Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’nden Gülcan Tarkan, süreçle ilgili Meclis’te kurulan komisyonda kadın erkek-eşitliğinin sağlanmamasını eleştirerek, komisyona beş öneride bulundu
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla başlayan Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında milletvekillerinden oluşan komisyon mecliste kuruldu. Bugün ilk toplantısını gerçekleştirecek komisyonun yapacağı çalışma ve alacakları kararlar ise merak konusu.
51 üyeden 9’u kadın
Toplumun tüm kesimlerini beklentisinin olduğu komisyonda kadın-erkek eşitliğinin sağlanmaması tepkilere yol açtı. 51 üyeden oluşan komisyonda, AKP 21, CHP 10, Halkların Eşitlik Demokrasi ve Eşitlik Partisi (DEM Parti) 4, MHP 4, Yeni Yol Partisi 3 milletvekiliyle temsil edilecek. AKP 4, CHP 3, DEM Parti 2, toplamda 9 kadın komisyonda yer alacak.
MHP, Yeni Yol Partisi, TİP, EMEP ve DSP ise hiçbir kadın üye bulundurmayarak, yüzde 0’lık temsiliyetle dikkat çekti.
Toplumsal cinsiyet eşitliği bakımında tepkilere yol açan komisyona dair kadın örgütleri, sürecin kadınlar öncülüğünde yürümesi üzerine çağrı ve taleplerini dillendiriyor.
‘Siyasi partilerle sınırlı kalmamalı’
Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi üyesi Gülcan Tarkan, komisyonun siyasi partilerle sınırlı kalmaması gerektiğini şu sözlerle vurguladı:
“Toplumsal hafızada derin izler bırakan ihlaller açıkça konuşulmalı, tüm muhataplar bu sürece dahil edilmelidir.”
‘Komisyon İmralı’ya gitmeli’
Gülcan Tarkan, Kürt sorununun, Türkiye’de demokrasi, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin merkezinde yer aldığına dikkat çekti.
Çözüm sürecinde toplumsal ve siyasal muhatapların dışlanmaması gerektiğini ifade eden Gülcan Tarkan, sorunun demokratik yollarla çözümü için, ilgili tüm kesimlerin sürece aktif katılımının esas olduğunu şu sözlerle anlattı:
“İmralı, Kürt halkının siyasal taleplerini tarihsel olarak temsil eden önemli bir aktördür. 2013-2015 çözüm sürecinde de barışın dili, diyalogla kurulmuş, çatışmalar durmuştu. Bu nedenle Meclis’te kurulan komisyon, barışı gerçekten hedefliyorsa, İmralı ile diyalog kurmalıdır. Barış çoğulculuk, kapsayıcılık ve cesaretle mümkündür. Kadınların, Kürt halkının ve tüm ezilenlerin sesi duyulmadan gerçek bir çözümden söz edilemez.”
Eşitsizliğe tepki
Komisyonda kadınların azınlıkta bırakılmasına tepki gösteren Gülcan Tarkan sözlerine şöyle devam etti:
“Gönül isterdi ki orada yarı yarıya bir temsil dengesi olsun. DEM Parti üyelerin ikisini kadınlardan seçerek, bu dengeyi sağlamaya çalıştı. Keşke diğerleri de böyle bir denklemi kurabilseydi. Bu tablo, barış mücadelesinde en önde yer alan kadınlar açısından cinsiyet eşitsizliğinin açık bir göstergesi.”
Dönüşümün anahtarı: Kadınlar
Kadınların toplumun dönüşüm anahtarı olduğunu vurgulayan Gülcan Tarkan konuşmasına şöyle devam etti:
“Erkek egemen siyaseti kırmak, karar mekanizmalarında etkin temsiliyet barışa hizmet eder. Barış, sadece silahların susması değildir. Toplumsal yaşamın adalet, eşitlik ve özgürlük temelinde dönüştürülme sürecidir. Patriyarkaya, militarizme, sömürgeye karşı da çok katmanlı bir mücadele ile birlikte yürütülecek bir süreç. Bu sürecin öznesi kadınlardır. Biz kadınlar, bu sürecin son derece diplomatik bir alana hapsedilmesini istemiyoruz.”
‘Barışın öznesi olmalıyız’
Kadınların tarih boyunca savaşlarda en büyük bedelleri ödediğini anlatan Gülcan Tarkan, tam da bu nedenle barış de en ön saflarda yer alması gerektiğini şu sözlerle vurguladı:
“Savaş koşulları, yerinden edilmeye, göçe, yoksullaşmaya ve kadın bedeninin cinsiyetçi bir yaklaşımla hırpalanmasına yol açıyor. Her çatışmalı alan, kadınların bu bedeli çok ağır ödediğini gösteriyor. İşte bu yüzden barışın öznesi olmak zorundayız.”
‘Barışı her yerde anlatılmalı’
Gülcan Tarkan, yaşanan tüm travmalara rağmen barışa giden yolu örme konusunda güçlü bir iradeye ve motivasyona sahip olduklarını vurgulayarak, sürecin başarıya ulaşması için kadınların daha geniş katılımına ihtiyaç olduğunu hatırlattı. Gülcan Tarkan, şunları ekledi:
“Komisyonda kadın hareketlerini temsil eden, son derece donanımlı kadın yoldaşlarımız var. Onlar bizim sözümüzü komisyonda söyleyecek. Ama bizim asıl işimiz, komisyon dışında, diğer alanlarda barışı anlatmak. Bu, demokratik katılımın da bir ön şartı. Bu tip komisyonlarda kadınlara ne kadar öncelik verdiğiniz, demokrasinin bir göstergesidir. Ama bu konuda bir kez daha sınıfta kaldık.”
‘Jin jiyan azadi’ ile barış inşası
Kadınların özgürlüğü olmadan kalıcı bir barışın mümkün olmayacağını vurgulayan Gülcan Tarkan, ‘Kadın, yaşam, özgürlük (Jin jiyan azadi)’ sloganının sadece bir direniş değil, aynı zamanda barışı inşa eden bir felsefe olduğunu söyledi. Kadın özgürlük mücadelesinin taleplerini ve çözüm önerilerini merkeze alan bir sürecin hem toplumsal demokratikleşmeye katkı sunacağını, hem de kalıcı barışın yolunu açacağını belirten Gülcan Tarkan, her bir sokağı barış masasına çevirerek bu süreci sahiplenmeli ve birlikte başarılması gerektiğini vurguladı.
‘Özgürleşip, özgürleştireceğiz’
Toplumun her kesimine ulaşılması gerektiğini vurgulayan Gülcan Tarkan şu sözlerle kadınların yaşamın öznesi ve öncüsü olduğunu yineledi:
“Kapı kapı gezerek, binlerce toplantı yaparak, insanların sorularını yanıtlayarak ve kafa karışıklıklarını gidererek bu süreci anlatmalıyız. Ülkemizin doğusunda, batısında, her yerinde bir barış masası kurmaya ihtiyacımız var. Kadınların özverisi ve öncülüğüyle özgürleşeceğiz ve özgürleştireceğiz.”
Komisyona 5 öneri
Gülcan Tarkan, komisyona 5 önerilerini ise şöyle sıraladı:
- Kamuoyun sadece partiler arası değil aynı zamanda farklı toplumsal katmanların da temsilini içermelidir. STÖ, insan hakları örgütleri, her kesim sürece dâhil edilmelidir.
- Yaşanmış hak ihlallerini ve ihmal politikalarını ‘açıkça’ ele almalı bu çerçevede kamuoyu ile paylaşılmalı.
- Bu coğrafyada yaşayan tüm halkların kendi dilini resmi veya bölge dili olarak tanımalı anadilde eğitim, kültürel özerklik talepleri tartışabilir zemine çekilmeli.
- Meclis kanun ve yasaların göz önünden geçirmeli, ifade özgürlüğü ve yasal faaliyetlerin önün açılmalı.
- Cezaevinde bulunan tutsakların ve yaşanan ihlallerin acilen ele alınmalı.
Kaynak: MA