Xarpêt, Erzîngan, Amed ve Erzirom’daki hapishanelerde kadın tutsakların yaşadığı hak ihlallerine dair konuşan Amed Barosu Hapishane Komisyonu Üyesi Avukat Bahar Eryılmaz, ‘Çıplak arama ve ağız içi arama dayatması sistematik bir hal aldı’ dedi
Hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri en çok kadın ve kız çocuklarını etkiliyor. Hijyen ürünlerinden tutalım en temel bakım ihtiyacına kadar birçok ihtiyaçları karşılanmayan ya da yasaklanan kadınlar, sağlık ve sosyal haklarından da mahrum bırakılıyor. En temel ihtiyaçlarına ulaşmakta zorluk çeken kadınlara cımbız, ped, kitap, gazete ya da şalvar gibi ürünler de verilmiyor. Yaşanan bu ihlaller çerçevesinde Amed’te ÖHD, Amed Barosu Kadın Hakları Komisyonu ve Amed Barosu Hapishane Komisyonu; Xarpêt, Erzîngan, Erzirom ve Amed’deki hapishanelerde bulunan kadın tutsaklarla görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde kendilerine gelen aktarımlarla hukuki yollara başvuracaklarını belirten Amed Barosu Hapishane Komisyonu Üyesi Avukat Bahar Eryılmaz, hapishanelerde artan kadın tutsak sayısına da dikkat çekiyor.
‘Kadın tutsak sayısı arttı’
Hukuki başvuruların çoğunlukla Adalet Bakanlığı’na yapıldığını, kimi zaman Kamu Denetçiliği Kurumu’na veya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu ifade eden Bahar Eryılmaz, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nin Kasım 2025 verilerini paylaştı. Türkiye’deki hapishanelerin kapasitenin yüzde 40,50 üzerinde dolu olduğunu hatırlatan Bahar Eryılmaz, Hapishanelerde 194’ü kız çocuğu olmak üzere 19 bin 969 kadın tutsak bulunduğunu belirterek şu bilgilere yer verdi: “Geçtiğimiz yıl kadın mahpus sayısı 11 bin 407 iken bu yıl 19 bin 969’a çıktı. Bu yaklaşık yüzde 75 artış demek. Kız çocuklarının sayısı da yüzde 102 arttı. Kalabalıklaşma beslenmeden hijyene, suya erişimden havalandırmaya kadar birçok sorunu doğrudan tetikliyor.”
‘Cımbıza bile el konuluyor’
Hak ihlallerinin en yoğun olduğu alanlardan birinin sağlık olduğunu belirten Bahar Eryılmaz, yaşananları şöyle sıraladı: “Revirde yeterli ilgi gösterilmiyor, ilaç temini gecikiyor. Hastaneye sevklerde mahpuslar ring araçlarında kafes içinde saatlerce bekletiliyor, çift kelepçe ile muayeneye götürülüyor, kelepçe muayene sırasında çıkarılmıyor. Doktor–hasta mahremiyeti jandarma tarafından ihlal ediliyor. Hijyenik pede erişim çok sınırlı; dağıtılan pedler düşük kalitede. Yine sıcak su kotası yetersiz. Yemekler hem porsiyon hem besin değeri bakımından düşük kalitede. Çölyak, vejetaryen veya vegan mahpusların diyetine uygun yemek sağlanmıyor. Emziren annelere ek gıda verilmiyor.”
‘Çıplak arama ve ağız arama sistematikleşti’
Bahar Eryılmaz ayrıca, Elazığ T Tipi Kadın Hapishanesinde cımbız gibi temel bakım malzemelerine bile el konulduğunu belirterek, bunun sistematik bir uygulamaya dönüştüğünü ifade etti. Bahar Eryılmaz konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Çıplak arama, ağız içi arama ve infaz uzatmaları sistematikleşti. Görüşe gelen ailelere ağız içi arama dayatılıyor. Mahpusların müdür ve yönetimle görüşme talepleri reddediliyor. Sevk taleplerinin gerekçesiz bir şekilde reddediliyor.”
‘Devlet hapishanede de erkek’
Y, S ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerde yaşanan ağır tecridin altını çizen Bahar Eryılmaz, bu alanlarda tecrit ve izolasyonun çok şiddetli olduğunun altını çizdi. Bahar Eryılmaz, uluslararası standartların Bangkok Kuralları, CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi durumların dikkate alınmadığını vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Kadınlar yaşamlarının her anında ataerkil normlarla denetim altına alınıyor. Hapishane bu baskının en yoğunlaştığı yer. ‘Erkek devlet’ dediğimiz yapı hapishanelerde çok daha görünür. Bu ağır koşullara karşın umut örgütlü mücadelede. Erkek-devlet aklına karşı kadın mücadelesinin içeride ve dışarıda yaşatacağına inanıyoruz. Mücadele yaşatır. Sürdürülebilir bir toplumsal barış için hapishanelerdeki hak ihlallerine daha fazla eğilmek, yasal düzenlemeleri hayata geçirmek ve denetlenebilir, şeffaf bir teftiş mekanizması kurmak zorundayız.”
Kaynak: ANF









