Mayıs ayı şehitlerinin yarattığı değerleri korumak ve sahiplenmek, onların hayallerini ve uğruna canlarını feda ettikleri halkımızın haklı davasını en üst düzeye taşımakla mümkündür
Rubar Amedi
Bazen insan susmak ister. Konuşamazsın; sözcükler boğazında düğümlenir, yutkunmakta bile zorlanırsın. Nefes almak artık eziyet haline gelir.
Mayıs, baharın adıdır. Doğa, bir yıl boyunca yaşadığı zorluklarla adeta savaşarak kendini yeniden yaratmanın sancılarını çeker. Kar, fırtına ve tipilerin amansız ayazlarından kurtulup özgürlüğe kavuşurcasına coştuğu aydır. Bu coşku etrafa neşe, umut ve sevgi saçan bir dönüşümün habercisidir.
Doğa için Mayıs, yeniden var olmanın sevinci olsa da bizler için hüznün egemen olduğu bir aydır. Mayısta açan tomurcuklar kana bürünür, toprak kanla sulanır. Devrimler ve devrimciler de Mayıs’ın ruhu ve coşkusuyla şahlanır. Egemenlere başkaldırmanın, onlara karşı dik durup kahramanca savaşmanın en yoğun yaşandığı aydır. İşte bu yüzden Mayıs ayının şehitleri, apayrı bir yere ve öneme sahiptir.
Mayıs, hakikatin toplumla buluştuğu ve bütünleştiği aydır. 12 Mart 1971 Darbesi’ne karşı gelişen direnişin önderlerinin büyük bir kısmı Mayıs ayında katledildi. 6 Mayıs, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam edildiği gündür. 31 Mayıs 1971’de Nurhak’ta çıkan çatışmada, Türkiye gençlik hareketinin önderlerinden Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan gibi devrimciler, kahramanca savaşarak şehit düştü.
Kürdistan’da Mayıs ayının ilk kanlı tarihi 4 Mayıs 1937’de Dêrsîm Tertelesi’nin başlamasıdır. Binlerce masum Kürt’ün ölüm fermanının verildiği, Munzur’un kan kızılına boyandığı, ana karnında doğmamış çocukların vahşice süngülendiği zamanların adıdır Mayıs.
Her zulüm, beraberinde direnişin tohumlarını yaratır. Hiçbir zulüm ilelebet devam edemez. Nice şahlar, padişahlar, imparatorluklar ve devletler yarattıkları zulmün altında kalıp yok oldular, ancak halklar var olmaya devam etti. Kürt halkının direnişinin tohumları da bu zulüm zamanlarında ekildi. O tohumlar boy verip filizlendi; Ankara Çubuk’tan bir avuç inançlı ve kararlı gençle başlayan mücadele, bugün milyonlara ulaşarak gür bir ormana dönüştü.
Çorak topraklardan vaha yaratmayı, umutsuzluktan umut doğurmayı, imkansızlıklardan imkan yaratmayı bilen Mayıs kahramanları, bugün bizim en kutsal değerlerimizdir.
18 Mayıs 1977’de katledilen özgürlük hareketinin ilk şehidi, büyük enternasyonalist Haki Karer ile başlayan saldırılar, Kürt halkının direnişini daha da güçlendirdi. Zulüm arttıkça direniş büyüdü; Kürt halkının yiğit evlatları destansı kahramanlıklara imza attı.
Bazen bu direniş, zindanlarda Mazlum oldu, Kemal oldu. 18 Mayıs’ta zindan karanlıklarında, bedenleriyle halklarını aydınlatan “Dörtler” oldu. Özgür Kürdistan dağlarında ihanetin şehit ettiği ilk komutanımız Mehmet Karasungur ve İbrahim Bilgin oldu. 16 Mayıs’ta Hewlêr’de Helîn ve Salih oldu. Tatvan’da Mizgîn oldu. 25 Mayıs’ta Ölümsüzler Taburu’nun öncü fedaileri Andok ve Êrîş oldu.
Ve daha da çoğaltabileceğimiz Mayıs ayı şehitleri, bize nasıl yaşanması gerektiğini, nasıl yurtsever olunacağını ve en önemlisi nasıl bir Kürt olunması gerektiğini canlarıyla bedel ödeyerek gösterdiler.
İşte bu yüzden Kürt halkı, en değerli varlığı olan şehitlerine ve mücadeleye her koşulda sahip çıktı. Onları anmak, değerlerine sahip çıkmak, mücadeleyi büyütmek her onurlu Kürdün en hayati görevidir.
Mayıs ayı şehitlerinin yarattığı değerleri korumak ve sahiplenmek, onların hayallerini ve uğruna canlarını feda ettikleri halkımızın haklı davasını en üst düzeye taşımakla mümkündür.
Büyük saygı ve minnetle anıyoruz şehitlerimizi. Yolları yolumuz, umutları umudumuz, her daim olmaya devam edecektir.