• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
4 Haziran 2025 Çarşamba
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Kültür

Kaleme sarılan direnişçi: Osman Sebrî

2 Haziran 2025 Pazartesi - 11:54
Kategori: Kültür
Kaleme sarılan direnişçi: Osman Sebrî

Kürt aydını, yazar ve direnişçi Osman Sebrî, hem hançer hem de kalemle verdiği mücadeleyle Kürt halkının hafızasında silinmez izler bıraktı

Kürt halkının edebiyatını kültürünü yeniden yaşatmak için büyük bir mücadele veren Osman Sebrî, ölümümün 32’nci yıl dönümünde eserleriyle anılıyor. Kürt yazın ve onu direniş tarihini yaşayan ve mücadele ile yazı yoluyla himaye eden önemli isimlerden biri de Osman Sebrî’dir. Kolik’ın tabiriyle, nam-ı diğer Osmanê Sebrî. Gücünü acısından alan, acının bedenine ve iradesine güç katan Osman Sebrî, Kürt’ün kültürünün gasp edilmesine karşı hep savaş halindedir. Ortadoğu’da bir halkın yok edilmesi ya da asimile olması için egemen güçler ilk olarak o halkın kültürüne saldırırlar. İşte Osman Sebrî’ de bu direnişte sembol olan bir Kürt edebiyatçısıdır. Bir yanda hançeri diğer yandan da kalemi ile çalışmalarını yürütmüştür.

Aşiretinin yaşadıkları  

Tarih 1905. Semsûr’un Narincê Köyü’nde, zemheri karanlık bir kuytuda dünyaya gelen Osman Sebrî, gözlerini açar açmaz haberdar olur şaşkın yağmurlardan, kirli kuytulardan ve talanlardan. Parçalanmaya yüz tutan Osmanlı Devleti, bölge aşiretleriyle çatışma halindedir. Osmanlı’ya boyun eğmeyen birçok aşiret gibi Mirdêsanlılar da “bextê romê reş e” teamülüyle hep teyakkuz halindedir. Ve gün gelir, savaş kapıya dayanır. Mirdêsanlılar da dost bildiği dağlara sığınır.

Daha kırkı yeni çıkmış Osman ise bu savaş haline dayanamaz. Ağlar. Ağlar, boğulurcasına, ölülerin yaşadığı bu dağlarda. Lakin vakit ninniyi geçeli, “lorî lorî berxê min lorî” demeyi, mateme varmayı epey olmuştur. Gözyaşlarının değdiği yerde alevlenir ateş. İzci olur düşmana ah-u zârı. İzini kaybettirmek isteyen baba Sebrî, taranma öncesi aydan esirger, isyan kılamlarına bürünen ninnileri. Ve o an, Osman’ı öldürmek ister. Osman’ın ise ağlarken, esrik bir siluetin gülüşü damlar hüznüne. Sesinin hüznü, sendeler Sebrî’nin gözlerinde. Gülün dalları gibi uyutur onu, sıcak ve memesiz bağrında. Ve mevla bir kuytuda uyuklar. Ne evvel zaman içinde, ne de kalbur saman içinde kalır. Gel zaman git zaman, kirpiklerine değen gözyaşlarından dağlı bir esinti burkulur ve kaydıhayat şartıyla kavlıçaya döner Osman’ın bedeninde.

Meçhule giden bu yolda dünya harbi başlar. Harp ile birlikte tifo hastalığı da sarıp sarmalar dünyayı. Osman da nasibini alır bu hastalıktan; babasını ve en sevdiği mamostesini kaybeder. Kendisi de yakalanır ama şansı yaver gider.

Ülke özlemi

Babası ölünce, annesi amcası Şükrü ile evlendirilir. Osman, birkaç yıl sonra babası gibi sevdiği amca Şükrü’yü de kaybeder. En gonca çağında olan Osman, tifoya yenik düşmez ama bedeninden birçok şey kaybeder. Gelişmez bedeni. Sıska ve cılız kalır. Bu haliyle çocuklar arasında alay konusu olur. Bundan dolayı olmalı ki, sadece hayata değil, aynalara da küser. Ama kendini tanıma ve iç coğrafyasını keşfetme çağında olan Osman’ın bu hali, onu iki alanda güçlü kılmaya sevk eder: iyi bir at binici ve silahşor.

Babasının tek çocuk olan Osman, çocuk yaşta evlendirilir. On yedi yaşında evlendirilen Osman, on sekizinde baba olur. Bir erkek çocuğu dünyaya gelir. Ülkesine olan özlemi ve sevgisinden dolayı, çocuğuna Welat ismini koyar.

Şêx Seîd direnişi başladığında Osman daha yirmisindedir. Daha önce direnişe katılma iradesini karara bağlayan amca Şükrü ve Osman dâhil tüm aşiret üyeleri direnişe katılır. Direniş kısa bir süre sonra bastırılır. Her iki amca (Nuri ve Şükrü) ile Osman tutuklanır. 1926 yılının Mayıs ayında her iki amcası asılır. Ve İstiklal Mahkemesi, direnişçi Osman’ı Denizli’ye gönderip zindana koyarlar.

Osman Sebrî’ye vasiyet  

Amcalar asılmadan önce, ruhunun devinimlerinde koca bir ülkenin özgürlük mücadelesini çizen Osman, ağlamaya başlar. Ama amca Şükrü kızar ve ona iki görev verir: hain Bedir Ağa’dan öç almayı ve yurtseverlik bayraklarını daha da göklere çekmesini ister. Ayrıca amca şöyle bir nasihatte de bulunur: “Yiğit ol, dürüst ol, iyi ol; o zaman başarı senin olur.”

İki yıl sonra aftan dolayı zindandan çıkan Osman, ülkeye döner. Ruhu mücadele ile bilenmiş Osman durmaz. Amcasının nasihatini yüreğinin ve beyninin en şahlanan yerine kazır. Döner dönmez, amcasının omuzlarına yüklediği görevlerin hazırlıklarına koyulur. Osman, bir gün Bedir Ağa’nın Curnê Reş’te olduğunu öğrenir. Vakit kaybetmeksizin oraya doğru yola koyulur. Bedir Ağa’yı öldürüp yağız doru atıyla dörtnala Berazan Ovası’na doğru yola çıkar. Oradan da Binxetê’ye ( Rojava Kurdistan’ı) geçer. Artık Serxetê ( Bakur Kurdistan’ı ) ona dar gelir; zira devlet her yerde onu arar.

Xoybun ile tanışma

Osman Binxetê’ye geçerken ardından asılmış iki amcasını, tarumar edilmiş bir aşireti ve kuzenleri dâhil on altı yetim çocuğu bırakır. Ama söz, akittir Osman’da. Bir kere yurtseverlik ve mücadele bayrağını hep gönderlere çekmenin sözünü vermiştir. Binxetê’de Celadet Ali Bedirxan ve Xoybun örgütü ile tanışır. Xoybun’un örgütsel çalışmalarına katılır. Örgüt onu bir elçi gibi Dêrsim’e, Seyîd Rıza’nın yanına gönderir. Yolda propaganda yapar, bildiriler dağıtır.

Dêrsim dönüşünde, örgüt bu sefer büyük bir saldırı hazırlıklarına girişir. Bu saldırıda Osman’ın görevi Riha’da Peyamlı Karakolu’na baskın düzenlemektir. Öte yandan Celadet’in komutanlığında bir birim Cizre’ye, Haco Ağa komutanlığında bir birim Heverikan’a, Ekrem Cemilpaşa komutanlığında bir birim Dêrik dağlarına, bir birim de Mehmoyê Lawê Birahîm Paşayê Milli komutanlığında Wêranşar’a geçecektir. Bu saldırı ile Xoybun’un amacı, tüm askerlerini Agirî’ye gönderen ve bölgede asker bırakmayan Türk hükümetini tarumar edip Kürdistan’ı kurmak, Agirî’deki direnişçilerin yükünü hafifletmektir. Plana göre önce Osman Sebrî Serxetê’ye geçecek ve akabinde diğer tüm birimler. Osman Sebrî, birimin komutanı olarak Peyamlı Karakolu’nu basar. Karakolu ele geçirip tüm jandarmaları esir alır. Osman Sebrî komutanlığında gerçekleşen saldırıdan sonra diğer tüm birimlerin de Serxetê’ye geçmesi gerekirdi, ama hiçbiri geçmez. Daha sonra Osman Sebrî, Fransızların Binxetê’deki diğer birim öncülerinin hepsini Şam’a sürgüne gönderdiğini duyar. Böylece direniş başarıya ulaşmaz.

Tutsaklık ve sürgün yılları  

Fransızların sömürgesi olan Suriye’ye 1929 yılında tamamen yerleşen Osman Sebrî, burada da hep gözetim altında olur. Kuzey’de gelişen Kürt direnişi nedeniyle Fransızlar tarafından tutuklanıp Filistin, Ürdün ve Madagaskar’a sürgün edilir. Anılarında bu direnişleri detaylı anlatan Osman Sebrî, bastırılan iki isyan sonrası yine de mücadeleden vazgeçmez. Sadece yöntemini ve aracını değiştirir: hançer yerine kitabet.

O dönemin Cegerxwîn, Celadet Ali Bedirxan, Kamuran Ali Bedirxan, Qedrî Can, Nureddin Zaza gibi yazar ve aydınlarıyla sık sık görüşmeye başlar. Kürt yazın tarihinin önemli evrelerinden olan Hawar ve Ronahî dergilerinin üyesi olur. Burada Kürt yazın ve direniş tarihinin vakasını yazı ile himaye eder. Eserlerinde çoğunlukla ulusal kurtuluş yönelimli ve kültürel içerikli temaları işler.

Toprak ağası kökenli olmasına rağmen ağalığın getirdiği tüm özellikleri saf dışı bırakıp, bütünüyle kâh hançerle, kâh kitabetle sosyo-politik çalışmalar yapan ve ardından birçok eser bırakan Osman Sebrî, 11 Ekim 1993’te Suriye’nin Şam kentinde yaşama veda eder.

Haber: Rêdûr Dîjle \ MA

 

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

Muhsin Melik ve Mehmet Ayyıldız anıldı

Sonraki Haber

Dili yok olmaktan kurtarıyorlar

Sonraki Haber
Dili yok olmaktan kurtarıyorlar

Dili yok olmaktan kurtarıyorlar

SON HABERLER

Halep’te binler Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yürüdü

Halep’te binler Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yürüdü

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

DEM Parti: Kürt sorununun demokratik çözümü paketlere sığdırılamaz

DEM Parti: Kürt sorununun demokratik çözümü paketlere sığdırılamaz

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

CHP’li Tanrıkulu ‘Bu suç duyurusudur’ dedi, kayyımlar araç motorlarını bile sökmüş!

Sezgin Tanrıkulu: AKP beklentileri boşa çıkardı

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

MHP seçilmişler için kanun teklifi verecek

MHP’li Feti Yıldız’dan süreç açıklaması: Hiç kimse bozamaz

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

Dar ve dönemsel çıkarlara takılmamak…

Hasta tutsaklar ve yargı paketinin ahlaki felci   

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

‘Kaypakkaya’laşan Mayıs!

Yoldaş Basavaraju Amar Rahe!

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

Ahmet’e veda

Tersten eşitlenme

Yazar: Yeni Yaşam
4 Haziran 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır