Kaz Dağlarını ziyaret eden Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, 200 bin ağacın kesilmesinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sorumluluğu bulunduğunu belirterek, “Burası bir cinayet mahali olmuş durumdadır” dedi.
Kanada merkezli Alamos Gold’un Kaz Dağları’nda siyanürlü altın arama faaliyetlerine karşı bölgede yaşayan yurttaşların Kirazlı’da bulunan Balaban mevkiinde başlattığı “Su ve Vicdan Nöbeti” 37’nci gününde devam ediyor. Nöbet eylemini Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay ve beraberindeki heyet, Yaşam ve Dayanışma Yolcuları ve çok sayıda yurttaş ziyaret etti. Balaban mevkiinde sürekli nöbette olan yurttaşlardan Kaz Dağları’nın son durumuna ilişkin bilgi alan ziyaretçiler kısa bir görüşmenin ardından 200 bin ağacın kesildiği şantiye önüne gitti.
Şantiyenin giriş kapısında açıklamalarda bulunan Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay, 37 gündür Balaban mevkiinde nöbette bulunan yurttaşları selamladı. Günay, “Eski çağlarda insanların, tanrıların dağ olarak adlandırdığı İDA dağlarının eteklerindeyiz. Homeros İlyada da bu dağlar için hayvanların anasıdır der. O çağlardan bugüne bu coğrafya bütün canlılar ve bitkiler açısından çok önemli bir coğrafya olagelmiştir. Ama burası şu an bir cinayet mahali olmuş durumdadır” şeklinde konuştu. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Alamos Gold tarafından kesilen 200 bin ağaçta büyük sorumluluğu bulunduğuna vurgu yapan Günay, “Kapitalizme yakıştırılan en iyi tanımlardan birisi vahşi olmasındandır, bu vahşilik aynı zamanda katilliğini ifade eder” dedi.
Günay’ın konuşmasının ardından şantiye alanında bir süre daha bekleyen yurttaşlar Balaban mevkiine geri dönerek nöbete devam etti.