Gomidas’ın anısına yazdığı şiirinde “Bir savaş yüzyılında yaşıyorsun” diyordu, savaş mağduru Karslı şair Yeğişe Çarents. Ne acıdır ki 21. yüzyılda da bu savaş hali devam ediyor ve yurtlarını terk etmeyen insanların yuvaları başlarına yıkılıyor. Terk edenlerinse yaşamlarında, bir burukluk hali hep baki kalıyor. Çarents’de her gittiği yerde hep, yüz yıl önce, yirmili yaşlarında terk ettiği Kars’ı arar.
“Bırakıp ardımda yuvamı/ Nehir kıyısındaki harap evimi/ Bırakıp Kars kentini/ Bahçelerini ve derin mavi göğünü …/ Gezinip dururum şimdi hep başka şehirlerde/ Anayurdum gözlerimin önünde”
O dönemde Kars bir masal diyarıdır, diller ve dinler gülistanı; Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Ezidi ve Alevi inançlarına mensup halklar, büyük bir tevazu ile birlikte yaşarlar. Türkçe, Kürtçe, Ermenice, Rusça, Rumca, Farsça, Almanca ve Çerkezce dâhil 24 ayrı dil ve lehçeden ezgiler, halay, horon, govend, lezginka ve polyankaya ruh verir. Aynı acıya, ayrı dillerden, aynı ağıtlar yakılır ve yaralar birlikte sarılır. Derken, bir kâbus gibi çöker bu ortak yaşama ve büyü bozulur. Artık acı yaşatanlar ve acıyı yaşayanlar vardır. Bolşevik devrimi ile başlayan ve otuz üç ay süren dönemde, acıdan kaçışlarla demografik yapı değişir. Bu hazan mevsiminde Kars’taki renkler teker teker solar.
Bolşevik Devrimi’ni müsebbip gibi gösterdiğim anlaşılmasın lütfen; devrimden dört ay sonra, imzalanan Brest Litovsk Anlaşması ile Lenin, 93 harbinde Rusya’ya bırakılan Kars, Ardahan ve Batum’dan Sovyet askerlerini çeker. Bu karar yeni bir sistem kuran Lenin’in batı emperyalizmine karşı, kendini batıda güvenceye almak için Osmanlıya bir jestidir. Osmanlı askerleri Sovyet askerlerinin boşalttığı yerlere girmek için harekete geçerler. Kırk yıldır Rus hâkimiyetinde yaşayan Müslüman ahalinin içinde örgütlenen çeteler, durumdan vazife çıkarır gibi, ordu ile birlikte sivil halka saldırınca, Ermeniler ve Ezidiler Kars’tan Kafkaslara doğru göçe başlarlar. Digor’un 14 Ezidi köyünde, yaşananlara birinci derecede tanıklık edenlerden trajediyi dinlediğimde tüylerim diken diken olmuştu. Lakin Osmanlı ordusu Kars’ta daimi kalmaz. Birinci Dünya Savaşı’nda yenik çıkan blokta yer aldığından, imzalanan Mondros Mütarekesince; Geldikten birkaç ay sonra, Kars’tan askerlerini geri çeker. Savaşta Rusya ile aynı cephede yer alan İngiltere, Kars’a bir askeri birlik gönderir. Osmanlı bu geri çekilişi kendine yediremez, destek vermesi ile 18 Ocak 1919’da Kars’taki bazı yerel güçler Cenubi Garbi Kars Hükümetini kurarlar. İngiltere, çalışmalarını yakinen takip ettiği bu yerel örgütlemenin yönetim yapısını 13 Nisan 1919’da tutuklayıp, Malta’ya sürgüne gönderir ve bir ay sonra, destekledikleri Taşnaklar kentin yönetimini ele geçirirler. Acılarla Kars’tan göç eden Ermeni ve Ezidi ahalinin bir kısmı, bu dönemde Kars’a geri döner ama bu sefer de Müslüman ahalinin göçü başlar. Onlar da, Ermeni ve Ezidilerin yaşamış olduğu trajedilerin benzerini yaşarlar. Acılarla terk ederler yerleşim yerlerini. Erzurum’a, Bayburt’a doğru kaçarlar. Her ne kadar Rus Çarlığı’na karşı Bolşevik Devrimi gerçekleşmişse de, ilk birkaç yıl, Bolşevik yönetimi, Rusya’dan kalma tüm topraklar üzerinde hâkimiyet sahibi değildir. Kafkaslardaki topraklar da bu minvaldedir. Bu dönemde, Ermenistan’da İngilizlerin de destek verdiği Taşnakların önderliğinde Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti kurulur. Kars’ta halklar arasındaki boğazlaşmaya son vermek için Rus, Rum, Malakan ve Türklerden oluşan Bolşevik bir gurup, 9 Mayıs 1920’de kentte devrim yapıp, yönetime el koyar. Fakat İngilizlerin de destek vermesi ile Taşnaklar bu kalkışmayı, beş gün içinde çok kanlı bir şekilde bastırır. Dört ay sonra Bolşevikler Ermenistan’da yönetimi ele geçirmek için harekete geçtiklerinde Taşnaklar için sonun başlangıcıdır. Bunların güçten düşüp iki cephede savaşamayacağını gören Kazım Karabekir, Kars’ı Taşnaklardan almak için harekete geçer. Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti’ni ellerinde tutan Taşnaklar, Ermenistan’daki savaşı riske sokmamak ve Türkiye’den destek de almak hesabı ile 3 Aralık 1920 de Gümrü de yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile uluslararası alandaki ilk anlaşmasını yaparak Kars’ı Türkiye’ye bırakırlar. Ermeni ve Ezidiler, bu sefer geri dönmemek üzere Kars’ı terk ederken, Müslüman ahali ise Erzurum’dan, Bayburt’tan Kars’a geri dönerler.
Ve yüzyıl sonra, gidenlerin bedduası mıdır ne? Çarents’in demesi; Kan kokusu geliyor yine/ Bu ustanın pişirdiği yemekten/ Eski çağ cadısı mı bu…/ Çarların tahtına ulaşmış bugün/ Ucu bucağı olmayan kan denizinde…