Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve diğer tutsaklar için ‘umut hakkı’nın kullanılması gerektiğini belirten siyasetçi kadınlar, ‘Abdullah Öcalan olmak üzere tüm siyasi tutsaklar için umut hakkı uygulanmalı, tecrit son bulmalı’ dedi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) 18 Mart 2014’te, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına yönelik verdiği “umut hakkı” ihlali kararına karşı yerine getirilmeyen yasal düzenlemeler sonucunda, yaptırım uygulama yetkisi bulunan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK) Türkiye’ye bir kez daha ek süre verdi. Bu durum tepkiyle karşılansa da, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”na destekler de devam ediyor.
Adımla atılmalı
Bu çağrı ile bir barış sürecine girildiğine işaret eden Tûşba Belediye Meclis üyesi Leyla Çelik, “Silahların bırakılması ve halklar üzerindeki politik baskının azalması yönünde yeni bir sürece girmiş olduk. Sürece yanıt olmak adına, PKK’nin kendini feshetmesinin ardından yaşanan gelişmeler sonrasında Meclis’te bir komisyon kurulmasına karar verildi. Kurulan bu komisyonla birlikte alınacak kararların hukuki zeminde olması önemliydi. Komisyondan başlıca talep; öncelikle hasta tutsakların, ardından ise siyasi tutsakların serbest bırakılmasıydı. Bu noktada, umut hakkı çok önemli bir yerde duruyor. Eğer siyaseten bir sonuca ulaşılacaksa, umut hakkının derhal komisyon tarafından gündeme alınması ve anayasal düzenlemelerin yapılması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
‘Umut hakkı’ özgürlüğün adımlarının atılmasıdır
Rêya Armûşê (İpekyolu) Belediye Meclis Üyesi Öznur Evin, “umut hakkı”nın Türkiye ve Kürdistan’daki tüm halklar tarafından talep edildiğini belirterek, “Başta Sayın Öcalan ve hasta tutsaklar olmak üzere bu hak bir an önce faaliyete geçirilmelidir. Umut hakkı demek; toplumsal demokrasinin, özgürlüğün ve birlikteliğin adımlarının atılması demektir. AİHM’in yaptığı açıklamalarda da Türkiye’nin umut hakkı noktasında adım atması gerektiği belirtiliyor” diye belirtti.
Mücadele yollarını tartışmamız lazım
Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması gerektiğini belirten Münevver İlingi, “Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması ve onun umut hakkından yararlanması en büyük mücadelemiz olmalıdır. Barışın gerçek adımları buradan doğar. Kadınların, çocukların ve doğanın katledilmemesi ancak barışla sağlanabilir. 27 Şubat’ta gerçekleşen barış çağrısını esas alarak yol yürümeliyiz. Kurulan komisyon, Sayın Abdullah Öcalan’ı ziyaret ederek onun fikirlerini ve görüşlerini almalı; ‘Birlikte neler yapabiliriz, nasıl adımlar atabiliriz?’ diye tartışmalıdır. Biz ilk adımı attık, diğer adımı ise Türkiye devletinden bekliyoruz” sözlerini kullandı.
Bu hakkın uygulanması zorunlu
Tûşba Belediye Meclis Üyesi Mizgin Avras, AİHM’in “25 yıl cezaevinde kalan her insanın umut hakkı vardır” tespitine atıfta bulunarak, bu hakkın uygulanması gerektiğini söyledi. Mizgin Avras, “Başta Önderlik olmak üzere, tüm siyasi tutsaklar için umut hakkının uygulanmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Mücadelemiz sürecek
Artemêt (Edremit) Belediye Meclis Üyesi Berivan Polat, umut hakkının yasada yer alan en temel haklardan biri olduğunu vurgulayarak, “Tüm hakların öncüsü olan Abdullah Öcalan ve hasta tutsaklar için umut hakkı talebimizi her yerde yineliyoruz. Bunun mücadelesini vermeye devam ediyoruz. Önderliğe ve hasta tutsaklara umut hakkı tanınana kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz” diye belirtti.
10 toplantı oldu ama adım atılmadı
Artemêt Belediye Meclis Üyesi Medya Mermit, “Umut hakkı, yasal bir haktır. Türkiye umut hakkını uygulamayarak suç işliyor. AKBK, 1 Haziran 2026 tarihine kadar bir süre tanıdı. Bu süre içinde somut adımlar atılması gerekiyor. 10. toplantı gerçekleşti fakat hâlâ somut bir adım atılmış değil. Aksine, baskı, saldırı ve şiddet artarak devam ediyor. Kürt Halk Önderi’nin özgürlüğünün hem Kürt halkı hem de Türk halkı için sağlanması gerekiyor” dedi.
Kaynak: JINNEWS