31 yıl önce kaçırılan babasının akıbetini açığa çıkarmak için mücadele eden İhsan Acar, Abdullah Öcalan’ın çağrısının karşılık bulması için yüzleşme çağrısı yaparak, ‘Meclis çatısı altında ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmalı’ dedi
Kürdistan ve Türkiye kentlerinde 1990’lı yıllarda yakınları gözaltında kaybettirilen ya da katledilen ailelerin adalet mücadelesi sürüyor. Aileler, her hafta çeşitli kentlerde kaybettirilen yakınları için eylemde. Kürt sorununun çözümünün yoğun bir şekilde tartışıldığı bugünlerde ailelerin adalet beklentisi de arttı. Aileler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” sonrası devlet/iktidardan çözüm için somut adımlar bekliyor. Ayrıca yakınlarının akıbetlerinin açıklanması ve faillerin yargılanmasını talep ediyor.
31 yıl önce kaçırıldı
İhsan Acar, gözaltında kaybettirilen babası Mehmet Salim Acar’ın akıbetini öğrenmek için uzun yıllardır mücadele ediyor. Mehmet Salim Acar, Amed’in Bismil ilçesine bağlı Ambarê (Ambar) kırsal mahallesinde 20 Ağustos 1994 tarihinde tarlada çalışırken plakasız Toros araçtan inen ve kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırıldı. Baba kaçırıldığında, o dönem henüz 11 yaşında olan oğlu İhsan Acar da yanındaydı.
AİHM’den ihlal kararı
Acar ailesi, aracın Bismil Jandarma Taburu’na girdiği bilgisini alır almaz tüm mercilere başvuruda bulundu. Aile, dönemin İlçe Komando Tabur Komutanı İzzet Cural ve jandarma görevlisi Ahmet Babayiğit hakkında da suç duyurusunda bulundu. Ancak 23 Ocak 1997 tarihinde söz konusu isimler hakkında “yeterli delil yok” gerekçesiyle işlem yapılmamasına karar verildi. İç hukuk yollarının tükenmesi üzerine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yapıldı. AİHM, 8 Nisan 2004’te Acar’ın kaybolmasına ilişkin yeterli ve etkili bir soruşturma yürütülmediği gerekçesiyle yaşam hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
İhsan Acar, 31 yıldır babasının akıbetinin açığa çıkması için adalet mücadelesi veriyor. Oğul Acar, her hafta Amed’de bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” talebini haykırıyor. İhsan Acar’a göre kalıcı bir barış, geçmişle yüzleşmeyle mümkün.
‘Beni korumak için gitti’
Babası kaçırıldığında henüz 11 yaşında olduğunu kaydeden oğul İhsan Acar, “Polis olduklarını söyleyen kişiler yanımıza geldi ve babama ‘Bir adres var bize eşlik edip göstereceksin, sonra seni tekrar buraya getireceğiz’ dediler. Babam gitmeyecekti ancak beni korumak için gitmek zorunda kaldı. Yan tarladaki komşu ‘Çabuk ailene haber ver. Babanı kaçıran Ahmet’tir (Ehmo). Götürdüğünü asla geri getirmeyen biridir’ dedi. Annem ve neneme haber verdim. Nenemin birden rengi soldu, akşam muhtara gittik. Kız kardeşim de Dicle Nehri kenarında komşularla halı yıkarken babamı elleri ve gözleri bağlı bir şekilde bir araçta görmüştü. Babamın başka bir araca aktarıldığını ve aracın Bismil’e doğru götürüldüğünü görmüştü” diye konuştu.
‘Tehditlere rağmen arayacağız’
Tüm girişimlerine rağmen babasının akıbetinin açığa çıkarılmadığını söyleyen İhsan Acar, aramaktan vazgeçmedikleri için sürekli tehditlere maruz kaldıklarını aktardı. İhsan Acar, “Bundan sonra da aramaktan vazgeçmeyiz. Sırf tehditlerden kurtulabilmek ve babamı daha rahat arayabilmek adına köyümüzü terk etmek zorunda kaldık. Êlîh’te (Batman) bir süre kaldık. Orada da aynı tehditler gelmeye başladı. Çaldığımız her kapıda farklı gerekçeler bize sunuldu. Bizim derdimiz kayıplarımızı bulmak” şeklinde konuştu.
Babaannenin vasiyeti
İhsan Acar, babaannesinin 2010’da yaşamını yitirdiğine işaret ederek, “Babaannem vefat etmeden önce ‘Bir gün olurda oğlumun kemiklerini dahi bulursanız, benim mezarımı açın ve kemiklerini benim kucağıma koyun’ dedi” diye kaydetti.
‘Yüzleşmeden barış olmaz’
90’lı yıllarda yaşananlara dair “yüzleşme” çağrısı yapan İhsan Acar, “Sayın Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı çok anlamlıdır. Biz de başlayan bu süreç kapsamında Cumartesi İnsanları olarak buradan devlet yetkililerine sesleniyoruz; barışın sağlanabilmesi devletlerin geçmişleri ile yüzleşmesinden geçer. Geçmişle yüzleşilmeyen hiçbir barış sağlam ve samimi olmaz. Gelin geçmişle yüzleşin ve kayıplarımızı nereye götürdüğünüzü ve nereye gömdüğünüzü söyleyin. Herkes çok iyi biliyor ki devletin bir biriminde bir çivi bile kaybolduğunda o çivinin hesabını verilir. Ancak maalesef biz kayıplarımıza ulaşamıyoruz. O süreçte 25-30 yaşında olan bir yetkili bu gün 60-65 yaşındadır. Hepsi de hayattadır” diye konuştu.
İhsan Acar, “Bir an önce devlet, Birleşmiş Milletlerin kayıplar için olan anlaşmasını imzalaması gerekir. Meclis çatısı altında ‘Hakikatleri Araştırma Komisyonu’ kurulmalı. Ancak öyle bir barış sağlanabilir” dedi.
Haber: Heval Önkol / MA