• İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
11 Mayıs 2025 Pazar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
ABONE OL!
GİRİŞ YAP
Yeni Yaşam Gazetesi
JIN
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
  • Anasayfa
  • Gündem
    • Güncel
    • Yaşam
    • Söyleşi
    • Forum
    • Politika
  • Günün Manşeti
    • Karikatür
  • Kadın
  • Dünya
    • Ortadoğu
  • Kültür
  • Ekoloji
  • Emek
  • Yazarlar
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Tümü
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Yeni Yaşam Gazetesi
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Gündem Güncel

Kartal: Halklar için yeni bir milat 

11 Mayıs 2025 Pazar - 00:01
Kategori: Güncel, Manşet, Söyleşi
Kartal: Halklar için yeni bir milat 

PKK’nin tarihi 12. Kongresi’ni Kongra-Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal ile konuştuk:

PKK Önder Apo’nun partisi ve onun eseri. Bir bütün olarak PKK, Önder Apo’nun özgürlük yürüyüşüdür. Bu anlamıyla 73 Newrozu’nda başlayan bu yürüyüş, sonuç itibarıyla yine Mayıs 2025’te; 5 ve 7 Mayıs tarihleri arasında Önder Apo’nun çağrısı çerçevesinde PKK olarak noktayı koydu

 Nezahat Doğan

Tarihi bir dönemeçteyiz…Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat çağrısından sonraki süreçte PKK ateşkes kararı almış ve silahları bırakacağını açıklamıştı. İktidarın süreci silahların bırakılmasına indirgediği ve hukuki adımlar atmadığı bu süreçte PKK bir kez daha kendi sorumluluğunu yerine getirerek kongresini topladığını açıkladı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın perspektifi ve önerilerinin okunarak kararların alındığı 12. Kongre’nin ardından gözler bundan sonra olacak gelişmelere çevrildi. Tam barış dediğimiz anda da barışın en büyük emekçi ve mimarlarından Sırrı Süreyya Önder aramızdan ayrıldı. Barış için ağır bedeller ödeyenlerden ve vazgeçmeyenlerdendi. Abdullah Öcalan’ın barışı Sırrı Süreyya’nın adıyla taçlandırmalıyız dediği yerde, Yer Çekimli Karanfil gibi barışı bıraktı ellerimize, elden ele çoğaltmak üzere…

Evet, şimdi barış zamanı…  Kongrenin kararları ne zaman açıklanacak? Kararlarda neler olacak? Sürecin ilerlemesini, barış ve demokrasiyle neticelendirmek için elzem olan Öcalan’ın koşullarının düzenlenmesi ve özgürlüğünün sağlanması gerçekleşecek mi? Süreç hızlı ve karşılıklı adımlarla yürüyecek mi? Toplumsal barış talebi nasıl örgütleniyor? Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından devlet ve hükümet nasıl adımlar atacak? Toplumun diğer kesimlerine düşen sorumluluklar neler? Tüm bunları Kongra-Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal ile konuştuk…

  • Öncelikle kongre hangi şartlarda ve koşullarda toplandı?

Kongre öncesinde Başkan Apo’nun da görüntülü olarak katıldığı kısa bir mesajı olmuştu. Ayrıca perspektif ve politik rapor da geldi.

  • Net anlaşılabilir olması adına görüntülü mesaj daha önce mi iletilmiş?

Kongre anında değil daha önceden çekilmiş olan görüntülü mesajı kongre anında sundular. Kongrede olmadığım için kongre ile ilgili bilgiyi basından alıyoruz. Şu anda kongrenin iki ayrı yerde birlikte yapıldığı ve başarıyla tamamlandığı, kararlarının da en kısa zamanda kamuoyuyla paylaşılacağı söyleniyor. Onun için kongrenin ortamı ve kongre kararlarıyla ilgili çok fazla belirtebileceğim bir şey yok.

Kongrenin 5 ve 7 Mayıs tarihlerinde gerçekleştiği açıklandı. Türkiye devleti ve hükümetin görüşü kongre yapılsın, adımlar öyle atılsın şeklindeydi. Bu tarih PKK tarafından planlanan bir tarih miydi?

Tabii ki. PKK Önder Apo’nun partisi ve onun eseri. Bir bütün olarak PKK, Önder Apo’nun özgürlük yürüyüşüdür. Bu anlamıyla 73 Newrozu’nda başlayan bu yürüyüş, sonuç itibarıyla yine Mayıs 2025’te; 5 ve 7 Mayıs tarihleri arasında Önder Apo’nun çağrısı çerçevesinde PKK olarak noktayı koydu. Mücadele devam ediyor ve kongre mücadeleyi daha da büyütmek, mücadelenin önündeki engelleri aşabilmenin iddiası, kararlılığı, inancıyla yapıldı. Başkan Apo’nun talebi de buydu. PKK kongresinde aldığı karar bu çerçevede. Tabii hangi günlerde olacağı sadece kongreyi hazırlayan grubun, komitenin, PKK sekreterliğinin bilgisi dahilinde olan bir şeydi. Çünkü kongrenin güvenliği en temel konuydu. O açıdan kongrenin nerede, ne zaman olacağı kimse tarafından bilinmiyordu. Fakat Başkan Apo’nun çağrısı olduğu için kongrenin uzun zamana yayılmadan yapılacağını da herkes tahmin ediyordu. Ancak PKK 12. Kongre Divanı’nın bilgisiyle ben dahil hepimiz kongrenin yapıldığını duyduk.

  • Kongre yapılırken İmralı’dan Abdullah Öcalan’ın belli perspektifler ve kararları PKK’ye ulaştı ve kongrede de kararlar bu eksende mi alındı?

Evet. Normal kongrede Başkan Apo’nun politik raporu okunur, ideolojik örgütsel boyutlarıyla, her şeyiyle. Ondan sonra bütün alanlarda faaliyet raporları okunur. Bütün faaliyet raporları çerçevesinde değerlendirmeler yapılır ve o değerlendirmenin sonucuna göre de planlamalara gider. Ama bu özgün bir kongreydi.

27 Şubat çağrısı yeni bir dünya düzeni içerisinde aslında PKK’nin de Kürt halkının da toplumun da nasıl değişip dönüşeceğine dair bir yol haritası ortaya koymuştu. Ama aynı zamanda devletin de yeni bir değişim dönüşüm sürecinin olması gerekliliği söz konusuydu ve adım atmayan tarafı devletti. Buradan çıkarılması gereken sonuç ve atılması gereken adım ne olacak?

Şimdi tabii burada çıkarılması gereken en büyük sonuç, Önder Apo’nun önderlik tarzının görülmesi ve değerlendirmesidir. Aslında Önder Apo bir süredir söylediklerini yeni söylemiyor. Öteden beri demokratik modernite, demokratik konfederalizm, demokratik ulus perspektifi ile yeni bir paradigma önerdi. İşte asrın manifestosu olarak, yani 27 Şubat’ta yapılan çağrı da o perspektif çerçevesindedir. Geçmiş süreçlerde, en son 2013 -15 döneminde yürüyen bir süreç vardı. Her türlü adımların atılması kararlaştırılmıştı. Önder Apo bu konuda kararlıydı. Parti kararlıydı. Ama yürümedi.

  • Peki, şimdi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ne yapıyor ve nasıl bir değişim sağlıyor?

Önder Apo bu sefer değişimi karşı taraf değişsin diye beklemeden kendisinden; kendi partisi ve kendi tarafından başlatıyor. PKK’nin feshi ve silahlı mücadelenin ortadan kaldırılması, karşı tarafı değişime zorlamak, karşı tarafın değişimi için gerekli kamuoyunu ve koşulları oluşturmak için önemlidir. Bu yeni bir mücadele sürecinin, yeni mücadele sürecine uygun araçların oluşturulmasının zeminini yaratıyor. Onun için Başkan Apo karşı tarafı beklemeden “yapacak mı yapmayacak mı” demeden, kararlılıkla 52 yıldır yürüttüğü mücadeleyi PKK olarak noktalıyor ve diyor ki “PKK Genel Başkanı olarak PKK adına yapacağım son çağrı bu; artık PKK yok.”

  • Şimdi bu politik perspektifle birlikte ne olacak?

Tabii şimdi orada görüşmeler yapılıyor. Yani muhakkak yeni bir süreç, yeni bir dönemle ilgili kararlaşmalar var. Bunlar başta Önder Apo’nun özgür yaşam çalışma koşullarıdır. Siyasi, hukuki zeminin oluşturulmasıdır.

  • Devlet tarafı ne yapacak? Nasıl adımlar atılacak?

Karşı tarafın ne yapacağını beklemeden demokrasiden yana, özgürlükten yana, barıştan yana olan herkes “Ben ne yapabilirim? Ben çıtayı nasıl yükseltebilirim? Bu süreci nasıl geliştirebiliriz? Kamuoyunu nasıl oluşturabiliriz?” diye kendisini bu süreçte tarihi olarak görevli görmelidir. Bu konu sadece parlamento sorunu, parlamentoya kalacak bir konu değil. Parlamentonun dışında kamuoyu nasıl oluşturabiliriz? Kamuoyu baskısı nasıl oluşturabiliriz? Sadece Türkiye’de değil, uluslararası alanda da Kürtler, Türkler, dostlar; barıştan, demokrasiden yana olan herkesin karşı tarafı beklemeden uluslararası kurumlara yönelik çalışması lazım. Avrupa ülkelerine, Avrupa basın yayınına “Abdullah Öcalan çağrı yaptı, hepiniz desteklediniz. Çok iyi, çok cesur bir çağrı dediniz. PKK de cevap verdi. Ama bugüne kadar Türkiye’ye verdiğiniz destek nedeniyle Kürt sorununu, demokrasi sorunu görmezden geldiniz. Şimdi zamanı. Buyurun, çözüm konusunda, başta da Başkan Önder Apo’nun özgürlüğü olmak üzere Kürt sorununun çözümü, Türkiye’nin demokratikleşmesi, tüm bölgenin demokratikleşmesi için katkı sağlayın,” demek lazım. Bu konuda uluslararası kurumlar, ülkeler, ülkelerdeki demokrasi dinamikleri ve partiler çok kapsamlı bir program ve bakış açısıyla “ben ne yapabilirim,” noktasında kendisini örgütlemeli ve planlamalı.

  • Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın da söylediği gibi hani hukuki süreç, yasal düzenlemeler, bunlar teknik mevzular dediğinde aslında bütün mesele topluma barışı anlatmak ve orada örgütleyip toplumsal muhalefeti güçlü ortaya çıkarma vurgusu vardı. Bunun daha da örgütlü hale gelmesi nasıl sağlanır?

Şimdi yeni bir süreçteyiz. Gerçekten demokrasi, özgürlükten yana olan bizler, demokrasi güçleri bu konuda kendimizi sorumlu görmeliyiz. Başkan Apo’yu da anlamalıyız. Devlet şunu yapsın bunu yapsın demek yetmez. Çünkü devletin değişmesi ancak toplumun değişmesiyle olur, toplumun zihniyetinin değişmesiyle oluyor. Neden demokrasiye ihtiyacımız var? Neden barışa ihtiyacımız var? Çünkü kendi bileşenleriyle kendi içinde iç barışını kurmuş, birbirini kabul eden, demokratik bir sistem içinde birlikte yaşayan bir Türkiye oluşturmak yüzyılın olayıdır. Sonuçta biz birilerini ötekileştirdikçe, bu toplumda barış ve demokrasinin olmayacağını, çatışmanın süreceğini, çatışan bir toplumun, çatışan bir ülkenin asla dışarıya muhtaç olmaktan kurtulamayacağını, hep dışarıda muhtaç bir konumda olacağını anlamak ve anlatmak lazım. Nasıl ki Kürtler ve Türkler bin yıl Osmanlı içinde büyük bir medeniyet yarattılar ve bunu bütün bölgeye yaydılarsa şimdi de demokratik toplumla, demokratik siyasetle taçlandırılmış, Kürt’ü, Türk’ü ve tüm bileşenleriyle iç barışını sağlamış yeni bir medeniyet yalnız Ortadoğu değil, Ortadoğu başta olmak üzere, İslam alemi başta olmak üzere bütün dünyaya yeni bir örnek olabilir.

  • Ortadoğu’da da demokratik ulus paradigması bütün halkların ortak yaşamı için yeni dünya düzeninin yol haritası mı?

Elbette! Bakın şu anda Ortadoğu’da Üçüncü Dünya Savaşı var. Kan gövdeyi götürüyor. Büyük bir yıkım ve yok etme var. Oysaki bu halklar, Yahudi halkı da Filistin halkı da diğer halklar da bu bölgenin, bu coğrafyanın gerçeğidir. Herkes bir arada yaşayabilir. Kürt, Türk tüm kimlikleriyle; Alevi, Sünni bütün mezhepleriyle, kadın özgürlüğü temelinde demokratik, özgürlükçü bir kültürle Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye bütün bölgeye, bütün insanlığa yeni bir yol gösterme, yeni bir medeniyet oluşturma konusunda öncülük yapabilir. Bunu halkımıza iyi anlatmalıyız. Bu konuda bütün bileşenlerimiz, toplumsal kimliklerimiz, bu konuda kendilerini görevli görmeli. Önderliğin dediği gibi barış ve demokratik toplumunu oluşturma temelinde ben ne yapabilirim diye kendisine görev çıkartmalı.

  • Abdullah Öcalan’ın perspektifi aslında birçok yere de yayılmış durumda. Bu açıdan Rojava’nın anlamı nedir? Nasıl bir örnek?

Şu anda yürüyen bu süreç, Önder Apo’nun işte çağın manifestosu dediğimiz barış ve demokratik toplum çağrısıyla yürüyor. Ama Rojava’da oluşan sistem de Önder Apo’nun bu düşünce ve özgürlük manifestosu çerçevesinde oluşturulan bir modeldir. Şu anda Ortadoğu’da büyük bir yıkım varken Rojava bu büyük cehennemin içinde gerçekten bir cenneti temsil ediyor. Orada Kürt, Arap, Türk, Türkmen, Asuri, Süryani, Ermenilerin bir arada olduğu; kadın özgürlüğü ve inançların eşitliği temelinde oluşturulan bir sistem var.

  • Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bu sistemi Türkiye bir tehlike olarak mı görüyor? Neden?

Bu Türkiye için tehlike değil. Tam tersine bir kazanımdır. Kürtlerin özgürlüğünden Türkiye toplumu olarak korkmamalıyız. Kürtlerin özgürlüğü Türkiye toplumunun, Türkiye’nin özgürlük ve demokrasi sisteminin güçlenmesidir. Türkiye toplumu ve devletinin Kürtlerin özgürlüğünden korkması sonucu yüzyıldır ağır bedeller ödendi. Ama şimdi Kürtlerde yeni bir alternatif var; devlet ve iktidar eksenli olmayan bir çözüm. Yani özgürlüğü devlet ve iktidar eksenli görmeyen, toplum eksenli gören ve özgürlüğü paylaşan, birlikte yaşayan, birlikte yürüten bir konsept. Bu konsept sadece Kürt-Türk sorunu açısından değil, bütün insanlık için büyük bir olay. Bu temelde Suriye’deki Kürtlerin bu kazanımları Türkiye toplumu için, devleti için tehlike değil, aslında büyük kazanımdır. Rojava’daki kültür ve sistem Türkiye toplumunun geleceğine destek olacak, güven verecek bir kazanımdır. Bütün bileşenler, toplum, hepimiz de devletin bu konudaki zihinsel dönüşümü için çalışmalıyız. Çünkü devlette egemen, tekçi sistemle bu ülkeyi yönetip kendi kontrolünde tutan egemen güçler var. Bu güçler kolay kolay bu sistemi bırakmak istemiyorlar. Ancak Önder Apo’nun sunduğu perspektif toplumdaki ve devletteki bu zihinsel değişimi sağlayacaktır. Bu temelde herkes misyonunu oynamalı, herkes çalışmalı. Çalışırsak bunu sağlayabiliriz.

  • PKK kongresini yaptı. Önümüzde provokasyonlara, manipüle edilmeye de açık olabilecek bir süreç var. Doğru tartışma zemini ve barış dili oluşması önemli. Bundan sonra PKK ve devlet kanadında ilk adım ne olacak? Ne olmalı?

Ne olacak ne yapacak sorusunun cevabını kongre divanında alınan kararlardan öğreneceğiz. Devlet tarafının yapması gerekense sürecin gelişmesi için gerçekten Önder Apo’nun özgür çalışma koşullarının sağlanmasıdır. Yani bu İmralı sistemi, siyasi olarak bu esaret bitmeli. Artık 52 yıldır süren büyük bir iç çatışmanın sonunda bir yere geldik ve yeni bir sürece giriyoruz. Bunun öncülüğünü devletle görüşerek Başkan yapıyor. Devletin bu sürece gerçekten ciddi yaklaştığının, bu süreci devam ettirileceğinin belgesi devletin Başkan’a yaklaşımı olacaktır.

  • Devletin nasıl bir yaklaşımı olmalı orada?

İmralı sistemi artık bitmeli. En kısa sürede devlet, hükümet Umut Hakkı’nı parlamentonun gündemine almalı ve bu zaten bir yasal düzenlemedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı da var. Avrupa Konseyi’nin de Türkiye’ye sunduğu bir süre var. Bu yıl Eylül ayına kadar bu konuda adım atmazsa yaptırım uygulama kararları var. Ama bu süreçte Başkan’ın yaklaşımı “Biz kendi işimizi görmeliyiz. Dışarıdan Türkiye’ye bir yaptırıma gerek yok,” şeklinde. Türkiye bu yeni süreci kendisi açısından büyük bir şans görmeli. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü Türkiye’ye kazandıracak. Devlet 100 yıldır Kürt sorununu inkâr etti. İnkâr, imha politikalarını yürüttü. Kürtlere yanlış yaptı. Buna karşı Kürtler de isyan etti. Savaşta karşılıklı bu kadar insan kaybedildi. Şimdi bundan vazgeçiyoruz. Yeni bir süreç, yeni savaş dursun, barış olsun, demokrasi olsun, özgürlük olsun. Bunu iki taraflı gören ve bu temelde yeni sürecin anlamını, değerini görebilen bir yaklaşım gerekiyor. Şu anda basın, özellikle yandaş basın çok kötü durumda. O bakımdan yandaş basını da etkileyecek, bu negatif yaklaşımları düzeltecek ciddi bir yaklaşım gerekiyor. Bunun için de Abdullah Öcalan’ın özgür çalışma ve özgür yaşama koşullarının oluşturulması gerekiyor. Sürecin demokratik, siyasal, yasal mücadele zemininin gelişmesi için de gerekli olan yasal, anayasal değişimlere adım atmak lazım. Ama bütün bunların kendiliğinden olmayacağını biliyoruz. Bunun için herkesin çalışması lazım. Herkes çalışırsa parlamentoyu da çalıştırırız.

  • Kongre kararları ne zaman açıklanabilir?

Bunlar uzun sürmez. Kısa vadede yapılır.

  • Çok hızlı bir süreç işleyecek mi diyorsunuz?

Tabii. Başkan Apo’ya, sürece cevap bu kadar zor koşullara rağmen çok önemli. Bakın üzerinde durulması gereken çok önemli bir konu, PKK’ye her gün saldırı var, saldırılar durmuş değil. Başkan bir çağrı yapıyor ama diğer taraftan içeride, dışarıda her yerde saldırılar yapılıyor. Buna rağmen bütün riskleri gözeterek, tedbirlerini alarak PKK’nin kongresini bu koşullarda yapması büyük bir kararlılık ve sürece bağlılık; Önder Apo’nun, asrın manifestosu olarak nitelendirilen çağrısına yanıt. Onun için bu temelde de yeni kararların çok uzun sürmeden, olabildiği kadar uygun koşullarda basına yansıyacağına inanıyorum.

  • Bu da ülkeyi yeni bir dönemin başlangıcına götürecek yeniçağ mı?

Bu yeni bir milat. Kürtler ve Türkler Osmanlı sürecinde gerçekten büyük bir medeniyet yarattı. Son süreçte kapitalist modernitenin ulus devlet zehriyle; aklın, siyasetin bu yönde bozulmasıyla her şey farklı bir sürece girdi. Ama şimdi, yeni bir süreç, yeni bir milat. Yani bunun aşkı, bunun heyecanı Türkiye toplumu olarak herkes bunu görebilmeli ve bunun heyecanını duymalı. Dünyanın dört bir tarafında savaşların yayıldığı, kapitalizmin faşizm düzeyinde hızla tırmandığı, çok vahşi bir savaş ve çatışma ortamında demokratik bir medeniyet, demokratik bir barış, demokratik toplumla taçlanmış bir çözüm sürecinin sonunda Türkiye dünya tarihinde yeni bir medeniyet yaratan ülke ve toplum olacaktır.

  • Taçlandırma dediniz. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan Sırrı Süreyya’ya atfen barış sürecini O’nun adıyla taçlandırmak tarifini yapmıştı ve ona çok büyük anlamlar yüklüyordu. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

Sırrı Süreyya Önder, Önder Apo’nun tarif ettiği gibi barış için çok büyük emek verdi.  Kongrenin toplanmasına en çok emek veren de Sırrı Süreyya Önder’di. İmralı sürecindeki çalışmalarıyla, örgütle ilişkileri, diyalogları, haberleşmeleri ile bu sürece gelindi. Sırrı Süreyya Önder bu sürecin ve barışın şehididir. Onun adına tamamlanması gerekiyor. Sırrı Süreyya Önder hem hastanede kaldığı süre içerisinde hem cenaze sürecinde toplumun sahiplenmesi ile tam da bahsettiğimiz tabloyu yarattı. Hastalığı, geçirdiği kriz ve vefatıyla aslında tam da düşündüğü barış ve demokratik toplumu yarattı. Ve toplumun farklı kimlikleri en sağdan en soldan insanlar bir araya geldi. Farklı inançlardan insanlar bir araya geldi, birbirine dokundu. Sırrı Süreyya Önder’in yarattığı bu atmosferi sürdürmeliyiz. Barışı onun adıyla taçlandırmalıyız. Onun, karşıdaki kimliği ötekileştirmeden ona saygı duyan, onun da hakkını gözeten, ama kendisini ifade eden yaklaşımı; insanı kazanmayı esas alan yaklaşımı, tam da bu barış sürecinin formülüdür. Her iki tarafta da bütün kaybettiklerimizi gözeterek, bütün bu kaybettiklerimiz için yeter artık diyerek, karşı tarafı kazanmayı, gönlünü almayı, barışı, demokratik toplumu sağlayarak bu süreci taçlandırmayı onlar adına hedeflemeliyiz. Bütün hepsinin temsilcisi olarak Sırrı Süreyya Önder’in şahsında barışı onlara atfetmeliyiz.

PaylaşTweetGönderPaylaşGönder
Önceki Haber

12’nci Kongre’ye selam olsun!

SON HABERLER

Kartal: Halklar için yeni bir milat 

Kartal: Halklar için yeni bir milat 

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

Birinci turda aday çıkarmama meselesi

12’nci Kongre’ye selam olsun!

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

Yaşamın özgürlüğüdür derdimiz, kararımız

Mezopotamya havzasına siyasi müdahale

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

Rüya Kurtuluş: Barışı katledilen kadınlara borçluyuz

Rüya Kurtuluş: Barışı katledilen kadınlara borçluyuz

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

Sevk-sürgün rüzgarı yeniden esiyor

Yüksek güvenlikliler güneşe uzak

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Jin Dergi’nin yeni sayısı yayında

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

Barış bir mücadele sorunudur

PKK barışın kongresini yaptı

Yazar: Yeni Yaşam
11 Mayıs 2025

  • İletişim
  • Yazarlar
  • Gizlilik Politikası
yeniyasamgazetesi@gmail.com

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In

Add New Playlist

E-gazete aboneliği için tıklayınız.

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • Tümü
  • Güncel
  • Yaşam
  • Söyleşi
  • Forum
  • Politika
  • Kadın
  • Dünya
  • Ortadoğu
  • Kültür
  • Emek-Ekonomi
  • Ekoloji
  • Emek-Ekonomi
  • Yazarlar
  • Editörün Seçtikleri
  • Panorama
    • Panorama 2024
    • Panorama 2023
    • Panorama 2022
  • Karikatür
  • Günün Manşeti

© 2022 Yeni Yaşam Gazetesi - Tüm Hakları Saklıdır