Atlı bir Kürt bir kılıç, bir hançer, bir tüfek ve bazen bir ya da iki tabanca ile silahlandırılır. Kürtler hızlı ateş eden tüfeklere sahip olmak için çok açgözlüdürler ve sık sık sınırımızda pusu kurarak bir Kazak’ın ya da sınır muhafızının tüfeğini ele geçirmeyi amaçlarlar
Çeviri: Kurdistan Lezgiyeva
Rus Çarlığının orduları ve Kazak süvarileri 1600’lü yıllardan başlayarak Sovyet devrimine kadar Kafkasya’yı hem ele geçirdi hem de halkların yapısına nüfuz etti. Çarlık Rusya’sı ordularında 1800’lü yıllar ile birlikte Kürt süvarileri de görülmeye başlandı. İlk Rus Kürt kütlesel temasının Gürcistan’da yaşayan Kürtler üzerinden olduğunu söylemek abartılı olmayacaktır. Ancak bunlar Vasal bir devlet olan İmereti Krallığı’na (Gürcistan) bağlı maaşlı askerlerdi.
Günümüz Ermenistan Azerbaycan coğrafyasının sosyal yapısına nüfuz etmeyi bir iktidar sağlamlaştırma aracı gören dinamik Çarlık Rusya’sı yöneticileri Kürtler hakkında da rapor tutmaya ve merkeze bilgi vermeye başladı. 19. yüzyıl ile birlikte Çarlık Rusya’sında, Kafkasya’daki Kürtler hakkında detaylı sosyal, siyasal ve askeri raporlar ile karşılaşıyoruz. Çarlığın kışlık başkenti St. Petersburg’da devlet arşivlerinde tutulan bu kayıtlar zaman içerisinde üniversitelerde Kürdoloji kürsülerine dönüştü. Zaten daha öncesinde de Rus oryantalistlerin bir Kürdistan ilgisi entelektüel anlamda vardı.
Bu raporlar ve analizler halen Kafkasya’nın jeopolitik yapısı ve siyasi dengelerinin anlaşılması için önemli kaynaklar olarak görülüyor. 1804-1813 ve 1826-1828 yılları arasında Çarlık Rusyası’nın İran ile savaşları döneminde çatışmanın akademik entelektüel altyapısını Rus Kürdologların incelemelerine dayandırmışlardır. Güney Kafkasya’ya gönderilen her askeri yetkili Kürt aşiretleri hakkında en az bir brifing almıştır. Sovyet Rusya öncesi Kürt-Rus-Osmanlı ilişkilerinde Hamidiye Alayları’nın incelendiği ve Çarlık merkezinde askeri kurmaylığa sunulan raporlar oldukça ilginç bilgilerle dolu. Raporlara derinden bir saygı tonu nüfuz etmiştir.
Rus Kazak alayları imparatorluğun Transkafkasya’daki akıncı ve kıyıcı gücüydü. En göze batanı ise uzun bir süre Ortodoks ayinlerine katiyen uymaları beklenen ancak sonradan bundan vazgeçilen Nizhny Novgorod Dragoon Alayı’ydı. Bu Kazak süvari alayı neredeyse Kafkasya’da yüzyıl boyunca fetihlerin ve şiddetin kaynağı oldu.
Osmanlı, ordusunun önünde un-ufak olduğu bu mızraklı kılıçlı ve tüfekli gücün bir benzerini Rus-Osmanlı temas hattında kurdu. Kurucusu bir Kafkasya göçmeni ailenin çocuğu olan Mehmet Zeki Paşa’ydı. Hamidiye Alayları Kürdistan tarihi açısından gölgeli ve çok bilinmeyen karanlık bir nokta ancak Rus Kazaklarından esinlenilerek oluşturulmuş bu hafif süvari alaylarına Rusların bakışı askeri raporlarda genişçe yer tutuyordu.
“Tüm cephede Türk ordusunun yoğunlaşma ve konuşlanmasının doğal ve en iyi stratejik perdesini temsil eden Hamidiye süvarisi, ezici sayısal üstünlüğü ve tek savaşçıların doğal nitelikleriyle ordumuz için yeni, son derece zor mücadele koşulları yaratıyor.” Hamidiye süvarisine ‘Kafkas Askeri Bölgesi’nin askeri-coğrafi ve istatistiksel açıklaması’ adlı yayında böyle bir niteleme yapılmıştır. (1)
Resmi adı Hamidiye Hafif Süvari Alayları (Sultan II. Abdülhamid’in döneminde) 1890-1891 yıllarında Kuzey Kafkasya yerlisi Osmanlı Dördüncü Ordu Kumandanı Müşir Mehmed Zeki Paşa tarafından oluşturulan yeni bir Türk süvari birliğiydi. (2) Hamidiye, çoğunlukla Rus İmparatorluğu sınırlarında yaşayan Kürtlerden toplanan hafif düzensiz bir süvari gücü olarak savaşta kendini gösterdi. Mehmed Zeki Paşa bu askeri oluşumu yaratırken Rus Kazaklarının askeri örgütlenmesini örnek almıştı. Hamidiye müfrezelerinin subayları Çerkes kıyafetleri giyiyordu. Bu durum, bir Çerkes ya da Ubıh olması muhtemel Mehmed-Zeki Paşa’nın tercihleriyle ilişkilendirilmektedir.
Savaşçı Kürtler, Türk ordusu için gerçek bir nimetti. Hamidiye Kürtleri silahlandırılmıştı, tam donanıma sahip ve bu sayede Rus sınır bölgelerine istedikleri zaman, ilk emirle saldırabiliyorlardı.
Bahsi geçen 1908 tarihli askeri istatistik raporunda şunlar belirtilmektedir:
“Atlı bir Kürt bir kılıç, bir hançer, bir tüfek ve bazen bir ya da iki tabanca ile silahlandırılır. Kürtler hızlı ateş eden tüfeklere sahip olmak için çok açgözlüdürler ve sık sık sınırımızda pusu kurarak bir Kazak’ın ya da sınır muhafızının tüfeğini ele geçirmeyi amaçlarlar.
Bir Kürt genellikle mümkün olduğunca çok, bazen 200’e kadar fişek taşır; fişekler kartuşlarda, kemerde veya her iki omuzun üzerinde bulunur. Kürtler çoğu durumda kötü atış yaparlar, nişangah kullanımı ve uzun menzilli atışlar hakkında çok az fikirleri vardır. Pusulardan hareket etme eğilimindedirler ve kısa mesafelerde ateş etmeleri tehlikelidir. Kürtler sadece en son aşamada keskin silahlara başvururlar …. Bu nedenle Kürtlerin ince bir yakın süvari saldırısına dayandıklarına dair hiçbir örnek yoktur.”
Kürt alaylarının seferberlik sırasında silahlandırılması için özel depolara, düzenli Türk süvarileriyle aynı model olan Martini-Henry sistemi tüfekler stoklandı. Raporda ayrıca “tüfeklere ek olarak, metal kınlar içinde kılıçlarla silahlandırılacakları” belirtilmiştir. “Avusturya modelidir, kabzaları gevşetilmiştir ve bıçakları düşük kalitededir.”
Krokiye göre, 1908’e kadar 29 Kürt aşireti Osmanlı’nın hizmetine girmiş, 273 yüz kişilik 65 Hamidiye Alayı “sayıları hiçbir şekilde tam olarak bilinemeyecek kadar çeşitli” hale gelmişti.
Bu alaylardaki asker sayısı 450 ile 875 arasında değişmektedir. Ortalama olarak her biri 540 kişiydi ve bunların sadece yarısını süvariler oluşturuyordu. (3) İlginçtir ki, bu birlikler hakkında kesin verilere sahip olmayan Rus ordusu şu tahminde bulunmuştur: “Eskiden Kürtler sadece at sırtında savaşırlardı. Şimdi çok sayıda yaya birliği görmeyi beklemeliyiz.”
1908 raporunda şu ifadeler yer almaktadır: “Hamidiye onitsa’sının örgütlenmesi ataerkil ilkelere dayanmaktadır. Her aşiret, aşiret hanlarının (Mîr ya da Beg), şeyhlerinin ve beylerinin önderliğinde, savaş ilanıyla birlikte bir veya daha fazla alay çıkarır …. Şavlı aşireti 15 numaralı bir alay çıkarır, ancak en büyük öneme ve etkiye Şavlı aşiretinin yaşlıları sahiptir.
Her aşiret genellikle bağımsız bir yüz oluşturur, bunun sonucunda her alayın farklı bileşime sahip bir yüzü vardır … Alayların komutanları (aşiret büyükleri) kendi üzerlerinde neredeyse hiçbir otorite tanımazlar … ne genel ne de özel askeri eğitimleri vardır, bu da Hamidiye Alaylarına vahşi, kıyıcı bir karakter kazandırır^.”
Rus Kafkas kurmayının subayları özellikle 61 ve 62 numaralı alaylarla ilgileniyorlardı çünkü “bu alaylar bizim Rus Kürtleriyle en yakın akrabalık bağlarına sahipler ve aşiret reisleri aynı zamanda onların da aşiret reisleri. En çok Hasan-Han-Aiger-Bogersky’nin aşiretine dikkat çekiliyor, iki yüz kişilik bir alay oluşturuyor ve aşiretinin geri kalanı, oğulları ve torunlarının büyükleri olarak, sınırımızın ileri bölümünde yaşamaktadır.”
Yukarıdaki verileri özetleyen Rus ordusu, savaş durumunda Kürtlerin kendilerine büyük sorun çıkaracağını ve uzun menzilli keşiflerini engelleyeceğini varsaymıştır. Çarlık Rusyası’nın Kafkas kolordusunun raporu tehlikeleri şöyle sıralamış:
– Uzun menzilli keşifleri engellemek
– Sınır bölgelerinde gerginlik ve seferberlik çalışmalarının kesintiye uğraması
– İletişim bağlantılarını kesmek
– Akraba sınır halkını isyana teşvik etmek
Kaynakça ve açıklamalar:
https://dzen.ru/a/XueZOJYYHnH4yQYR
https://dzen.ru/a/Xneg8h_EOm6fxoG8
https://dzen.ru/a/XnnHC8-noW4rblEF
(1) Askeri-istatistiksel taslak. İdari yapı ve nüfus. Kafkas-Türk bölgesi. Tiflis : tip. Kafkas Askeri Bölge Karargahı, 1908.
(2) 1896’da Erzincan, Dersim, Erzurum, Diyarbakır, Van, Malazgirt, Urfa ve Kürdistan’ın daha birçok yerinde sekiz alay kuruldu.
(3) The Kurds in the Ottoman-Russian and -Iranian Wars, 1801-1900’de yayınlanan Türk verilerine göre.
*Bu yazı PolitikArt’tan alınmıştır.