3. Amed Uluslararası Film Festivali’ne, ‘Gukla’ filmi ile katılan yönetmen Emine Uysal Berger, sinemadaki eril anlayışa dikkat çekerek, ‘Ama bağımsız sinemada kadınların görünürlüğü daha fazla. Bu, kadınların inatçı ve mücadeleci ruhu ile ilgili’ dedi
Amed Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Ortadoğu Sinema Akademisi ve Sinebîr’in yürütücülüğünde, “Dünya hikâyelerle bir araya geliyor” şiarıyla düzenlenen 3. Amed Uluslararası Film Festivali 7-14 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Çand Amed Kongre Merkezi’nde düzenlenen festivale çok sayıda sanatçının yanı sıra binlerce kişi katıldı. Festival, Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne adandı.
Festivalin ilki 2012’de yapılırken, ikincisi 2016 yılında gerçekleştirildi. Ancak belediyelere atanan kayyımlar ve savaş-çatışma koşulları nedeniyle festival uzun bir süre düzenlenemedi. 8 yıl aradan sonra yeniden Amed’de düzenlenen festival, bağımsız sinemayı güçlendiren, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten ve ekolojik bir bakışı yansıtan film ve belgeseller ile izleyicisiyle buluştu.
Festival kapsamında 84 film ve belgesel gösterilirken, birçok atölye gerçekleştirildi. Festival, 14 Aralık’ta gerçekleştirilen ödül töreniyle sona erdi.
Yönetmen Emine Uysal Berger ve Özgür Ceylan festivale “Gukla” filmi ile katıldı.
Yolları kesişen kadınların hikayesi: Gukla

Gukla, terk edilmiş bir konakta tesadüfen bir araya gelen İzmirli üç farklı kuşaktan karakterin, yaşadıkları şehre aidiyet duygularını odağına alan, psikolojik gerilim ve korku türünde bir film. Filmde sığınma, aidiyet ve yüzleşme temaları işlenirken, İzmir’in tarihi dokusunda yolları kesişen üç kadının hikayesini etkileyici bir dille anlatıyor.
Öğrencilik yıllarından itibaren kısa metraj filmler çektiğini ifade eden yönetmen Emine Uysal Berger, festivale İzmir’den katıldığını belirtti. Emine Uysal Berger, “Filmimizin böyle bir yolculukla Diyarbakır’a gelmesi bizi mutlu etti. Seyircilerden aldığımız yorumlar, geri dönüşler filmin hikayesinin yansıması gibi” dedi. Gukla’nın kadınların hikayesini konu aldığını söyleyen Emine Uysal Berger, “Hikayenin ana karakteri kadın. Birkaç kadının bir arada olduğu ve var olma mücadelesiyle ilerleyen bir hikaye” diye belirtti.
‘Sinemada hala eril bir dil hakim’
Kadın yönetmenlerin ve senaristlerin sinemada var olmasının kadın hikayelerini daha görünür kıldığını ifade eden Emine Uysal Berger, “Kadın yönetmenlerin eserlerine dikkat çekilmesi onların görünürlüğünü de artırıyor. Öznenin kadın olduğu filmlerin de öne çıkmasına sebep oluyor. Yıllarca Türkiye’de üretilen filmlerde kadın hikayelerini anlatanlar erkeklerdi. Bir kadının gözüyle bir kadını anlatmak daha güçlü karakterler çıkmasına, hikayelerin daha derinlikli, daha içten bir bakışla anlatılmasına katkı sunuyor” ifadelerini kullandı.
Film çekmenin birçok zorluğunun olduğunu söyleyen Emine Uysal Berger, bu zorlukların yanı sıra aynı zamanda sektördeki eril anlayışla da mücadele ettiklerini belirtti. Emine Uysal Berger, öğrencilik yıllarında uğradığı ayrımcılığı şu sözlerle anlattı: “Öğrencilik yıllarımdı. Bir proje kapsamında belgesel çekimine gidilecek. Ben de gitmek istedim ama ‘sadece erkek ekiple gidilecek’ denilmişti. Çok travmatize olmuştum. Film çekmek çok zor, aynı zamanda bu tür yaklaşımlarla mücadele etmek de kolay değil. Sinema sektöründe eril bir dil var. Ama bağımsız sinemada kadınların görünürlüğü daha fazla. Bu kadınların inatçı ve mücadeleci ruhu ile ilgili” ifadelerini kullandı.
‘Yabancı hissettirmeyen bir festival oldu’
3. Amed Uluslararası Film Festivali’ni de değerlendiren Emine Uysal Berger, festivalin beklentinin de üstünde olduğunu söyledi. Emine Uysal Berger, “Bir festival organizasyonu kolay değil, hem mali açıdan hem de çok sayıda ekibin aynı anda organize olması için çok iyi bir planlama yapmak gerekiyor. Sorunları anında tespit edip, kolay çözebilmek için esnek bir yaklaşım gerekiyor, bu yaklaşımı bu festivalde gördüm. Başka şehirden gelen bir ekip olarak, şehre girdiğimiz anda bizi içine alan, yabancı hissettirmeyen bir festival oldu. Şehirle kurduğu bağ çok güzeldi. Burada başka sinemacılarla bir araya gelme şansı bulduk. Bu, hem kendi filmimizi paylaşma açısından hem de fikir alışverişleri için çok kıymetli. Oldukça tatmin edici bir festival oldu” sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Haber: Arjîn Dilek Öncel / NûJINHA









