarılan fuhuş ve çeteleşme ağları, devletli erkek egemen sistemin tarihsel stratejisinin güncel tezahürüdür. Bu ağlar; maddi güce, siyasal bağlantılara veya yerel “itibar” mekanizmalarına sahip erkek figürler üzerinden örgütlenmekte; genç kadınları ekonomik bağımlılık, duygusal manipülasyon, işsizlik ve baskı yoluyla denetim altına almaktadır.

Bu kişiler çoğu zaman inancın değerlerine bağlı olmayan, geçmişte de iktidar kültürüne eklemlenmiş yapılardır. Fuhuşun yalnızca “ahlaki bir sorun” değil, planlı bir toplumsal kırılma stratejisi olduğu açıktır. Kadın bedeninin tüketim ve iktidar nesnesi haline getirilmesi, toplumun komünal ve ahlaki-politik zeminini çökertmeyi hedeflemektedir.

Alevi inancı bu tarz çözücü pratikleri “düşkünlük” olarak tanımlar. Bugün Dersim’de yaşanan, bireysel düşkünlük değil; kolektif bir düşürme siyasetidir.

Bağımlılık, bireycilik ve yabancılaşma

Gençliğin ve kadınların alkol, uyuşturucu, tüketim kültürü ve ilişkisel bağımlılık süreçleriyle kontrol altına alınması, yalnızca bireysel bir yozlaşma değil; kapitalist modernitenin ideolojik operasyonudur. Bu operasyonun amacı: toplumsal hafızayı silmek, bireyi yalnızlaştırmak, tarihsel kimliği “geri” göstermek, sömürüyü ve iktidarı olağanlaştırmak, toplumu kendi öz örgütlenmesinden koparmaktır.

Böylece özel savaşın hedefindeki kadın ve gençlik, kolaylıkla sistemin ihtiyaç duyduğu bağımlı, kırılgan ve yönsüz kitleye dönüştürülmektedir.

Neden Dersim? Neden Kadın?

Dersim, tarihsel olarak: doğayla uyumlu yaşam pratiği, komünal toplum modeli, ahlaki-politik normları koruyan ocak sistemi, kadın merkezli kültürel hafızası nedeniyle iktidarcı uygarlığın karşıt kutbunda yer almıştır. Bu nedenle Dersim’in çözülmesi, yalnız bir coğrafyanın değil, binlerce yıllık komünal geleneğin kırılması anlamına gelir. Kadının düşürülmesi ise bu kırılmanın merkezine yerleştirilmiştir; çünkü kadın hakikatin taşıyıcısıdır.

Dersim’de düşürülen her kadın, aynı zamanda: bastırılan hakikati, koparılan hafızayı, değersizleştirilen irfanı,yok edilmek istenen ikrarı temsil eder.

Dersim’de bugün yaşanan fuhuş ağları, uyuşturucu politikaları, gençlik üzerinde kurulan ideolojik baskı ve inanç kurumlarının içerden zayıflatılması; birer münferit hadise değildir. Bunlar, devletli uygarlığın beş bin yıllık erkek egemen stratejisinin, kastik katil kültürünün güncel biçimleridir. Hedef, Dersim’in komünal değerlerini taşıyan kadın ve gençliktir.

Bu nedenle Dersim’deki mücadele, yalnızca kadın özgürlüğü mücadelesi değil; aynı zamanda komünal toplumun, Alevi inancının ve toplumsal hakikatin yeniden savunulmasıdır.

İktidarcı anlayışlar kadın bedenini ele geçirmeye çalışılan bir mekân olarak görür; bu beden üzerinde cinsellik taciz tecavüz ile iktidarını daim kılar.

Dersimde düşürülen kadın düşürülen toplumdur, yok edilen ikrardır. Ana kadının bilgeliğidir.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Öcalan’ı yeni keşfeden kolonyal arzu

Sonraki Haber

Toplumsal barışın yolu: Kültürün, adaletin ve hakikatin inşası

Sonraki Haber
Toplumsal barışın yolu: Kültürün, adaletin ve hakikatin inşası

Toplumsal barışın yolu: Kültürün, adaletin ve hakikatin inşası

SON HABERLER

Geçmişin hayaletleri

Geçmişin hayaletleri

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

MESEM’in içinden: Okula gidemiyoruz, dövülüyoruz, çalışmak zorundayız

MESEM’in içinden: Okula gidemiyoruz, dövülüyoruz, çalışmak zorundayız

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

İkinci aşama inkardan kabule geçiş

İkinci aşama inkardan kabule geçiş

Yazar: Aziz Oruç
17 Aralık 2025

Kürdistan Özgürlük Hareketi ile birlikte sosyalizmi düşünmek

Kürdistan Özgürlük Hareketi ile birlikte sosyalizmi düşünmek

Yazar: Bedri Adanır
17 Aralık 2025

Cihan’ın Saati: Hakikatin katli

Cihan’ın Saati: Hakikatin katli

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Toplumsal barışın yolu: Kültürün, adaletin ve hakikatin inşası

Toplumsal barışın yolu: Kültürün, adaletin ve hakikatin inşası

Yazar: Heval Elçi
17 Aralık 2025

Asimilasyon, inkar ve efendiye benzemek

Kadın bedeni üzerinden özel savaş

Yazar: Nazlı Buket Yazıcı
17 Aralık 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır